Elçin Poyrazlar

Kadınlar tehlikenin farkında

08 Mart 2022 Salı

Cumhuriyet Gazetesi’nin 2007 yılında hazırladığı ‘Tehlikenin farkında mısınız?’ başlıklı reklam filmleri o dönem büyük yankı uyandırmıştı. 

Kimisinin alkışladığı, kimisinin felaket tellallığı yapmakla suçladığı, kimisinin alay ettiği reklam kampanyaları yasaklandı. 

Bugün ‘Tehlikenin farkında mısınız’ sorusu sembol bir söylem. 

Laiklik, hukukun üstünlüğü ve ifade özgürlüğünün eridiği, dini dogmalara günlük ve sosyal hayatta büyük alanlar açıldığı bir Türkiye’nin çaresizlikle kabullenilmiş gerçeği. 

Şimdi o gerçeğin yeni bir hedefi var. 

Medeni Kanun. 

6. yargı paketi kapalı kapılar ardında din adamlarının katkılarıyla hazırlanırken en büyük hasarı kadınlar alacak. 

Medeni Kanun’a yapılması planlanan müdahaleler mevcut hukuk sisteminde tali değişiklikler değil. 

Sistemin kendisine, ruhuna, laiklik ve eşitlik ilkelerine yönelik doğrudan bir saldırı. 

Kadın örgütlerinin aylardır siyasetçilerin ve kamuoyunun dikkatini çekmeye çalıştığı nokta da bu. 

Hükümetin tabanında ve genel olarak erkek seçmen arasında destek gören kadınların nafaka hakkının kısıtlanması eşitlik temeline büyük bir darbe indirecek. 

Ekonomik olarak erkeklere bağımlı kılınan kadınlar işsiz, geleceksiz ve daha yoksul bırakılacak. 

Milyonlarca yoksul ev kadını ve çocuk bu yasal değişiklikten etkilenerek daha büyük bir şiddet, bağımlılık ve yalnızlık içine sürüklenecek. 

Dahası var… 

Planlanan yasa değişikliğinde boşanmalar bir dilekçe vermek kadar kolay hale gelecek. 

Kadınların ev, velayet, tazminat ve çocuklar üstündeki hakları boşanma sonrasına atılarak yıllarca süren davaların sonucuna bırakılacak.

Diyanet İşleri Başkanlığı’nın bir fetvasında kocanın karısını gıyabında boşayabileceği ifadeleri yer alıyor. 

Kadınların geleceği ve refahı bir nevi ‘boş ol’ sözünün kolaylığına teslim edilecek. 

Dahası var…

Boşanmalar konusunda aile arabuluculuğu denilen muğlak bir uygulama hedefleniyor. 

2017’de evlilik aşaması müftülere nikah kıyma yetkisi verilerek zaten dini şemsiyenin altında alındı. 

Şimdi de boşanma aşamasında mevcut mahkemeler baypas edilerek sürece kimlerin dahil olacağının bilinmediği bir arabuluculuk yapısı kurulacak. 

Aile işleri Medeni Kanun'un uygulandığı, anayasanın ve diğer temel kanunların bağlayıcı olduğu mahkemelerden çıkarılacak.

Peki laik ilkelerden çıkarılan bu yapı hangi kural ve kaidelere dayanacak?

Karar vericiler kim olacak? 

Hukukçular bir çeşit kadılık sisteminin hedeflendiği aile arabuluculuğunun Medeni Kanun'un kabulünün öncesinde olduğu gibi çok hukukluluğu doğuracağını söylüyor. 

Zaten sallantıda olan laiklik ve eşitlik ilkesi dini öğretilerin yeniden hukuka girmesiyle tarihe gömülecek. 

Dahası var…

Nafaka karşıtı erkek gruplarının propagandası marjinal ve tekil bir yaklaşım değil. 

Dinci çevrelerde erkeğin yeniden aile reisi olduğu aile modelinin getirilmesi, erkek için çok eşliliğin kolaylaştırılması, çocuk evliliklerinin önünün açılması gibi talepler hala aktif. 

Çocuk evliliklerinde ‘küçüğün rızası’ manipülasyonu altında evlilik yaşının 14’e çekilmesi hamlesi de rafa kalmış değil. 

Özetle İstanbul Sözleşmesi’nin usulsüz iptalinden sonra yeni hedef Medeni Kanun.

Kadınlar bu acil tehlikenin farkında ve ayakta.

Not: Yazının araştırma kısmında bana verdiği bilgiler için Avukat Hülya Gülbahar’a teşekkür ederim. 



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları