Yazarlar Günün Köşe Yazıları Spor Konuk Yaşam Tüm Yazarlar
Bir ‘gazete’, bir ‘düşünce’ demektir
Geçende, milliyet. com.tr’de bir haber çıktı: “Türkiye’de ilk kez Milliyet gazetesinde bağımsız ekonomi sayfası hazırlayan usta gazeteci Ali Gevgilili, Türkiye Gazeteciler Cemiyeti’nin Meslekte İz Bırakanlar toplantısında anıldı.”
Gevgilili’nin “Milliyet’te ilk kez bağımsız ekonomi sayfası hazırladığı” doğruydu. “Usta gazeteci” olduğu da doğruydu. Ne ki, Milliyet’e uzun yıllarını veren Gevgilili ölmemişti ki anılsın!
Pek çok gazeteci ve yazarın katıldığı toplantıda, Gevgilili’nin 78. doğumgünü kutlanmıştı. Gevgilili’nin bu kutlamaya katılamamasının biricik nedeni, yaşamakta olduğu rahatsızlıktı.
Abdi İpekçi ve Gevgilili’nin Milliyet’inin yerinde yeller estiği, bırakın gazetenin gerçekleri örtbas eden bugünkü iktidar bağımlısı tutumunu, bu haberdeki özensizlikten bile belliydi.
Bu haber, henüz hayatta olan biriyle ilgili olarak İpekçi ya da Gevgilili’nin önüne gelseydi, kimbilir yüzlerinde nasıl bir ifade belirirdi ya da ne derlerdi?
Ben, Memet Fuat’ın Yeni Dergisi’ne yeni yeni çeviri yapmakta olduğum günlerde Gevgilili’nin sinema yazılarının hastasıydım. O yazıların beni en çok etkileyen yanı, tek bir filmden söz ederken bile, sinema sanatının bütününe bir bakış, bir yaklaşım sunmasıydı.
Düş kırıklığı
Kuşkusuz, bir de, dile, Türkçeye gösterdiği özendi beni o yazılara çeken. Kaldı ki, ekonomiyle pek ilgili olmamama karşın, onun ekonomi sayfasındaki köşesini dilin tadını çıkarmak, Türkçeyi öğrenmek için okuduğumu anımsıyorum.
Ve o kılı kırk yaran Türkçesiyle, “Bir ‘gazete’, bir ‘düşünce’ demektir. Bir demet gül, bir tutam haz ya da bir avuç ihtiras değil... İşte gazete denilen şey, düşünceyi bir kişinin ya da grubun malı olmaktan alır çıkarır. Onları, bilgi, emek ve teknolojinin hamuruyla kararak, büyük sayılara çarpar Bu, aynı zamanda, belli bir dönemin ve o dönem içinde yer alan bütün bir toplumun, güncel düzeydeki ‘yaşama tarihi’ de demektir...” diyordu Gevgilili.
Abdi İpekçi’nin öldürülüşünün ve 12 Eylül askeri darbesinin ardından gazeteciliği bırakışının temelinde, bu uğraşın gerçek anlamda ancak bağımsız olarak yapılabileceğine inanan gerçek bir gazetecinin düş kırıklığı yatıyordu.
O günlerden bugünlere, ülkemizde gazeteciliğin en temel sorunu hâlâ bağımsızlık.
İngiliz bilgin, vaiz ve yazar Thomas Fuller, ta 17. yüzyılda, “Gerçek, bugünlerde en büyük haber!” diyordu.
Biz, üçüncü binyılın on altıncı yılında, gerçekleri haber yapanların hâlâ hapse atıldığı bir toplumda yaşıyoruz...
Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları
Günün Köşe Yazıları
Video Haberler
- Yeni Doğan çetesi davasında çarpıcı itiraflar
- Canlı tarih müzesi Hisart 10. yılında!
- Teğmenler Yüksek Disiplin Kurulu'na sevk ediliyor
- Tarihçi Yusuf Halaçoğlu'ndan şok iddialar
- TBMM'de 'Etki Ajanlığı' düzenlemesi tartışılacak: Amaç m
- Pera Palas'ta Atatürk Müze Odası
- İmamoğlu’ndan 10 Kasım paylaşımı!
- Donald Trump'ın yeniden başkan olması dünya ekonomisini
- Ege'nin Gündemi'nde bu hafta!
- Dubai çikolatasına rakip
En Çok Okunan Haberler
- İtirafçı Nevzat Bahtiyar'dan sürpriz hamle geldi
- Avrasya tüneli trafiğe kapatıldı!
- Kadınlara cehennem hazırlayanlar
- Nasuh Mahruki'nin tutuklanma gerekçesi belli oldu!
- Cem Garipoğlu soruşturmasında karar!
- Elektronik kelepçeyi kırıp cinayet işledi
- Beşiktaş'tan Talisca açıklaması: 'Karar verilmiştir'
- MSB açıklamasında 'Erdoğan' ayrıntısı
- Albaya verilen ceza belli oldu!
- Teğmenlerin avukatlarından açıklama geldi!