Elçin Poyrazlar

ABD’den medet ummak

10 Kasım 2020 Salı

Cumhuriyet Gazetesi’nin Washington temsilcisi olarak görev yaptığım dönemde üst düzey bir siyasetçi bana ‘Türkiye bizim için o kadar önemli ki hangi hükümet başta olursa olsun iyi geçinmeyi tercih ederiz’ demişti. 

Türkiye’nin bulunduğu coğrafya, NATO üyeliği, Batı ülkeleriyle uzun soluklu ittifakları, istikameti ve olası AB üyeliğinden konuşmuş, Türkiye’nin Ortadoğu gibi karmaşık bir coğrafyada temsil ettiği değerler ve sunduğu benzersiz örnek açısından gücünü övmüştü. 

Cumhuriyetçi siyasetçi Türkiye’nin yönünü bugün nasıl değerlendiriyor emin değilim. 

ABD’deki cumhuriyetçilerin Türkiye’yi katı stratejik yaklaşımlar, demokratların ise demokrasi, insan hakları gibi ’yumuşak’ değerler üstünden ele aldığı görüşü boşluklar barındıran bir kanı. 

Demokrat ya da cumhuriyetçi, başta hangi başkan olursa olsun ABD’nin çıkarlarına öncelik veren yerleşik devlet politikasından muazzam sapmalar pek görülmez. 

Donald Trump çoğunlukla buna bir istisna olarak gösteriliyor. 

Devlet mekanizmasını yok saydığı, ABD’nin dış politikasını, ticari ilişkilerini, bölgesel ve küresel rekabetini sertleştirdiği, içeride ve dışarıda kendisine düşman yarattığı ve statükoyu sarstığı söylendi. 

Trump, en kibar deyişle sıra dışı bir başkan oldu. 

İran, Suriye, Afganistan ve Rusya üstüne politikaları, Çin’e gösterdiği öfke ve sert çıkışlar, Avrupa’nın doğrudan iç işlerine karışması, sözünü diplomatik örtmecelerin altına saklamadan söylemesi, hakkındaki şaibeler, suçlamalar, dengesiz, sansasyonel ve fazlasıyla medyatik olması hem dünyanın en büyük ekonomik gücünün kimin yönetimine bırakıldığı, hem de mevcut bağların, ittifakların geleceğine yönelik kaygıları artırdı. 

Oysa Trump bir anlamda ABD’nin küresel politikada ve ekonomide yaşadığı inişi ve bunun yarattığı endişeyi, kaba ve çıplak bir dille bizzat ifade eden hatta bunu temsil eden kişi oldu. 

Trump ‘Amerika’yı yeniden büyük yap’ sloganıyla başa geldi ve ABD’nin katı çıkarları için çalıştığını söyledi. 

Trump’ın danışmanlarına sıklıkla ‘Bunu neden yapıyoruz? Bize avantajı nedir?’ diye sorduğu biliniyor. 

Ona göre istikrarlı, mantıklı, ahlaklı ya da makul olmak gerekmiyordu; ABD çıkarı (elbette bazen kendi çıkarı) neredeyse ona ulaşmak istedi. 

Trump ABD politikasının eldivensiz, en çiğ halini gösterdi dünyaya. 

Başa baş giden son seçim yarışı da Trumpizm çizgisinin ABD’de ne denli önemli bir yer ettiğini bize görme fırsatı sundu. 

Başkanlık koltuğuna oturması beklenen Joe Biden’ın göçmen politikaları, iklim değişikliği, ticari ilişkiler, müttefiklerle bağları tazeleme, demokrasi ve insan hakları, ABD’nin itibarı konusunda olumlu adımlar atacağını tahmin etmek zor değil. 

Ancak temel stratejik, ekonomik ve siyasi çıkarlar söz konusu olduğunda ABD’nin, - her büyük devlet gibi - kendi önceliklerine odaklanacağını, bu çıkarlar üstünden ittifaklar kuracağını unutmamak gerekiyor. 

Devletler arası ilişkilerde medet ummak sağlam bir politika hiçbir zaman olamaz. 

Aslolan, değişen dünya sahnesinde uzun vadeli milli çıkarları barışçıl, akılcı ve bağımsız siyasete dayandırmayı başarmaktır. 



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları