Pandemi yönetimi başta olmak üzere, iktidarın yaptığı hataların artması, tüm toplumsal kesimlerden gelen şikâyetleri de artırıyor. Esnaftan sonra AKP’nin şimdiye kadar büyük destekçisi olan Anadolu sermayesi de açıkça alınan kararlardan yakınmaya başladı.

Aslında sadece aldığı kararlar değil, iktidarın geniş toplum kesimlerinin taleplerine karşı duyarsız kalıp umursamaz davranması da şikâyetlerin büyümesine yol açıyor. Son olarak 17 Mayıs’ta normalleşmeye geçilecek denilirken “17 Mayıs’ta kabineyi toplanıp normalleşme kararlarını açıklayacağız” denilmesi, tüm kesimleri şoke etti. Sosyal medya başta olmak üzere, eğitimcilerden esnafa kadar tüm kesimlerin, yönetimin bu tavrını protesto ettiğine şahit olduk. 17 Mayıs’ta kimin, hangi şartlarla, ne kadar açılacağını bilmemesi, aynı gün akşama kararın çıkacağının açıklanması büyük tepki çekti. Bu şikâyetlerin büyümesi üzerine 16 Mayıs’ta İçişleri Bakanlığı genelgesi ile normalleşmenin nasıl başlayacağının duyurulması da şikâyetleri gideremediği gibi yeni mağduriyetlere neden oldu.

Örneğin anaokulu sahipleri ve öğretmenleri ile veliler, açılmayı bekleyen esnaf “Açılacak mıyız, açılmayacak mıyız, en az iki günlük hazırlık süremiz olması lazım” dediler. En çok şikâyet eden lokanta-kahvehane sahibi veya çalışanı olanlar hayal kırıklıklarını dile getirirken, anaokulu öğretmenleri ve velilerin, pazar günü açıklanıp pazartesi okullarının açılacağını öğrenmeleriyle iki ayakları bir pabuca girmiş oldu.

Son birkaç aydır yönetim hatalarının giderek büyüdüğünü gören geniş toplum kesimleri, giderek artan biçimde, artık ülkenin yönetilemez hale geldiğinden şikâyet ediyor.

Bu arada söz verilmesine rağmen aşılamanın yavaş yürümesi de tepki çekiyor. İktidarın aldığı kararlarla mağdur ettiği kesimlerin başında esnafın geldiği kesin. Bununla birlikte tabii ki kayıt dışı çalışan, gelirsiz kalan geniş ve yoksul kesimlerin çok zarar gördüğünü söylemek gerekir. Esnafın tabandan tabandan gelen şikâyetleri o kadar büyüdü ki TESK Başkanı Bendevi Palandöken başta olmak üzere, yüksek sesle şikâyetler dile getirilmeye başladı. 

ANADOLU İŞADAMLARI SES YÜKSELTİYOR

Son günlerde esnafın yanı sıra artık özel kesimin çatı gördüğü TOBB’den da yüksek sesle yakınmaların gelmeye başlaması, toplumsal tepkilerinin yaygınlaştığının işareti. Anadolu’da KOBİ’ler ve tüccarlar başta olmak üzere tüm iş kesimlerinin şikâyeti arttıkça TOBB de bu şikâyetleri dile getirmek zorunda kalıyor. Son olarak TOBB Başkan Vekili Konya Ticaret Odası Başkanı Selçuk Öztürk, sosyal medya hesabından bir açıklama yaparak “İçişleri Bakanlığı genelgesiyle kapalı kalacak sektörlerimizde üyelerimizin ayakta kalması imkânsız hale geldi. Ya işletmelerimizi, dükkânlarımızı tamamen açalım işimize bakalım ya da Cumhurbaşkanlığı Kabinesi’nde alınacak destek kararları ile önümüzü görelim” dedi.

Öztürk, bildiğim kadarıyla, AKP’ye yakın, MÜSİAD’ın kurucularından bir isim. Böyle bir ismin bu yakınmaları dile getirmesini, “iktidarın yanlış kararlarının artık AKP tabanında ve Anadolu sermayesinde yarattığı huzursuzluğun büyüdüğü” anlamında yorumlamanın abartılı olmayacağını düşünüyorum. 

Ardından da TOBB Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu, sosyal medya hesabından yaptığı açıklamada yaraların sarılması için KOBİ’lerin yeni desteklere ihtiyacı olduğunu, bu kapsamda Cumhurbaşkanı’nın yapacağı açıklamaları önemli bulduklarını belirtti ve “Kapalı olan yeme-içme sektöründe açık havada müşteriye servis imkânı sağlanması talebimizi yineliyoruz” dedi.

İktidarın sadece yeni kredilerle bu kesimlerin borçlarını ötelemeye çalışması, nakdi desteğin çok düşük kalması artık sadece esnaftan değil tüm kesimlerden tepki görüyor.

Kapısına kilit vuran esnaf sayısı bu yılın ilk çeyreğinde, geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 11 artışla 29 bin 37’ye yükseldi. İcra dairelerine günlük gelen dosya sayısı ise 1100’ü aştı. TESK Başkanı Palandöken, normalleşme sürecine ilişkin son açıklamasında, salgınla ilgili faturanın “yine esnaf ve sanatkâra çıkarıldığına” dikkat çekti. Palandöken, esnafa karşılıksız hibe desteği ve tüm borçlarının yıl sonuna kadar faizsiz ertelenmesini istedi.

İktidarın bu kesimlerin artan şikâyetlerini karşılayacak yeni önlemler alacağını tahmin ediyorum. Ama artık herkes, önlem alınsa bile rasyonel karar alınıp alınmayacağı konusuna şüpheyle yaklaşıyor. Ayrıca İşsizlik Fonu kaynaklarının tükenmesi ve nisanda artan bütçe açıkları, verilecek destek için imkânın giderek azaldığını da gösteriyor.