Ayşegül Yüksel

Cumhuriyetin tiyatrosu 100 yaşında

24 Ekim 2023 Salı

Cumhuriyet döneminde tiyatromuzun büyük kazancı, Türk-Müslüman kadın oyuncuların sahnede kabul görmesidir. 1923’te İzmir’de Mustafa Kemal Atatürk’ün isteği üzerine sahneye çıkan ilk kadın tiyatrocumuz Bedia Muvahhit’tir.

Cumhuriyet kurulduğunda, ödenekli denebilecek tek tiyatromuz İstanbul’daki Darülbedayi’ydi. Başka hiçbir kentimizde tiyatro yoktu. İstanbul’daki özel topluluklar ortaoyunu geleneğini ya da operet anlayışını yansıtan müzikli gösterileri sunmaktaydı. Bir de gezginci kumpanyalar vardı. Kısacası, tiyatronun ülke çapında bir varlığı olduğundan söz edilemezdi.

Cumhuriyetin kurucuları, tiyatro sanatını da geliştirmek için yoğun bir çalışma içine girdiler. Gündemde 1930’ların sonunda uygulama alanına getirilen Köy Enstitüleri vardı. Bu kurumlara öğretmen yetiştirmek için 1942’de Hasanoğlan’da açılan yüksek bölümde başlatılıp sonra öteki Köy Enstitülerince de benimsenen sanat çalışmaları, kırsal kesimdeki tiyatro geleneğinin araştırılması, oyun inceleme, oyun sahneleyip sunma gibi etkinlikleri de içeriyordu. 1932 yılında kurulan Halkevlerinin tiyatro kolları ise Türk seyircisini Anadolu’nun pek çok yöresinde, birçok yazarın oyunuyla tanıştırmıştır. Köy seyirlik oyunlarının derlenmesi, kukla, Karagöz ve ortaoyunu çalışmaları ile oyun yazma denemeleri ve amatör tiyatroculuk hareketi bu kurumlarda gerçekleşmiştir.

YAYGINLAŞAMAYAN TİYATRO SANATI 

Köy Enstitüleri ve Halkevleri 1950’li yıllarda kapatılınca, Cumhuriyet dönemi tiyatrosu kentli kesime yönelik bir oluşum içine girdi.

1934’te İstanbul Şehir Tiyatrosu, 1984’te de İstanbul Büyükşehir Belediyesi Şehir Tiyatroları adını alan Darülbedayi zaman içinde sahne sayısını çoğaltarak günümüze ulaştı. Cumhuriyetin 100. yılında, belediyelerden ödenek alan tiyatroların 30 dolayındaki ilimizde ve ilçemizde kurulmuş olduğu görülüyor. Oysa il sayımız 81’dir.

1949’da kurulan Devlet Tiyatroları ülkemizin en köklü sanat kurumlarından biri olarak yaklaşık 25 kentte yerleşik sahnelere sahiptir ve yakın illere turne hizmeti de vermektedir. Ne ki il sayımız göz önüne alındığında hizmet yetersiz kalmaktadır. 

Nitelikli özel tiyatroların öncüsü, Muhsin Ertuğrul’un Yapı Kredi Bankası’nın desteğiyle İstanbul’da 1951 yılında kurduğu Küçük Sahne’dir. İstanbul’daki özel tiyatroların sayısı zaman içinde artmıştır. (Pandemi öncesinde sayılarının 200’e ulaştığı söylenmekteydi). Oysa başkent Ankara’da bile özel tiyatro yapmak zordur, çünkü ödenekli ve özel tiyatrolar arasındaki bilet ücreti farkı göz ardı edilemeyecek düzeye çıkmıştır.

İlk çocuk tiyatrosu 1935’te Muhsin Ertuğrul tarafından İstanbul Şehir Tiyatrosu bünyesinde kuruldu. Nitelik açısından büyük farklılıklar gösterse de çocuk oyunları günümüzde devlet ve belediye tiyatroları ile özel tiyatrolar tarafından sunulmaktadır. Çeşitli kentlerde düzenlenen ulusal ya da uluslararası çocuk tiyatrosu şenlikleri -sayıca yeterli olmasa da- bu bağlamdaki en önemli kazanımdır.

NİTELİKLİ SEYİRCİ YETİŞTİRMEK

Tiyatro eğitimine köklü katkı 1936 yılında Ankara’da kurulan Devlet Konservatuvarı’ndan gelmiştir. Tiyatro bilimine odaklanan ilk eğitim kurumumuz ise 1958’de “Tiyatro Araştırmaları Enstitüsü” olarak kurulan, 1964’te kuramsal düzeyde dört yıllık lisans eğitimi vermeye başlayan Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi Tiyatro Bölümü’dür. 1980 sonrasından günümüze ulaşan süreçte kuram ve uygulama alanında eğitim veren devlet ve vakıf üniversitelerinin programlarının sayısı 50’ye yaklaşmış görünmektedir. (Bu artışın nedeni televizyon dizi oyunculuğunun parasal çekiciliği olmalı). Açılan programların eğiticilerinin nasıl yetişmiş olduğu araştırılmalıdır.

Sıkıntısı çekilen yerli oyun sayısı 1960’larda hızla yükselmiştir. Çeşitli inişler ve çıkışlarla günümüze ulaşan sahne yazarlığında 100’den çok usta yetişmiştir. Cumhuriyet öncesinin Musahipzade Celal’inden günümüzün Özen Yula’sına ulaşan çizgide birçok yazar tiyatromuzu 100. yılına ulaştırmıştır.

Türk tiyatrosunun yönetmen eksiği var. Verilmeye çalışılan eğitim yeterli olmuyor. Bu durum yazarlar için yakınma konusu. Oyuncularımız da iyi yönetmenlerle çalışmayı özlüyor.

Yurt çapında yaygınlaşamayan tiyatromuzun seyircisi de artamıyor. Nüfusu 85 milyonu aşıvermiş büyük bir ülkeye nitelikli tiyatro kazandırmak ve nitelikli seyirci yetiştirmek, toplumsal-ekonomik-siyasal yaşamı engebeli yollarda seyreden bir ülke için kolay değil...



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

‘Öteki’nin dramı 22 Ekim 2024

Günün Köşe Yazıları