Sevgili okurlarım, AKP iktidarının Cemaat ve ABD ile birlikte uygulamaya koyduğu yeni toplumsal proje, artık izlemeyi gittikçe zorlaştıran bir sürate erişti!

Bir yanda bu hızlı değişimin Türkiye’ye barış, refah ve demokrasi getireceği iddiaları…

Öte yanda bölünme korkusu, siyasal iktidarın etkisindeki yargı, Türkiye’ye özgü otoriter başkanlık hevesleri, devletçe de benimsenen mahalle baskısı, Silivri’deki yargılamalar, medya özgürlüğü başta olmak kaydıyla temel hak ve özgürlükler sorunları…

Üstelik çok hızlı değişmenin getirdiği ek tedirginlikler de var…

İnsanlar umutlansın mı, umutsuzluğa mı kapılsın bilemiyor!

Bu yazıda, insanları tereddüde sevk eden çelişkilerden hemen aklıma gelen bazılarını belirtmeye çalışacağım…

Bu çelişkiler giderilirse barış sürecinin gelişmesi biraz daha kolay olabilir diye düşünüyorum:

1) Teröristlere aktivist, aktivistlere terörist diyeceğiz…

Terör örgütü üyesi ve hatta yöneticisi olanlara aktivist muamelesi yapacağız; patlattıkları bombaları, mayınları, bastıkları karakolları, öldürdükleri asker, polis ve sivilleri unutacağız, yakında Meclis’te milletvekili olarak da bağrımıza basmaya hazır olacağız…

Buna karşılık, bütünüyle yasalara uygun gösteri hakkını kullanan ve pankart açarak örneğin parasız eğitim isteyen öğrencilere terörist diyeceğiz, terörist muamelesi yapacağız, terör örgütü üyeliğinden hapse atacağız.

2) Türkiye Cumhuriyeti, T.C., Türk Milleti, Türk, Türklük gibi kavram ve terimleri kullanmayacağız…

Bunları kullananları faşistlikle, gericilikle, kan içicilikle suçlayacağız.

Buna karşılık Kürt kimliği üzerinden politika yapanlara ilerici, demokrat diyeceğiz…

Kürtlük üzerinden bölgeler ve bölgelerde yönetimler belirleyecek, onlara özel yetkiler vereceğiz.

3) Varlığı herkesçe kabul edilen KCK örgütlenmesinden dolayı yargılananları salıvereceğiz…

Buna karşılık varlığı tartışmalı olan Ergenekon örgütünden yargılananlara müebbet vereceğiz.

4) Devlete, hükümete, anayasaya karşı silahlı isyan bayrağı çeken, 30 yıl boyunca terör uygulayan örgüt mensup ve yöneticilerini bağışlayacağız, yaptıklarını görmezden geleceğiz…

Öte yandan, olmayan bir darbeden, yapılmayan bir darbe teşebbüsünden dolayı yargılanan Türk Silahlı Kuvvetleri komutan ve mensuplarına müebbet vereceğiz.

5) Barış, özgürlük, demokrasi diyeceğiz…

Herkesi her yerde izleyen, kayda alan kameralar, teşhir edilen özel yaşamlar, tek sesli medya, gizli tanıklar, siyasallaşan adalet ve benzeri yöntemlerle koyu bir baskı rejimi uygulayacağız.

***

Bu ve benzeri çelişkileri yaşayan bir ülkede, zaten kendi içinde güven sorunları ve zorluklar taşıyan bir barış süreci nasıl gerçekleşebilir, doğrusu kestiremiyorum…

Gerçekten barıştan yana olanların, bu çelişkileri çözmeleri gerektiğini düşünüyorum!

\n