Günümüzün kabilesi!...

27 Şubat 2023 Pazartesi

Yaşadığımız büyük felaket, son deprem olayının da ortaya koyduğu acı gerçeklere bakıyoruz:

Bu felaketin geleceği açıklandığı halde önlem alınmamış.

Yapıların deprem gerçeğine göre yapılması göz ardı edilmiş.

Felaketin ilk iki günü hiçbir destek ulaşmamış, üçüncü günden başlayarak dağınık ve yetersiz destek sağlanmış.

Açık bir “ihmal-hatalar-yetersizlik” ortaya çıkmış.

Ama ne görüyoruz?

Siyasal iktidar hiçbir eleştiriyi kabul etmiyor.

Yapılanların “tam-zamanında yeterli” olduğunu açıklıyor.

Hiçbir konuda denetimi kabul etmiyor.

Sorumluluk üstlenmiyor.

Yetkililerin görevden ayrılmalarına (istifa ya da görevden alma yoluyla) hiç yanaşmıyor.

Bu durumda, çağdaş bir devlet yönetimini göremiyorsunuz.

Gördüğünüz yönetim “günümüzün kabile” yönetimidir.

KABİLE REİSİ

Günümüzün kabilesinde de bir “reis” vardır.

“Kabile reisi”, aynı zamanda kutsal liderdir.

Kabile reisinin ailesine “dokunulamaz”.

Kabile reisinin ailesi, akrabaları, yakınları çeşitli görevlerin başına getirilirler. 

Kabilenin kurallarına uyan, reise biat eden kişiler de kabilenin koruması altına alınır, dağıtılan nimetlerden yararlanır.

Reis isterse bir “istişare meclisi-danışma kurulu” kurulabilir.

Reis isterse danışır, isterse danışmaz. Kararı “o” verir.

Reis ve yöneticileri eleştirilemez.

Reis ve yöneticileri denetlenemez.

Reis değiştirilemez, değişmesi istenemez.

Yöneticileri değiştirmek reisin yetkisindedir.

Şimdi şu tabloya bakınca günümüzün AKP iktidarının nasıl da bu özellikleri taşıdığını görmüyor muyuz?

100 YILDA TÜRKİYE CUMHURİYETİ

Atatürk, 1923 yılında “çağdaş bir Cumhuriyet” kurarak milli iradeyi “saltanat ipoteğinden aldı”, Büyük Millet Meclisi’ne verdi.

Atatürk’ten sonra da İsmet İnönü dönemi, 2. Dünya Savaşı içinde laik Cumhuriyet yapısını sürdürdü.

1950 yılında çok partili sistemin yeni iktidarından beri hep sağa kayan bir sistemle yönetilen ülke “laik çağdaş yaşamdan” uzaklaştırıldı.

Son 21 yıllık AKP iktidarında ise Türkiye Cumhuriyeti, çağdaş devlet özelliklerinden bir “kabileci yönetime” dönüştürülmek istendi. 

Ülkenin günümüzde yaşadığı bütün sorunların temelinde bu dönüşüm gayretinin etkileri vardır.

Toplumun ayrıştırılması bu amaçla yapılmaktadır.

“Biz ve onlar ayrımı” bu kabilecilik anlayışının uygulamasıdır.

Kabile, kendi dışındakileri “düşman” sayar.

Kendini eleştirenleri “düşman” ilan eder.

Kendini denetlemek isteyenler “düşmandır”.

“Reis”e karşı olanlar düşmandır.

“Reis”in kararlarına karşı koyanlar “düşman”dır.

Onlar “not edilir”, zamanı gelince “icaplarına bakılacaktır”.

Hukuk artık “düşman hukukudur”.

SEÇİMLE NE YAPILACAK?

Önümüzdeki seçim, bir iktidar değişimi seçimi değildir.

Önümüzdeki seçim, “Kabilecilik mi? Çağdaş devlet mi?” seçimidir.

Muhalefetin kazanacağı seçim, “çağdaş devlet”in yeniden yapılandırılması amacına yönelik olacaktır.

Çağdaş devlet;

Yönetimin denetlendiği,

Yönetimin eleştirildiği, 

Yönetimin değiştirilebilir olduğu,

Hukukun adaletin emrinde olduğu,

Eğitimin laik eğitim olduğu,

Ekonominin toplumun refahı için olduğu,

Bir yönetim sistemi olacaktır.

Milli irade Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından temsil edilecektir.

Seçilecek cumhurbaşkanı “kabile reisi” olmayacaktır.

İktidar, ganimet değil, emanet olacaktır.

O zaman,

Ancak o zaman Anıtkabir’e gidecek,

“Bize emanet ettiğin Cumhuriyete sahip çıktık” diyebileceğiz.

Ancak o zaman...



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Çalınan gelecek!... 29 Nisan 2024
Istakozun intikamı! 22 Nisan 2024

Günün Köşe Yazıları