Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı 26 Kasım’da açıkladı: 123 ayrı siyasi parti var. 

Peki, bu sayı daha ne kadar artacak? 

Şundan soruyorum... 

Biliyorsunuz, eski HDP milletvekili ve eski Kars Belediye Başkanı Ayhan Bilgen partisinden istifa edeceğini söyledi. Haliyle akıllardaki sorulardan biri de şuydu: Bilgen de yeni bir parti mi kuracaktı? 

Habertürk’ten Muharrem Sarıkaya’nın bu yöndeki sorusuna şöyle yanıt verdi: 

“Bizimki bir siyasal arayış, platform ve hareket. Partiye dönüşüp dönüşmeyeceği toplumsal taleple ilgilidir.” 

Peki, şimdilik bir “hareket” olan bu siyasi çıkışın adı neydi? 

Duydum ki Ayhan Bilgen’in masasında ağırlık kazanan üç isim var. 

Onlar ise şöyle: Sosyal Adalet Hareketi, Demokrasi Hareketi, Sessiz Çoğunluk Hareketi... 

Bilgen’in ekibiyle birlikte karar vereceği ve ihtimal ki partiye evrilecek bu siyasi hareketin ismi ne olacak, çok yakında göreceğiz. 

ACABA… 

- Hani sık sık siyasi suikastlardan bahsediyoruz ya… Bundan yaklaşık 21 yıl önce Diyarbakır Emniyet Müdürü Gaffar Okkan şehit edildi. Acaba, Okkan suikastında tetiği çeken Hizbullahçılardan yakın zamanda cezaevinden çıkarılan biri var mı?  

- “Casusluk” suçlamasıyla tutuklanan DEVA Partisi kurucu üyesi Metin Gürcan’ın yabancı ülke temsilcileriyle ilişkisini, partinin genel başkanı Ali Babacan daha önceden biliyor muydu? Acaba Gürcan ve Babacan arasında bu konuda nasıl diyaloglar geçti?  

- İstifa eden Hazine ve Maliye Bakanı Lütfi Elvan Devlet Planlama Teşkilatı’nda (DPT) yetişmiş bir bürokrattı. Elvan’ın 1989 yılında kamuya girmesine onay veren isimlerden birinin, bugünün CHP sözcüsü olan dönemin DPT bürokratlarından Faik Öztrak olduğu konuşulur. Acaba Lütfi Elvan, bazı muhalefet partisi temsilcilerinin tahmin ettiği gibi AKP’den de istifa edecek mi?

AKP’Lİ BAKAN ERDOĞAN’IN KARŞISINA ÇIKACAK MI?

İzlediğimde “Erdoğan duymasın” dedim kendi kendime...  

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Bilgin’i işaret ediyorum. TBMM Genel Kurulu’nda bakanlığının 2022 yılı bütçesinin sunumunu yaptı. 

Dikkatimi çeken ifadeleri oldu:  

“Çalışma Bakan-lığı’nın görevi de emeğin korunmasıdır. Hangi görüşten olursa olsun, emekçilerimizin örgütlenmesini engellemeye çalışanların karşısına işçilerimizle kol kola çıkarım. Hangi görüşten olduğunuza bakmam, ben emeğin örgütüne bakarım, hakkını yemeye kalkan kim olursa karşısına çıkarım.” 

Ne güzel sözler değil mi? 

Ama işte benim aklımda başka bir açıklama daha var. 

O da 15 Temmuz sonrası ilan edilen OHAL sürecine dair... 

12 Temmuz 2017’de yabancı sermayeli yatırımcılara hitap eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, olağanüstü hal uygulamasının iş dünyasının rahat çalışabilmesi için yapıldığını söyledi. Öyle ki Erdoğan, “Biz göreve geldiğimizde Türkiye’de OHAL vardı ama bütün fabrikalar grev tehdidi altındaydı. Hatırlayın o günleri. Ama şimdi grev tehdidi olan yere biz OHAL’den istifade ederek anında müdahale ediyoruz” demişti. 

Takip edenler bilir, bugünlerde metal sektöründe grev kararı alınabilir. Sendikalar hazırlık yapıyor. 

Soru şu: Eğer bu gerçekleşirse, bakalım Cumhurbaşkanı Erdoğan grevi engelleyecek mi ve Bakan Bilgin ne yapacak? 

Yani örgütlenmeyi engellemeye çalışan Erdoğan’ın karşısında, iddia ettiği gibi işçilerle kol kola bir AKP’li bakan görebilecek miyiz? 

Evet, Vedat Bilgin için samimiyet testi işte o gün başlayacak.