Elçin Poyrazlar

İçinizdeki Koronavirüsü

28 Şubat 2020 Cuma

Çin’den dünyaya yayılan koronavirüsünden çok korkuyorsunuz. 

Sosyal medyada ‘Türkiye hasta ülkelerin kıskacında. Allah bizi korusun’ şeklinde kaynağı şaibeli haritalı paylaşımlar yapıyorsunuz.

Whatsapp grubunuzdan gelen mesajları araştırıp soruşturmadan doğru kabul edip diğer gruplarınızda yayıyorsunuz. 

Televizyon ekranlarında konuşan uzman kılığındaki şarlatanların hastalığı önlemek için kelle paça çorba tavsiyelerini, tuzlu suyla gargara yapma önerilerini ve sirkeyle tüm vücudu yıkama hurafelerine inanıyorsunuz. 

Bilim insanları yerine ortalığı velveleye veren medyayı dinlemek kolayınıza gidiyor. 

COVID-19 olarak bilinen hastalığın virüsünün aslında öldürme oranının yüzde 2’den az olduğunu bilmiyorsunuz. 

Uzmanların koronavirüsünün geçmişte SARS, MERS ve H5N1 (Kuş Gribi) kadar ölümcül olmadığını büyük olasılıkla 2021 sonuna kadar dünyada yetişkinlerin yüzde 40 ila 70’nin sıradan bir grip boyutunda bu hastalığa yakalanacağı yönündeki açıklamalarını dikkate almıyorsunuz. 

Onun yerine komplo teoriler üzerinden ülkede para ve itibar kazanan çevrelerin bu virüsün ABD’li ilaç şirketlerinin aşı geliştirip satmak için, laboratuvarlarda imal ettiği zırvalarına inanıyorsunuz. 

Ya da ABD’nin Çin’in büyümesine engel olmak için CIA’yi devreye sokarak hastalık yarattığına dininize inanır gibi inanıyorsunuz. 

Ve yahut ABD ile Çin arasında başlayacak biyolojik savaşın ilk adımı olduğu bilgisini en önce siz alıyorsunuz. 

‘Aman virüs bize bulaşmasın’ diye elinizi tahtaya sürüyor, bir yerlere çaput bağlıyor, çocuğunuzun alnına tü tü tü nazar duaları okuyorsunuz. 

Siz  bilimden çoktan vazgeçmişsiniz. Bunu kabul etmiyorsunuz. 

Salgın hastalıkların hurafe, komplo teorisi ya da duayla önlenemeyeceğini anlamak istemiyorsunuz. 

Sağlık sorunlarının ciddi, bilimsel yöntemler, eğitimli uzmanların çabalarıyla ve devlet düzeyinde önlemlerle aşılması gerektiğini hatırlamıyorsunuz. İnançlarınız sizi giderek hastalıklara açık hale getiriyor. 

İnsan eliyle neden olmuş kazalarda, sağlık personelinin hatalarında, denetim eksiklikleri sonucu yaşanan hastalık ya da ölümlerde ‘Alın yazımız’ deyip kabul ediyorsunuz. 

Kendini insan hayatına ve bilime adamış doktorları, bilim insanlarını, uzmanları ve araştırmacıları hakir görüyor, sizin korkularınızı sömürerek  ekmek yiyen soytarılara prim veriyorsunuz. 

Bilim her şeye çare olmayabilir, doğrudur. 

Ama hurafeler ve yanlış bilgilerin zararı geri dönülmezdir. 

İçinizdeki bilime sırtını çevirmiş virüs sizi yavaş yavaş öldürüyor. Hissediyor musunuz?




Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları