Kitap fuarları ve yayıncılık

24 Ağustos 2024 Cumartesi

Önceki gün Birgün gazetesinden Işıl Çalışkan’ın, “Kitap Fuarlarında Kaybolan Hikâyeler” başlıklı haberi gündeme düştü. Çalışkan, özellikle küçük ve orta ölçekli yayınevlerinin büyük yayınevleri ve ticarileşmiş kitap fuarlarının ön plana taşınmasıyla can çekişen halini anlatmaya çalışırken bu alanda yaşamak için direnen küçük yayınevlerinin de çığlıklarını duymamıza aracılık etti. Bir süredir yerel yönetimlerin düzenlediği fuarların son derece popüler olduğu bir gerçek. En az on gün süren kitap günleri her şeyden önce bir şenliğe dönüşüyor. Yaşadığı yerde kitapla ilişkisi daralmış olanlar kitaba dokunuyor, söyleşileri dinliyor, düşünselliğin ne olduğunu hatırlamaya başlıyor. Bu anlamda da kitap günleri/fuarlar örgütlenmenin ilk adımını oluşturuyor. Söyleşilerde bilgi, deneyim ve akıl paylaşımları zaman zaman sanatsal yaratıcılıkla harmanlanıyor. Geçmişin mirası sanatsal ve kültürel alanda konuşulurken geleceğe bakmanın yolları araştırılıyor. Doğrusunu söylemek gerekirse bizim gibi ülkelerde “düşünce” sözcüğünden koşar adım kaçılır. Melih Cevdet, bir yazısında, “Düşünmek yoruyor bizi, az bilerek de eyleyebileceğimize inanıyoruz” der; inceden dalga geçerek. Toplumsal olaylara, varsıl yoksul çelişkisine, yöneten azınlığın yönetilen çoğunluk karşısındaki davranışlarına bakarken “düşünce” değer kazanır; düşünselliğin yapı harcı ise kültür ve birikimdir. Cehaletin alıp başını gittiği dönemlerde ilkin bu sözcük rafa kaldırılır ya da içi boşaltılır. Bu nedenle popüler olarak yorumlasak da özellikle yerel yönetimlerce düzenlenen fuarların desteklenmesi gerekiyor. Ama nasıl? Zaten can alıcı hikâye burada başlıyor. 

***

Ne yazık ki yayıncılık sektörü esas olarak giderek daha da ticarileşen bir ortamda, büyük organizasyon şirketlerinin ve arkasında büyük sermayedarların bulunduğu yayınevlerinin hâkim olduğu kitap fuarlarıyla şekilleniyor. Kültür sanat dünyasının sorunlarını takip eden az sayıda belediye zor nefes alan yayıncıları unutup büyük sermaye grupları ve popüler ekran yüzleri üzerinden kendini öne atmaya çalışıyor. Bu arada kültür sanat hayatımıza büyük katkı sağlayan küçük yayınevleri de adeta “kahraman bakkal süpermarkete karşı” gibi onurunu korumaya çalışırken nefes almak adına her yolu deniyor. Bundan altı sene evvel kurulan ve büyük sermayeli yayınevlerinin pazar egemenliğine direnen Yay-Koop Başkanı, Tekin Yayınevi’nin sahibi Elif Akkaya’yı aradım. Uzun sohbetimizden aktarabileceğim ana başlıklar şöyle; 

-Kültür sanat denince ana omurgayı yayınevleri oluşturuyor. Kitap ve kitabı üretme iradesi gösteren yayıncılık piyasası ise uzun zamandır can çekişiyor. Özellikle ekonominin tepetaklak olmasıyla son çırpınışlarını yaşıyor. Örneğin Tekin Yayınları yılda ortalama 60 kitap yayımlarken bugün bu sayıya ulaşabilecek ekonomik yeterlilikte değil. Böylece okur da yeni bir bilgi, düşünce, üretim ve süreklilikten mahrum kalıyor. 

