Deniz Kavukçuoğlu
Deniz Kavukçuoğlu den_kav43@hotmail.com Son Yazısı / Tüm Yazıları

Hadi Bakalım Kolay Gelsin!..

09 Mayıs 2012 Çarşamba
\n

\n

Başbakanın sayesinde siyasal gündemimizin nur topu gibi bir yavrusu oldu. Önümüzdeki haftalarda, hatta aylarda başkanlık sistemini tartışacağız. Toplum, her zaman olduğu gibi ikiye ayrılacak, taraflar kıyasıya bir çatışmaya girişecekler.\n

\n

Bu öngörü temelsiz değil, çünkü Başbakan kendi elini daha da güçlendirecek bu yöntemi yaşama geçirmeye kararlı; bu sistemle ülkeyi daha iyi yöneteceğini düşünüyor. \n

\n

Konu yeni değil, AKPli Anayasa Komisyonu Başkanı Prof. Dr. Burhan Kuzu uzun zamandır Türkiyeye bu sistemin yönetim açısından daha yararlı olacağı düşüncesini savunuyordu. İki gün önce AKPnin bir başka hukukçusu, Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ da aynı doğrultuda bir açıklama yapınca Başbakan Slovenya gezisi sırasında tartışmayı başlattı. Yeni anayasa çalışmalarında artık biliyorsunuz yazılım süreci başladı. Bu süreç içerisinde tartışılabilir. Bunlar hepsi demokrasinin olmazsa olmazlarıdır. Bu başkanlık sistemi mi olur, yarı başkanlık sistemi mi olur bunların hepsi tartışılabilir. Tartışmaların sonucunda eğer parlamento burada şu sisteme de geçebiliriz, uygundur diyorsa, bizim zaten söyleyebilecek hiçbir şeyimiz kalmaz.\n

\n

Başkanlık ya da yarı başkanlık sistemi Başbakanın başından beri gönlünde yatmaktadır. Kendi açısından haklıdır da. Çünkü bu sistemde parlamento çoğunluğunu da arkasına alarak dilediğince at koşturabilecektir. \n

\n

*** \n

\n

Daha önce bu köşede çok kez vurgulandığı gibi toplumumuz demokrasiyi içine sürüklendiği özel/olumsuz koşullarda içselleştirememiştir. Demokrasiden yalnızca parlamentarizm anlaşılmış, çoğunluğun eğilimi kutsallaştırılmıştır. Oysa gerçek demokrasi toplumdaki toplumsal, dinsel, inançsal, cinsel, etnik vb. her türlü azınlığın haklarını güvence altına alan, onlara eşit yaşam ve gelişme hakkı tanıyan bir rejimdir.\n

\n

Başkanlık ya da yarı başkanlık sistemi ise ülkemizin işleyişi açısından otokratik olan siyasal yapısını daha da otoriterleştirecek, özgürlükler ve temel insan hakları daha da kısıtlanacaktır.\n

\n

Türkiye, çok partili rejime geçildiği 1946 yılından bugüne kadar demokrasinin koşulsuz yaşandığı hiçbir dönem yaşamamıştır. Özellikle tek parti iktidarı dönemlerinde toplum giderek baskı altına alınmış, siyasal, toplumsal, kültürel özgürlükler kısıtlanmıştır. Toplum, asker ya da sivil bürokratik vesayetten kurtulma şansı bulamamıştır.\n

\n

Bugün de askeri vesayetin yerini sivil bürokratik vesayetin aldığı bir dönemden geçiyoruz. Başkanlık veya yarı başkanlık sistemi bu süreci hızlandırıp sertleştirecektir.\n

\n

*** \n

\n

Türkiye, anayasal açıdan laik bir ülke olmakla birlikte nüfus çoğunluğu göz önüne alındığında bir İslam ülkesidir. İslam, tüm tek tanrılı dinler gibi bir dogmalar bütünüdür. Dogmaya olan koşulsuz inanç eleştirel aklın gelişmesine izin vermez, dolayısıyla İslami inancın kurallarına bağlı olarak yaşayan bir kişinin eleştirel akıl temelinde oluşan demokrasi düşüncesini içselleştirilmesine olanak yoktur.\n

\n

Türkiye dışında nüfus çoğunluğu Müslüman olan hiçbir ülkede evrensel demokrasinin bulunmaması, bu ülkelerin şeyhler, sultanlar, emirler, diktatör ya da yarı diktatörler tarafından yönetilmeleri bir rastlantı değildir. \n

\n

Biat kültürü demokrasiye yabancıdır.\n

\n

AKP, ülkeyi, toplumu ve toplumun bireylerini gelecek için öngördüğü, tasarladığı bir proje çerçevesinde yeniden inşa etmek/yapılandırmak kararlılığındadır.\n

\n

Başkanlık ya da yarı başkanlık sisteminin bu projeye en uygun düşecek yönetim modeli olduğunu görmek için siyaset bilimcisi olmaya gerek yoktur.\n

\n

AKP yöneticilerinin her söyledikleri söz mercek altına alınıp dikkatle incelenmelidir. İleri sürdükleri her önerinin birbirleriyle bağlantılı olduğu ancak bu yoldan anlaşılacaktır. Aynen dindar nesiller yetiştirmek önerisiyle yani başlatılan başkanlık/yarı başkanlık tartışmasının birbiriyle doğrudan ilgisinin olduğunun anlaşılması gibi… \n

\n

Öyleyse hadi bakalım, kolay gelsin! \n

\n

\n\n



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Veda (28.09.2018) 28 Eylül 2018

Günün Köşe Yazıları