Bahçeli’nin dilinin altındaki iki isim

24 Temmuz 2024 Çarşamba

Herkes CHP’yi öne çıkarıyor ama bence satır arasında daha kritik iki hedef vardı: Recep Tayyip Erdoğan ve Tuğrul Türkeş. MHP lideri Devlet Bahçeli’nin dün yaptığı basın toplantısından bahsediyorum.

Önce Erdoğan... 

Ne dedi Bahçeli, bire bir alıntılayayım: 

“Yumuşama dayatması altında Türkiye’nin, Türk siyaset ve demokrasi sisteminin ilkelerinden uzaklaşması, gene yumuşama dekoru altında ihanetin ve melanetin aklanma ve temize çıkarma uğraşları stratejik bir tuzak olarak karşımızdadır. 

Bu tuzağın kurnaz mimarı da dış güdümlü zillet cephesidir. 

Politikasızlık içinde kıvranan, rotasını kaybeden, istikametinden şaşan CHP yönetiminin yumuşama veya normalleşme çağrıları zemzem diye ikram edilen baldıran zehrinden başka bir şey değildir.” 

Şimdi... 

“Yumuşama dayatması” sözünü duyunca ilk hedefin CHP olduğu düşünülebilir. Lakin, partinin lideri Özgür Özel’in “Normalleşmeye ‘yumuşama’ demeyin” vurgusunun olduğu bir yerde, mesaj aslında Cumhurbaşkanı Erdoğan’a gidiyor.

Zira, Erdoğan önce 3 Mayıs’ta sonra da 14 Mayıs’ta şu sözleri kullandı: 

- “(Özgür Özel’in ziyaretine dair) Bu adımın atılmasıyla siyasetin ülkemizde çok daha yumuşama dönemine girdiğini görüyoruz. Ben de Özgür Bey’e ilk fırsatta böyle bir ziyaretin karşılığını yapacağımı söyledim. Türkiye’nin buna ihtiyacı var. Türk siyasetinin buna ihtiyacı var. Ve ilk fırsatta da bu ziyareti gerçekleştirerek Türkiye’de siyasetin yumuşama sürecini başlatalım istiyorum.” 

- “(AKP genişletilmiş il başkanları toplantısında) AK Parti ve Cumhur İttifakı’nın olgun duruşu, 31 Mart sonrasında siyasetin genel havasını da değiştirmiştir. Siyasi atmosferde olan yumuşama ikliminde siyasetçilerin mesajları kadar toplumda siyaset kurumuna yönelik güvenin artmasının da önemli payı vardır. Bu iklimin geçici bir bahar esintisi değil, Türk siyasetinin hâkim karakteri haline gelmesini ümit ediyoruz.”

Demem o ki... 

“Yumuşama”, bizzat Erdoğan’ın kullandığı ve “Geçici olmasın” arzusunda olduğu bir mesele. Lakin Bahçeli, ittifak ortağının aksine “yumuşamayı” tuzak ve baldıran zehri olarak görüyor. 

TÜRKEŞ’TEN ‘PEŞİN’ YANIT

Ve gelelim AKP Ankara Milletvekili Tuğrul Türkeş’e.

Önce yine Bahçeli’nin dünkü konuşmasından aktarayım: 

“Terörist Demirtaş ile ziyaretçi kuyruğuna girenlerin, profili çeşitlenen Sorosçu Kavala’ya siyasi geleceğini bağlayanların ne milliyetçilikten ne de milli onurumuzu muhafaza temininden bahsetmeleri söz konusu değildir.” 

Şimdi... 

“Demirtaş ile ziyaretçi kuyruğuna girenler” sözündeki gizli özne sanki CHP olarak düşünülebilir. Kaldı ki Bahçeli’nin konuşmasının bağlamında CHP-DEM Parti ilişkileri üzerinden getirdiği eleştiriler de bu fikre yol açıyor. 

Lakin mesele o kadar basit değil. 

Hatırlayın, Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi (AKPM) Türkiye Raportörü Stefan Schennach, haziranda Türkiye’ye geldi. Schennach bu süreçte Demirtaş’ı ve Kavala’yı da cezaevinde ziyaret etti. Gözden kaçtı ama Schennah, bu ziyaretler için Türkiye’nin AKPM heyeti başkanlığını yürüten AKP Ankara Milletvekili Tuğrul Türkeş’e de teşekkür etti. 

Bu teşekkürün nedenini, bizzat Türkeş’in Gazete Duvar’dan Can Bursalı’ya yaptığı açıklamada öğrenebildik. Türkeş, “Cezaevi ziyaretleri için gerekli izinleri aldık, görüştürdük” diyerek Demirtaş ve Kavala ziyaretlerine verdiği desteği açıkladı. 

Yani MHP Lideri Bahçeli’nin, Demirtaş üzerinden yaptığı eleştiri aslında AKP Milletvekili Tuğrul Türkeş’e yönelikti. 

Ve elbette bitmedi.

Yine Bahçeli, “profili çeşitlenen” kişilerin Kavala’ya siyasi geleceğini bağladığını ileri sürdü ve onların milliyetçilikten bahsetmemeleri gerektiğini söyledi. İşte yine Bahçeli, Osman Kavala’nın tutukluluğundaki hukuksuzluklara işaret eden Türkeş’i hedef alıyordu. Öyle ya, bizzat Türkeş daha yakın zamanda şunu söylemişti: 

“Türkiye’ye ciddi anlamda bir para akışı sağlayamıyoruz Batı’dan. Yatırımcı getiremiyoruz. Yatırımcılar paralarını bir yere yatırmak istiyorlar. Finansları var, kaynakları var. Sen bunları getiremiyorsun. Niye? Uzun yargılama sürelerinden. Adam kaçmak istese kaçardı, adamı alıyorsun, bırakıyorsun. Kapından tekrar alıyorsun. Bunu dışarıda anlatman lazım. Milliyetçilik mi, al sana milliyetçilik.”

Bahçeli’nin yaptığı açıklamalar üzerine dün Tuğrul Türkeş’i de aradım ve bir yanıtı olup olmadığını sordum. Türkeş basın toplantısından bir gün önce X’te yaptığı paylaşımı hatırlatarak “Peşinen, olası sözlere cevap verdim” demekle yetindi.

Neydi o açıklama? Türkeş, Mehmet Akif Ersoy’un “Kocakarı İle Ömer” adlı şiirinden alıntı yapmış ve şöyle demişti: 

“(...) Mesele Türkiye ve uluslararası arenada yaşananlar ve bunların nasıl çözüleceğini öngörerek hamle yapmaktır. 

(...) Ben TBMM çatısı altında görev yapan 593 milletvekilinden birisiyim. Umarım ve dilerim ki diğer 592 arkadaşımı da beni takip, kontrol ve denetlediğiniz gibi takip ediyorsunuzdur.” 

Bir tez ileri sürerek bitireyim.

Çok değil, sonbahara kadar Gezi davasında yeni gelişmeler olursa şaşırmamak lazım. Tabii, MHP’nin bu ihtimale yanıtının nasıl olacağını da izlemek gerekecek.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları