Yazarlar Günün Köşe Yazıları Spor Konuk Yaşam Tüm Yazarlar
Bu hafta faiz inse de inmese de...
Hani çok kritik bir eşik vardır, o aşıldığı zaman artık bir şey yapma imkânı kalmamıştır ya... Türkiye ekonomisi için işte o eşiğin aşıldığını söylemek zorundayız.
12 Ağustos’taki Merkez Bankası toplantısından Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın talimatı doğrultusunda faiz indirimi çıkıp çıkmayacağını tartışıyoruz. Faiz indiriminin bu ay başlayacağını söylediğinden beri doların değeri 8.30 TL’den 8.70 TL seviyesine kadar yükseldi. Bunun üzerine bir de hiçbir mantığı olmayan faiz indirimi kararı verilirse işte o zaman kurlar tutulamaz.
İyi de bu ay faiz indirimi yapılmazsa bir şey değişecek mi? Bence faiz indirimi olacakları öne çeker, Merkez Bankası bu ay faiz indirmese bile artık olacakları önleyemez. Gelecek olanı ancak bir-iki ay daha ötelemiş olur.
Hatırlıyor musunuz; daha geçen hafta Merkez Bankası faiz artırmazsa neler olabileceğini yazmıştım. Çünkü yüzde 19 olan politika faizine karşılık yıllık enflasyon oranı 18.95’e çıkmış, reel faiz neredeyse sıfırlanmıştı. Halbuki Merkez Bankası Başkanı Kavcıoğlu, “Reel faiz belirlemeye devam edeceğiz” diyordu. Diyelim ki Merkez Bankası “hâlâ reel faiz sayılır, bir süre bekleyelim, enflasyon geri dönecek” dedi. Normal bir ülkenin Merkez Bankası bunu söylese halkı bir süre için ikna edebilir. Ancak bizim Merkez Bankası’nın hiçbir kredibilitesi yok ki buna güvenilsin.
Özetle; son enflasyon oranına göre Merkez Bankası’nın bu ay olmasa bile önümüzdeki ay faiz artırması gerekiyordu. Bunun yerine “Ağustostan itibaren faiz indiriyoruz, enflasyon da buna bağlı inecek” derseniz, bu işin sonunun kötü olacağını da açıkça ilan etmiş olursunuz.
Hadi diyelim Kavcıoğlu, araya koyduğu Cumhurbaşkanı danışmanları kanalıyla, rica minnet “Efendim çok kötü olur, bu ay yapmayalım” dedi ve bunu kabul ettirdi. Cumhurbaşkanı isteğini eylülde, olmadı ekimde de tekrarlayacak. Kavcıoğlu’nun, Naci Ağbal gibi buna rağmen gerekeni yapacağını söyleyebilir misiniz? Koltuklara kazara geldiklerini bilenler, o koltukları kaptırmamak için her şeyi yaparlar, en büyüğünden küçüğüne bunu yaşıyoruz...
Diyelim ki bu ay olmadı, ağustosun enflasyon açıklaması geldiğinde ne yapacağız? Hile olmasa bile Cumhurbaşkanı’nın bu demecinden sonra eğer piyasaların beklediği gibi bir artış çıkmazsa, ortalık birbirine girmeyecek mi? Talimatla enflasyonun düşük tutulduğu, haklı olarak, tartışılmayacak mı?
Özetle; gelmesini zaten beklediğimiz bu kritik eşik geldi çattı ve yönetim bu eşiği de atladı. Eşiğin önünde dursa, buradan geri dönme inisiyatifi gösterse belki ekonomiyi kurtarma imkanı olurdu ama bence artık çok geç...
EYLÜL SONRASI BEKLENİRKEN...
Halbuki piyasalar son dönem artan enflasyona bağlı birkaç ay daha durumun böyle idare edileceğini, yılın son iki ayında Merkez Bankası’nın işaret ettiği gibi küçük indirimler olabileceğini umuyorlardı. Hatta son enflasyon rakamından sonra yönetimin “bu ay ya da eylülde küçük faiz artırımları yapıp, son iki ayda indirim olacağı” bile konuşulmaya başlamıştı.
