Silivri Mahkûmlarına Çin İşkencesi

23 Şubat 2014 Pazar

“Çin işkencesi” deyimi, uzun süren, insanı yavaş yavaş öldüren, böylece ölmeden önce çok uzun bir süre bilincini yitirmeden, büyük, çok büyük acılar çekmesini sağlayan işkenceler için kullanılır.
Esas ilkesi, tek darbesi oldukça yumuşak ve etkisiz olan bir eylemin sürekli olarak tekrarlanmasıdır.
Pek çok vahşi biçimi vardır...
Kamuoyunda en çok bilineni, işkence edilecek kişinin saçlarının kazınarak, kafası sabitlendikten sonra aynı noktaya damla damla su akıtmaktır.
İlk damlalar yumuşak da olsa, uzun zaman sonra öyle bir acı vermeye ve etki yapmaya başlar ki, kişi buna dayanamaz ve büyük acılar içinde ölür.

***

Türkiye’nin çeşitli cezaevlerine dağılmış olan Silivri mahkûmlarının yıllarca süren durumları bana “Çin işkencesini” anımsattı.
Önce bir celp ve tutuklama:
Kimi sanığın, yurtdışından koşup gelerek teslim olduğu bir süreç.
Sonra iddianamenin beklenmesi:
Neyle suçlandığı hakkındaki belirsizlik...
Medyada uluorta suçlamalar, yargısız infazlar.
Sonra yargılama süreci:
Kabul edilmeyen lehteki kanıtlar ve tanıklar...
Sahte olduğu iddia edilen aleyhteki kanıtlar...
Sınırlanan savunma hakları.
Ve sonunda karar:
İsyan duyguları...
Temyiz...
Bir umut.
Yargılayan mahkemelerin kapatılması ama davaların devam etmesi:
Bir umut daha.
İktidarın en yetkili ağızlarından “kumpas kuruldu”, “komplo”, “paralel devlet”, “paralel yargı” sözleri:
Polislerin, savcıların ve yargıçların suçlanması, bazılarının görevlerinin değiştirilmesi...
Bir umut daha.
Nihayet, bu mahkemelerin tümüyle kapatılması, ellerindeki davaların alınması:
Yine umut.
Ve devam eden zindan hayatı:
Parçalanan aileler, hastalanmalar, ölümler, kayan hayatlar!

***

Yıllarca devam eden bu süreç “Çin işkencesinden” başka nasıl adlandırılabilir ki!  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Yumuşama aldatmacası 5 Mayıs 2024

Günün Köşe Yazıları