İlk günler Paris cinayetlerini derin devlete yükleyen demeçler verdiler.\n

Bu iddialarını doğrulayacağına

inandıkları en ufak bir işarete rastlasalar, dünyayı ayağa kaldıracaklar…\n

… Türkiye Cumhuriyeti’nin Kürt sorununu çözmeyi asla düşünmediğine kanıt olarak Paris cinayetlerini göstereceklerdi.\n

Paris’e gittiler, Fransız İçişleri Bakanı ile halvet oldular...\n

Ne çare, cinayetleri Türk derin devletinin işlemediğini gördüler ve Kürtçülük politikalarına yeni bir ivme kazandırmayı amaçlayan suçlamalardan vazgeçmek zorunda kaldılar.\n

Paris’e gidip gelen BDP heyeti, medya kanallarında akil adam mertebesinde muamele gören Ahmet Türk, Fransa’yı suçlamaktan vazgeçtiler.\n

Ahmet Türk’ün öne sürdüğü gerekçe, barış umudu bağladıkları RTE’yi memnun edecek, izlediği dış politikadan kıvanç duyduğunu yineleme fırsatı verecek içeride Türk’e göre cinayetleri; İran veya Suriye; ya da her iki komşu devletin istihbarat örgütleri birlikte, “Türkiye’nin Ortadoğu’da yükselen itibarını kırmak” amacıyla tezgâhlanmışlar! \n

Derin devletten komşu ülkelere döndüler. Çevir kazı yanmasın hesabı! \n

***\n

Şu veya bu devletin kimi siyasal amaç ve hesaplarla, beklenmedik bir zamanda üç PKK’li kadını infaz etmesi elbette yabana atılacak olasılıklardan değil.\n

Paris cinayetlerinin iz bırakmadan işlenmesi kuşku yok öncelikle gizli servisleri akla getiriyor.\n

Bu nedenle bir değil, birçok olasılık hemen her gün gündemde.\n

Ne var ki, çeşitli olasılıkları tartışırken ülkemizi doğrudan ilgilendiren gerçekler görmezden geliniyor...\n

Hassas bir dönemden geçiyoruz; aman İmralı ayağındaki olumlu beklentilere yol açan süreci baltalamayalım mantığıyla konuşması gereken kesimler de şu sıra susabilir ama...\n

… Paris Büyükelçimiz Tahsin Burcuoğlu’nun açıklamalarını şu veya bu nedenle dikkate almamak olanaksız.\n

Büyükelçi, Fransa’daki PKK örgütlenmesi ve üyelerinin gördüğü itibardan söz ediyor, “Fransa’nın PKK’ye farklı baktığını” söylüyor.\n

Milliyet’e yaptığı açıklamalarda Büyükelçi: Fransa’nın terör örgütü diye tanımladığı PKK’nin “çatı kuruluşu unsurlarına ‘farklı muamele’ yaptığını, çoğunun ‘siyasi mülteci’ statüsünde olduğunu ve bir anlamda (bunlara) ‘dokunulmazlık zırhı’ oluşturduğunun” altını çiziyor.\n

Bu gerçeği bilen BDP veya Ahmet Türk, örneğin elinde otomatik silahlı fotoğrafları gazetelerde yayımlanan öncelikli hedef, Sakine Cansız ve iki kadın arkadaşını “üç fidan” diye ödüllendiren de Diyarbakır Belediye Başkanı Osman Baydemir; elbette, Fransa’yı köşeye sıkıştıracak açıklamalar yapmamayı yeğliyorlar…\n

Gözleri İran veya Suriye’ye çeviren -kaynağı belirsiz, tahmine dayanan- böyle açıklamalar yapıyorlar.\n

***\n

MHP, AKP’ye ve Başbakanları RTE’ye… RTE, çözümlenemeyen vak’a Hüseyin Aygün üzerinden CHP’ye ve Genel Başkanı’na… CHP ve Genel Başkanı Çin’den RTE’ye, BDP hükümete, RTE, MHP ve BDP’ye; eleştiri düzeyini çoktaaan aşan karşılıklı salvolarla birbirlerine saldırıyorlar.\n

Partilerin bir araya gelerek terör sorununu çözme olasılığı umut dağının ardında erişilmesi zayıf bir olasılık mı? Yok, hayır! Bu denli umutsuz olmayalım.\n

Ufkumuzu ulusal partiler renklendiremiyorsa… daha ne kadar süreceği kestirilemeyen bir başka umuttan kaynaklanan olanak var önümüzde.\n

Neden ortada: Barış yolunda umutlarımızı, uluslararası bir katile, İmralı’daki önder kılıklı “sayın” caniye bağlamadık mı?\n

***\n

Umut Mehmet’in ekmeği ise…Ye Mehmet ye!