Bu yönetimle işin sonuna geldiğimiz anlaşılıyor. Daha önceden de anlaşılıyordu ama kurların eylül en geç ekimde hızlanacağı beklentisi vardı. Arada “Afganistan için kıyak yapılması nedeniyle ABD ile anlaşılacağı” bile söylenmeye başlamıştı. Ancak ABD ile ilişkileri iyi bilenlere sorduğumuzda “Değişen bir şey olmadığını, Afganistan jestinin Türkiye tarafından teklif edildiğini, bunun ilişkilerdeki genel gidişatı değiştirmeyeceğini” söylüyorlar.
Eylül ayından itibaren işlerin sarpa saracağını bekleyenlerin dayandıkları önemli bir etken FED’in varlık alım programını azaltmaya bu yıldan itibaren başlayacağını beklemeleriydi. Geçen haftaki istihdam verileri bu yöndeki beklentileri artırınca, dolar zaten otomatik olarak değer kazanmaya başladı Eylülden itibaren bunun hızlanması, TL’nin iyice sıkışması bekleniyordu.
Bu arada musilaj ardından yangın gibi felaketler yaşadığımızda yönetimin her alanda hazırlıksız, donanımsız olduğunu gördük. Bu da yetmezmiş gibi yönetimin halka davranışı iyice göze batıp, öfkenin büyümesine neden oldu.
Ekonomik verilere baktığımızda da artık bu yılki ihracat artışının yavaşlamaya başladığına, ödemeler dengesi açıklarının önümüzdeki aylarda yine artacağı beklentisine, bütçe açıklarının faiz ödemelerinin etkisiyle iyice büyümeye başladığına şahit oluyoruz. Ekonominin yönetiminde bir koordinasyon olmadığı, parti kliklerinin mücadelesinin sürdüğü çok açık.
Demem o ki kötüye gidiş hızlanmış durumda; hem ekonomik dengeler bozulmaya devam ediyor hem de tümüyle kötü yönetim iyice ağırlaşıyor.
Böyle bir ortamda enflasyondaki artış trendini durdurmanız pek mümkün gözükmüyor ancak kalem oyunlarıyla makyaj yapabilirsiniz ama artık o da gözüküyor.
Bu çıkmaza faiz indirimi ile yanıt verirseniz; geçmişte hep yaşadığımız gibi gelecek olanı engelleme imkânınız kalmaz. Anlayış değişmeyeceğine göre “gelecek olan” bu ay faiz inmezse gelecek ay, yoksa iki ay sonra gelecek.
Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları
Günün Köşe Yazıları
Video Haberler
- Yeni Doğan çetesi davasında çarpıcı itiraflar
- Canlı tarih müzesi Hisart 10. yılında!
- Teğmenler Yüksek Disiplin Kurulu'na sevk ediliyor
- Tarihçi Yusuf Halaçoğlu'ndan şok iddialar
- TBMM'de 'Etki Ajanlığı' düzenlemesi tartışılacak: Amaç m
- Pera Palas'ta Atatürk Müze Odası
- İmamoğlu’ndan 10 Kasım paylaşımı!
- Donald Trump'ın yeniden başkan olması dünya ekonomisini
- Ege'nin Gündemi'nde bu hafta!
- Dubai çikolatasına rakip
En Çok Okunan Haberler
- 'Tarihe not düşmek için geldim'
- Çok konuşulacak 'adaylık' açıklaması
- Fatih Altaylı ve İsmail Saymaz'a soruşturma
- Protesto eden yurttaşlara polis müdahalesi!
- Aydın Dağları'nda son yılların en verimli hasadı yapıldı
- Mahruki yine yandı
- AKP’li belediyeden bir ayda 33 konser
- A Milli Takım'ın Uluslar Ligi'ndeki rakibi belli oldu!
- Tıp fakültelerinde kadavra krizi
- Fakülteyi kâğıt üzerinde kurmuşlar!