İktidar, klasik medyanın neredeyse tamamını kayıtsız koşulsuz kendine bağlamış durumda...
Yargıyı ise ancak aklı, mantığı, hukuku, Anayasa’yı ve yasaları zorlayarak, eğip bükerek, çok zor kontrol edebiliyor...
Gerek medyayı, gerekse yargıyı kendine bağlamış olmaktan kaynaklanan bir pervasızlıkla, olup bitenleri kamuoyuna farklı yansıtabileceğini, gerçekleri değiştirebileceğini sanıyor...
Ve yanılıyor, hem de çok yanılıyor!

***

Bakın iktidar, bütün medya ve yargı desteğine rağmen, gerçekleri neden tam anlamıyla farklı yansıtamıyor ve yeterince tersyüz edemiyor:
1) Klasik medya, yani gazete ve televizyonların büyük bölümü iktidarın mutlak denetimine girince, halk bunlara güvenini yitirdi, izlemeyi bile bıraktı...
Az sayıda kalmış olan bağımsız gazete ve televizyonları, internet medyasını ve sosyal medyayı izlemeye başladı.
Üstelik sosyal medya, hatta bir ölçüde internet medyası etkileşime açık olduğundan, yani izleyicilerin katılımına olanak verdiğinden veya zaten doğrudan katılım üzerine kurulu olduğundan çok daha etkili.
2) Yargı ne kadar denetlenirse denetlensin, Anayasa ve yasaların sınırları ne kadar zorlanırsa zorlansın, ortada iktidarın da uyması gereken yazılı kurallar ve her şeye karşın YARGI MENSUPLARININ DA VİCDAN, AKIL, MANTIK, AHLÂK ve NAMUSLARI var.
3) Bütün bunların üstünde, insanın, halkın (bir örnek olmasa da) kendi aklı, mantığı, gözlem gücü, vicdanı, namusu, ahlâkı, hukuk ve adalet anlayışı var.
BAZI insanları HER ZAMAN korkutabilir veya aldatabilirsiniz.
BÜTÜN insanları da BAZEN korkutabilir veya aldatabilirsiniz.
Ama BÜTÜN insanları sürekli olarak HER ZAMAN aldatamaz ve korkutamazsınız!

***

İktidar, doğrudan denetlediği medya ve önemli ölçüde kontrol ettiği yargı ile gerçeği değiştirmeye ne kadar uğraşırsa uğraşsın, Ekrem İmamoğlu’nun kazandığı seçimin iptal edilmesini halk içine sindiremedi:
Ne iktidarın, hiçbir delil olmadan ortaya attığı “Çaldılar” iddiası tuttu...
Ne yargı, gerçeklere aykırı olan bu iddiayı kabul edip kanıtlayabildi...
Ne de, hiçbir delil olmadığı ve yargı tarafından bile kabul edilmediği için, bu iddiayı dillendiren bizzat aday bile iddiasının arkasında durabildi.
Çünkü GERÇEK: Oyları muhalefetin çalmadığı, iktidarın ise en azından bu kez İstanbul’da tümüyle çalamadığı yönünde idi:
İktidar, muhalefetin oyları çaldığına halkı ikna edemedi ama, yargı gücünü, haksız ve hukuksuz bir biçimde kullanarak Ekrem İmamoğlu’nun mazbatasını zorla elinden aldı, gasp etti!
İKTİDAR, İMAMOĞLU’NUN MAZBATASI İLE BİRLİKTE İSTANBUL HALKININ İRADESİNİ DE GASP ETMİŞ VE BU BAĞLAMDA MİLLİ İRADEYİ DE YOK SAYMIŞTIR!