Yazarlar Günün Köşe Yazıları Spor Konuk Yaşam Tüm Yazarlar
Büyük oyunu bozan ittifaklar ve küçük oyunlar!
Politikacı ile seçmen arasındaki en önemli fark, politikacının tek bir oyun bile değerini bilmesi, seçmenin ise bilmemesidir:
Politikacı, kullanılan her bir tek oyun değerini bilir, çünkü o oyların toplamı ona “İKTİDAR” verir.
Seçmen, kullandığı oyun değerini bilmez, çünkü kendi tek bir oyunu “okyanusta bir damla” olarak görür, milyonlarca oya göre önemsiz ve hatta anlamsız olduğunu düşünür.
Sınıfsal gelişmesini tamamlayamamış toplumlarda, politikacı ile seçmen arasında önemli bir fark daha vardır:
Azgelişmiş veya gelişmekte olan toplumlarda, seçmen demokrasinin sonuçlarını algılayamamış, attığı oy ile başına gelenler arasındaki ilişkiyi kuramamıştır.
Örneğin çektiği geçim sıkıntısının, attığı oy ile seçtiği yöneticiler tarafından yaratıldığına dikkat etmez; sıkıntılarını “kader” diye kabullenir ve bunları ya Allah’tan bilir ya da kendi yetersizliğinden.
Buna karşılık politikacı, aldığı oy ile hem kendini hem ailesini ve çevresini zenginleştireceğini bilir, onun için canhıraş çalışır, her türlü taklayı atar!
Bu konuda ünlü tarihçi ve Ortadoğu uzmanı Bernard Lewis’in harika bir tespiti vardır:
“Amerika gibi gelişmiş ülkelerde zenginlik politikada başarıyı, Ortadoğu’daki ülkelerde ise politikadaki başarı zenginliği getirir” der!
* * *
Türkiye’deki “Büyük Oyun” tam da budur:
İktidar, seçmenin, “oy” ile “yoksulluk” arasındaki ilişki kurmasını, din/mezhep ve ırk/milliyet gibi kimlik değerleri üzerinden yaptığı manipülasyonlarla engeller...
“Vatan, Millet, Din, İman, Ezan, Kuran” söylemleriyle iktidarını sürdürürken, toplumu yoksullaştırır, kendisini ve yakınlarını zenginleştirir; bunun farkına varılmasını önlemek için de dini eğitim yapar, toplumu cahil bırakır.
“Büyük Oyun”un ikinci ayağı, muhalefeti parçalamak, yapacağı her ittifakı önlemek ve rakiplerini toplumun “kırılgan fay hatları” üzerinden zayıflatmaktır.
Nedir bu kırılgan fay hatları:
Türk-Kürt ayrımı...
Sünni-Alevi ayrımı...
(Dikkat “Dindar” değil) Dinci-Laik ayrımı...
İktidar bu “kırılgan fay hatlarını” sürekli kaşıyarak muhalefeti böler:
1) “Dindarlar laik olamaz”, “Laiklik dinsizliktir”, “Ya Müslümansın, ya laiksin”, “Devlet laik olur, birey laik olamaz” der.
2) PKK’nin varlığı, iktidar için büyük bir şans, Türk-Kürt ayrımının kaşınması için büyük bir fırsattır...
Sürekli olarak her iki taraftaki demokratik olmayan, “üstün ve ayrımcı milliyetçilik” duygularını destekler!
3) Mezhep ayrımını sürekli olarak gündemde tutar; seçimlere giderken birdenbire, mezhep çatışmaları körüklenir, bazı evlerin kapılarına çarpı işareti konulur.
* * *
Millet İttifakının Önemi:
Bu üç “kırılgan fay hattının” ortadan kaldırılması ancak muhalefet partileri arasında bunları aşacak ittifakların gerçekleştirilmesi ile olanaklıdır:
CHP ile İYİ Parti’in ana ekseni oluşturduğu “Millet İttifakı”, ırkçı/milliyetçi duyguları kaşıyan ve Türk-Kürt ayrımcılığını, muhalefeti bölmek için siyasete taşıyan iktidarın oyununu bozmuştur.
Onun için iktidar açıkça bu “İTTİFAKIN ZAYIFLAMASI, PARÇALANMASI ÇOK ÇOK ÖNEMLİ” demektedir.
* * *
Demokrasi İttifakının Önemi:
Kürtlerin sorunları da dahil olmak üzere, Türkiye’nin bütün sorunlarının sadece Demokratik Rejim içinde çözülebileceğini gören HDP, “Önce Demokrasi” anlayışı ile Demokratik Rejim’i çökerten iktidara karşı “Millet İttifakı”na, gayri resmi olarak, dışarıdan, hiçbir angajmana girmeden, Demokrasi adına, destek verince, “mukaddes kimlik duygularını manipüle eden” iktidarın çöküşü hızlanmıştır.
* * *
“Hızlanmıştır” dedim, çünkü iktidarın çöküşü, “Tek Kişi Yönetimi”ne geçildiğinde çoktan başlamıştı.
“Parlamenter Demokratik Rejim”in tahribi ve “Tek Kişi Rejimi”nin ilanı, bu çöküşü örtbas edip biraz zaman kazanmak için bulunmuş suni bir yöntemdi...
Ama zaten başarısız olan iktidarın çöküşünü hızlandırmaktan başka hiçbir işe yaramayacağı en baştan belliydi.
Bu nedenle iktidar “Büyük Oyun”un farkına varan muhalefet partilerini ve onların hem liderlerini hem de seçmenlerini yeniden manipüle etmek için “Küçük Oyunlara” başvuruyor:
CHP üzerinde “Bir Bardak Suda Koparılan Fırtına” bunun son örneğidir...
Arkadan başka oyunların da geleceği bellidir ama hiçbiri “Tek Kişi Yönetiminin” çöküşünü durduramayacaktır!
YAŞASIN DEMOKRATİK CUMHURİYET...
YAŞASIN DEMOKRATİK İTTİFAK!
Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları
Günün Köşe Yazıları
Video Haberler
- CHP'li Günaydın'dan Bakan Tekin'e tepki!
- Yeni Doğan çetesi davasında çarpıcı itiraflar
- Canlı tarih müzesi Hisart 10. yılında!
- Teğmenler Yüksek Disiplin Kurulu'na sevk ediliyor
- Tarihçi Yusuf Halaçoğlu'ndan şok iddialar
- TBMM'de 'Etki Ajanlığı' düzenlemesi tartışılacak: Amaç m
- Pera Palas'ta Atatürk Müze Odası
- İmamoğlu’ndan 10 Kasım paylaşımı!
- Donald Trump'ın yeniden başkan olması dünya ekonomisini
- Ege'nin Gündemi'nde bu hafta!
En Çok Okunan Haberler
- İki jandarmanın davası görüldü
- İşte en yakın deprem riski olan yerler!
- Hakim, savcı eşini Ağır Ceza Başkanı’yla yakaladı
- Bu zamdan 10 milyon yurttaş etkilenecek
- İşte 500 bin liranın aylık getirisi!
- DEM Parti’den açıklama!
- CHP'li isimden Cevizoğlu'nun sözlerine tepki
- MSB'den açıklama geldi
- Çakıcı, Hrant Dink'in katiliyle görüştü!
- Kan donduran ifade: ‘Annem yanarken gülüyordu’