Bağış Erten

Ne yerli ne milli

14 Mart 2018 Çarşamba

Bir pazar günü... İkindi vakti, hava günlük güneşlik. Sahada Malatyaspor ve Fenerbahçe var. Tribünler dolu. Herkes ilk düdüğü bekliyor. İşte bu noktadan sonra akış farklılaşıyor. Çünkü ben geçen pazarki maçtan bahsetmiyorum. Bundan 29 sene önce 103 gollük sezonda yine Malatyaspor’la oynanan bir maçta Fenerbahçe şampiyonluğa koşuyor. Oysa son maça bakıyoruz; stat o stat değil, Malatyaspor ‘yeni’ değil, Fenerbahçe’nin yerinde yeller esiyor...
O sezon Malatyaspor çok havalıydı. Bir önceki yılı üçüncü bitirmişlerdi. Feyzullah’lar, Oktay’lar, Ünal’lar, Serginho’larla herkesi devirecek güçteydiler. Sarı - Lacivertliler ise Oğuz-Aykut- Rıdvan üçlüsüyle herkese bir araba gol atıyordu. Önce Malatya öne geçti ama sonra Sarı - Lacivertliler coştu. 1-6 bitti. Maç gibi maçtı, lig gibi ligdi.

İnatla gece oynansın
Nostaljiye devam. İşte tam da o yıllardı. Tribünlerde garip bir tezahürat yükselir oldu. Beste Saadettin Öktenay, makam Acemkürdi. Aşkın Kanunu’nun tribün versiyonu: “Gece oynansıııın, gece oynansıııın, gece oynansııın, gece oynansııın.” Türkiye’nin aralıksız yayınlanan en eski günlük gazetesi Jamanak’ı aileden miras alan ve inatla sürdürmeye çalışan sıkı Fenerli Ara Koçunyan tarihin en absürt tezahüratı ilan etmişti bu besteyi. Düşünsenize, bütün tribünler ayakta ve “Maçlar gece oynansın, biz de Avrupa’da gördüğümüz o ışıklandırmalı maçları izleyelim” diye besteler söylüyor!
Şimdi bütün maçlar gece oynanabilir durumda. Şampiyonluğa oynayan takımlar hep gececi. Yayıncı kuruluş böyle istiyormuş! Darphane gibi para basan İngiliz, Alman yayıncı kuruluşları bu kaprisi yapamıyor, ama bizimkinde böyle bir sorun yok. İstanbul’un üçlüsü bu sezon toplam 5 gündüz maçı oynamış. Fenerbahçe ve Galatasaray sadece birer kez! Oysa Bayern Münih daha şimdiden 14, Manchester City 18 kez sahne almış gün ışığı altında. Bizde tribünler boşalıyor, seyirci kaçıyor, futbolun şenlikli yüzü kayboluyor... Hiç kimsenin derdi değil ki! Tarihin en kalabalık Fenerbahçe-Galatasaray derbisi bir gündüz maçı. Ne gam! Gece oynansın. İnatla! Gelen gelir ağalar. Zaten bilet de pahalı…

Her şey yeni ama...
Gerçi ne yerli yerinde ki? Malatya o Malatya mı? Adı bile “Yeni Malatya”. Nereden geliyor bu ‘yeni’lik? Borçları nedeniyle sefil olan kulüp Bölgesel Amatör’de bile tutunamayınca battı. Alacaklılarından kaçmak için başka takımın üzerine kondu. Malatya Belediyespor bir anda oldu size Yeni Malatyaspor. Renklerini bile kaybettiler. Artık Sarı - Siyahlar. Oysa geçen pazar tribünün rengi Sarı - Kırmızıydı hâlâ. Gerçek Malatyaspor rengi yani. Bu hikâyenin yakında Gaziantep versiyonu da olacak. Bir de hepsinden beter Kayseri usulü vardı malum. Bilgi notu: Kayserispor düşmesin diye onunla ligleri değişen Erciyes şu sıralar artık amatör küme yolunda.
Fenerbahçe eski Fenerbahçe mi peki? Herhalde en kolay bu kısmı geçeriz, değil mi? Tarihsel misyonuna aykırı bir takım izliyoruz sezon başından beri. İyi oynadığı maç sayısı üçü zor bulur. Tribünleri dolmuyor, huzursuzluk bitmiyor. Olsun! Şampiyonluk için en kestirme neyse onu tercih edenler için mühim değil bu. Oysa yukarıdaki bahsi geçen sezonda bir Kahramanmaraşspor maçı vardı ki unutulacak gibi değil. İlk yarısı 4-0 biten maçın ikinci yarısında 0-1 bitince sahaya bildiğiniz taş yağmıştı. Biri kafamı sıyırdı, oradan hatırlıyorum!
Takımlar yeni, statlar yeni, oyunlar yeni, renkler yeni, tribünler yeni! Sahadaki futbolcuların neredeyse hepsi yeni. Geçmişle, kökleriyle bağını sağlam tutan bir avuç kulüp ya var ya yok. Ama kimsenin derdi değil. Maçlar oynansın yeter!
“Yerli ve milli” olmak moda ya. Ben ona çok takılıyorum. Voltaire’in Kutsal Roma Cermen İmparatorluğu hakkında bir lafı vardır, bana onu hatırlatıyor: “Ne kutsal ne Roma ne Cermen ne de imparatorluktu.”
Ne yerli ne milli ne futbolla alakası var ne de doğru düzgün bir lig bu! Adı “süper” ama. Yerseniz…



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Bu sezon o sezon değil 2 Eylül 2018
Herkes biliyor 29 Ağustos 2018

Günün Köşe Yazıları