-Kültür sanatta çeşitliliğin en özellikli noktasını küçük yayınevleri oluşturuyor. Örneğin sadece tiyatro kitapları basan Mitos Boyut yayınlarına ilgi gösteren kitle dar olmasına rağmen Mitos Boyut’un kültür hayatımıza katkısı son derece geniş. Ancak gösterdiği özverinin büyüklüğü düşünülünce onu dar boğazdan kurtaracak bir girişimin olması gerekiyor. 

-Bugün yayıncılığımızda bir marka olan doksan yıllık yayınevleri bile ayakta kalmak adına direniyor. Böylesine özel bir yayıncılık çizgisi izleyen yayınevlerinin kültürel miras olarak nitelendirilip Avrupa’da olduğu gibi korunmaya alınması şart.

-Kitap piyasasında özellikle kâr marjı ön plana çıktığı için son dönemde klasikler daha çok basılıyor. Üretimdeki daralma, telifsiz yazarlara yönelme içinde bulunduğumuz yüzyılın ve ülkenin tartışılmasına, konuşulmasına engel oluyor. 

-Özellikle kitap fuarlarında büyük yayınevlerinin ve organizasyon şirketlerinin çıkarlarının ön planda tutulduğu ortamda, okurun da çeşitlilikten mahrum kalmasına ve büyük sermayeli yayınevlerinin pazar üzerindeki egemenliğinin pekişmesine yol açıyor. Küçük ve orta ölçekli yayınevleri, ekonomik sıkıntılarla birlikte haksız rekabetle de mücadele etmek zorunda kalıyor.

***

Geçtiğimiz günlerde Yekta Kopan da yerel yönetimlerin kültür sanatta önemli bir alanı oluşturdukları kitap fuarlarını Zygmund Bauman’ın Tüketim Kültürü kitabından yola çıkarak değindi. Özellikle şu satırlara katılmamak elde değil: “Bir halk kütüphanesi kurmamış, beldesinde kültür çalışmaları yapanları desteklememiş, seçim öncesi kültür sanata dair tek vaadi konserler düzenlemek, tek hayali de çok amaçlı kültür merkezi yapmak olan bir yerel yöneticinin çektirdiği o fotoğrafların ne inandırıcılığı var ne kalıcılığı. Bütün bunlar sadece görünür olmak, önde olmak, halka pozitif bir fotoğraf sunmak için yapılan ‘yıkamalar’. Sanatın ve sanatçıların, bireylerin, kuruluşların, sermaye gruplarının, yönetimlerin ve hatta ülkelerin olumsuz eylemlerine yönelik dikkati dağıtmak veya meşrulaştırmak için kullanılmasına ‘artwashing’ deniyor.” Kültür sanat dünyasındaki popüler isimler üzerinden show merkezli yaklaşımlar yine tercih edilen yayınevleri ile de bağlantılı. Gündelik siyasetin can alıcı figürleri de elbette davet edilmeli. Ancak nitelikli edebiyatçıyı tercih etmeyen fuarlar gün geçtikçe çoğalıyor. Bu anlamda özellikle yerel yönetimlerin fuarlarla ilgili düştüğü standardı sorgulaması gerekiyor.

***

Öte yandan İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun seçim beyannamesinde de yer alan Kitapkent projesi yayıncılık dünyasına can simidi olabilecek nitelikte. Ülkemizde son yirmi yılda Babıâli denilen ve Cağaloğlu yokuşu ile Sultanahmet’i kapsayan o güzelim alan yok edilmiş halde. Yay-koopun girişimiyle ortak giderlerin tek elden karşılandığı, maliyetlerin minimize edildiği lojistik, dağıtım, depolama gibi faaliyetlerine çözümler bulmak üzere geliştirdiği projede yayınevlerine geniş bir alan tanınıyor. 

***

İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin öncülük ettiği böylesine önemli projelerin başkaca yerel yönetimlerce düşünülmesi şart. Yoksa bu çölleşmenin hepimiz esiri olacağız.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Siyaset ve yalan 2 Kasım 2024
Eleştirel düşünme 19 Ekim 2024

Günün Köşe Yazıları