Erdal Sağlam

Merkez Bankası faiz artıramazsa...

05 Ağustos 2021 Perşembe

Merkez Bankası’nın enflasyonla mücadelede çuvalladığı, temmuz ayı enflasyon rakamlarıyla birlikte tescil oldu. Şimdi Merkez Bankası’nın “reel faiz sözü” doğrultusunda, önümüzdeki aylarda faizi artırıp artıramayacağına bakılacak.

Temmuz ayı enflasyonu beklentilerin üzerinde geldi, yıllık 18.95’e yükseldi. Başka bir deyişle “reel faiz sıfırlandı” diyebiliriz. Önümüzdeki iki ayda baz etkisi nedeniyle yıllık enflasyon artışının sürmesi bekleniyor. Eğer bu yıl düşüş olursa ancak baz etkisinin yüksek olduğu ekim ve kasım aylarında bu görülebilir. Bunun öncesinde ağustos ve eylül ayı rakamlarıyla negatif reel faize dönme ihtimali çok yüksek.

Merkez Bankası’nın çuvalladığı başka bir nokta da “üretici fiyatlarının büyük ölçüde tüketici fiyatlarına yansıdığı” analizi. Temmuz ayında tüketici fiyatları yüzde 1.8 artarken, üretici fiyatlarındaki artış yüzde 2.46 oldu. 18.95’lik yıllık tüketici fiyatlarına karşılık üretici fiyat artışı yüzde 44.2. Kısacası; üretici ile tüketici fiyatları arasındaki makas açılmaya devam ediyor. Rekor düzeydeki bu makas nedeniyle tüketici fiyatlarına yansımanın devam etmesi kaçınılmaz.

Elektrik ve doğalgaz zamları ile ulaştırma fiyatlarındaki artış temmuz fiyatlarının görülmedik seviyede çıkmasında önemli rol oynadı. 

Yıllık olarak bakıldığında ise gıda ve ulaştırma sektöründeki fiyat artışlarının yüzde 25 civarında oluştuğu görülüyor. Bu da bize tüketim sepetlerinde ağırlıklı olarak gıda bulunan dar ve sabit gelirlilerin yaşanan enflasyondan çok daha büyük zarar gördüğünü gösteriyor. Yani fakirleşmenin hız kazandığı çok açık.

Enflasyonun bu kadar yüksek çıkmasında sınırlanamayan iç talebin etkisi ortada. Normalleşme ile birlikte, özellikle hizmet sektörü fiyatlarındaki hızlı artış, lokanta ve konaklama fiyatlarında yüksek seviyeler gözlendi. Bu arada giyim-ayakkabı gibi sektörlerde yıllık artışların yüzde 10’larda kalması, sektör temsilcilerinin yeni sezonda yüzde 25-30 zam gereği bulunduğunu açıklamaları, enflasyondaki artışın devamının kaçınılmaz olduğunu da ortaya koyuyor.

Özetle; Merkez Bankası asli görevi olan fiyat istikrarını sağlamak adına çok başarısız oldu. İç talebin kısılamaması, enflasyondaki hızlı yükselişte en önemli unsur. Tabii ki küresel emtia fiyatlarında yüksek artış var ama bunu para politikalarıyla dengeleyecek kurumun Merkez Bankası olduğu unutulmamalı.

Merkez Bankası Başkanı enflasyonla mücadelede yalnız kaldıklarından, özel sektörün aşırı zam yapmasından yakındı ama durum ortada; üretici fiyatlarındaki artış iç talep kısılmadığı sürece tüketici fiyatlarına yansımaya devam edecek.

Kur tartışması eylülde

Enflasyon açıklaması öncesi 8.30 TL’ye inen dolar kurunun beklenmedik enflasyon rakamından sonra 8.40’ların üzerine çıktığı görüldü. Teknik analiz yapanlar, kurlarda bir süredir yaşanan düşüşün 8.20’lere kadar sürebileceğini gösterdiğini belirtirken, 8.30 TL’den alımların başlamasıyla bu değerin artık taban olacağını da söylüyorlar. Bu arada “Artık Merkez faiz indirimi yapamaz” beklentisinin oluştuğunu, bunun kuru biraz frenlediğini söyleyenler de var.

Bir süredir yaşanan düşüşün en önemli nedeni, Fed’in sıkı paradaki yumuşak tavrı ve yerel para birimlerinin hepsi bu nedenle değer kazandı. Türkiye’deki ikinci neden ise yabancılar piyasada neredeyse hiç kalmadığı için piyasalarda yaratılan sığlık. Büyümede yaşanan ivme nedeniyle özel sektörün bu döneme tedarikli girdiği, döviz likiditesinin yüksek olduğu, turizm dövizinin de etkisiyle eylüle kadar önemli bir şey olmadığı takdirde kurların bu düzeylerde kalabileceği belirtiliyor.

Ancak eylülden sonra, özellikle Fed’in varlık alım programıyla ilgili açıklamalarıyla birlikte, doların değer kazanmaya başlayacağı, tüm gelişmekte olan ülkelerin şimdiden bu döneme hazırlık yaptıkları hatırlatılıyor.

Ağustos ayı enflasyon rakamıyla birlikte yüzde 19 olan politika faizi aşılırsa ya da eylül sonunda bu rakama ulaşılırsa, Merkez Bankası ne yapacak? Piyasalar faiz artırımını konuşmaya başladı ama Cumhurbaşkanı’nın ısrarlı talebi ortada iken Merkez Bankası faiz artırabilecek mi?

Aslında bağımsız bir Merkez Bankası’nın bu enflasyon rakamlarına ulaşılmadan, bir iki ay önce faiz artırması gerekirdi ama bunu yapmadı. Bunun yerine Cumhurbaşkanı’nın faiz sözünü yerine getirmek için, “yılsonunda enflasyon düşecek faiz indirimi olacak” beklentisi yaratmayı tercih etti.

Yüzde 19’luk politika faizi aşılınca, eğer sözüne güvenilen bir Merkez Bankası yönetimi olsa, sözlü iletişimle belki birkaç ay durumu idare edebilirdi. Ancak mevcut Merkez Bankası yönetiminin böyle bir kredibilitesi yok. Yani sözlü yönlendirmenin işe yaraması beklenmiyor.

O zaman ne olacak derseniz şahsi kanaatim “cin fikirli” bürokratlar yine piyasaya çıkıp “ihtiyati tedbir” adı altında, reel faiz sözünü hayata geçirmek yerine yine arkadan dolanıp faiz artırmamanın yollarını arayacaklar. 

Piyasanın buna nasıl tepki vereceğini bekleyip göreceğiz.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları