Beden ve ruh sağlığı üzerinde kalıcı etkiler bırakan, ani ölümlere yol açan dopingi sporcuların kendi başlarına uygulayamayacakları spor camiasında iyi bilinir. Sporcunun anatomik özellikleriyle yarıştığı branşın, ilacın dozajı ile uygulama anı ve kullanma süresinin, antrenmanın sıklığı ve şiddeti ile beslenmenin planlı olması gerektiği konuşulur. Dopingciler doktor veya farmakolog desteğinin önemini anlatırlar.

Gelişmelerden anlaşılıyor ki artık Türkçeleştirilen ilaç prospektüsleri yeterli olmaya başlamış ve saadet zincirine bir halka daha eklenmiş. Lütfü Özel’in, 18 Temmuz tarihli Vatan gazetesinde yer alan haberine göre geçen yılın nisan ayında oynanan Emrespor - Muğlaspor maçının ardından alınan örneklerde yasak madde “Clenbuterol”e rastlanmış. Kullandığı anlaşılan Emresporlu futbolcu 2, ilacı enjekte ettiği saptanan masör 4 yıl ceza almış. İtiraz üzerine, Futbol Federasyonu (TFF) Tahkim Kurulu “İlacı almakta sorumluluğu yoktur” diyerek futbolcunun cezasını kaldırmış; “Ağır kusur ya da ihmal yoktur” kararıyla da masörün cezasını 6 aya indirmiş.

Kurul üyeleri, Futbolda Dopingle Mücadele Talimatı’nın “Futbolcu bir vakada kusurunun veya ihmalinin olmadığını ortaya koyarsa, hak mahrumiyeti cezası uygulanmaz” yazan 39.2.1 maddesine dayanarak oyuncuyu affetmişler. “Futbolcu veya diğer kişi bir vakada ağır bir kusurunun veya ağır ihmalinin olmadığını ortaya koyarsa, uygulanacak ceza süresi azaltılır” diyen 39.2.2’yi uygulayarak da masörün cezasını azaltmışlar.

Aslında, WADA Talimatı’nın 10.5.1 ve 10.5.2’nci maddelerinin karşılığı olan 39’uncu maddeyi uygulamışlar. Ancak WADA kurallarının ayrılmaz bir parçası olarak bilinen ve her nedense TFF talimatında yer almayan “Açıklamalar” kısmını dikkate alamayınca hata yapmışlar.

Zira “Açıklamalar” kısmının (b) bendinde “Sporcular kendi hekimlerini seçmekle ve kendilerine herhangi bir yasaklı maddenin verilmemesi gerektiğini hekimlerine söylemekle yükümlüdür” (c) bendinde ise “Sporcular aldıkları her şeyden ve yemeklerine ve içeceklerine müdahale etme yetkisini verdikleri kişilerin davranışlarından sorumludurlar” yazmakta.

Ayrıca büyük baş hayvanların karkas ağırlıklarının artırılması amacıyla üretilen; idrarında çok az miktarda rastlanmasına rağmen İspanyol bisikletçi Alberto Contador’u üçüncü kez kazandığı 2010 Fransa Bisiklet Turu’ndan eden ve iki sene ceza almasına neden olan “Clenbuterol” maddesini bilememiş hukukçu üyeler. Savunmasında “Nefes darlığı çekiyordu. Kendim için kullandığım ilacın iğnesini yaptım” diyen masörün cezasını indirmekle de yanlış karar vermişler.

Her iki karar futbolun uluslararası kuruluşlarına da bildirilecek ve onların vasıtasıyla WADA’ya iletilecek. WADA, kararlarda hata saptarsa CAS’a başvuracak. İptal edilen ve indirim yapılan hak mahrumiyeti kararları iptal edilecek. Sonuçta, kendi ayağımıza kurşun sıkmış ve ülke itibarına zarar vermiş olacağız.

Bağımsız, yetkin bir yapının bilgilendirici ve yönlendirici bir rol üstlenmesinde, ilgili kurulları desteklemesinde yarar olduğu anlaşılıyor. Türkiye Milli Olimpiyat Komitesi’nin içinde yer almakla birlikte, bağımsızlığı konusunda hassas davranılan Dopingle Mücadele Komisyonu’nun önemi daha da artıyor. Tek sorun, unvan ya da huzur hakkı peşinde koşmayan bilim insanlarını bu yapı içinde buluşturmakta. Merakla bekliyoruz...