Ataol Behramoğlu
Ataol Behramoğlu ataolbehramoglu@gmail.com Son Yazısı / Tüm Yazıları

Üzgünüz

30 Mayıs 2023 Salı

İyilik kazanamadığı için üzgünüz.

Yalanın karşısında gerçek, montajın karşısında yalın yürek, adaletsizliğin karşısında adalet, yumruğun karşısında ona uzatılan el, sövgüye karşı güzel söz, tehdide karşı gülümseyiş, üstelik kıl payıyla kaybettiği için üzgünüz.

Parmak kadar çocuklarımıza takke takılıp şalvar giydirilerek, minicik kızlarımızın başları örtülerek onlara bilmedikleri bir dilde çözemeyecekleri ağırlıkta sözler ezberletilmesi yerine Türkçemizin en güzel şairlerinden dizeler ezberletilmesini; ilahi değil hem de sansürsüz olarak duygu ve mizah dolu halk türkülerimizin öğretilmesini arzu edenler kazanamadıkları için üzgünüz. 

Çocuklarımızın bir başka dünya ile korkutularak değil bu dünyanın bilgisi ve sevgisi ile eğitilip yetiştirilmesini; onlara mutluluğun başka dünyalarda değil bu dünyada ve çalışıp üreterek ulaşılabilecek bir şey olduğunun öğretilmesini; kindarlık ve dindarlığın dayatılmayıp insan sevgisinin, hayvan sevgisinin, doğa sevgisinin, yaşama sevgisi ve sevincinin duyumsatılması gerektiğini savunanlar bir kez daha kaybettikleri için üzgünüz.

İçinden geçen Çoruh Nehri’ne ve onun üzerinde yükselen kalesine vurgun olduğum Bayburt’umuzun, o nehre tepeden bakan baş döndürücü güzellikteki Artvin’imizin, dünyanın belki en zeki insanlarının yaşadığı Rize’mizin, bozlaklar diyarı Yozgat’ımızın Çankırı’mızın, yiğit Erzurum’umuzun, adı Pir Sultan’la ve Kurtuluş Savaşı’mızla özdeşleşmiş Sivas’ımızın, dünyanın gelmiş geçmiş en büyük özgürlük şairlerinden Mevlana’nın şehri Konya’mızın, Kurtuluş Savaşı’mızın ölümsüz kahramanlarından İsmet İnönü’nün şehri Malatya’mızın, başkaca sevgili şehirlerimizin, bugün hâlâ ve ısrarla, bütünüyle değilse de nüfus çoğunluğuyla, gönülleri kırılmasın ama bir yanlışta diretiyor olmalarına üzgünüz.

Ekmeklerini ülke dışında kazanan sevgili gurbetçilerimizin, ne yazık ki yine küçümsenemeyecek bir çoğunlukla, anayurtları Türkiye’nin bugün yaşamakta oldukları ülkelerin düzeyine ulaşmasına omuz vermek yerine onu Ortadoğu karanlığı ve kargaşasına sürüklemekte olan bir anlayışı desteklemelerine üzgünüz.

Bu gurbetçilerimizin yeni ve daha yeni kuşaklarını Almanya’da, Avustralya’da her yerde tanıdım. Bu çocukların, hele kızlarımızın, oralardaki yaşıtlarından kat be kat üstün, çağdaş, donanımlı olduklarını gördüm. Onlar, yarın Hizbullah’ın, HÜDA PAR’ın, karanlıkçılığın Türkiye’sine nasıl gelecekler? Oralardaki yaşıtlarına ülkeleriyle, Atatürk Türkiye’sinin çocukları olmakla nasıl övünecekler?

Bu sevgili gençlerimiz için üzgünüz.

Çok zorunlu bir nedenleri olmaksızın, küskünlük, ümitsizlik, tembellik, üşengeçlik, yahut umursamazlık, aldırmazlık, boş vermişlikle oy sandığına gitmeyen, yine küçümsenemeyecek sayıdaki insanımız adına üzgünüz.

Bir karış toprağını ekip biçerek yaşamını sürdürmeye çalışan, birkaç hayvanını bile beslemeye gücü yetmeyen, köyünde yaşayamaz olup büyük kentlerin varoşlarına sığınan köylümüz; çoğunlukla yabancı büyük sermaye ile baş edemeyip iflas eden esnafımız; marketlerde, pazarlarda, fiyat etiketleri karşısında şaşkınlıkla, üzüntüyle, çaresizlikle donup kalan, uzun zamandır bir çift yeni ayakkabı, bir gömlek ya da pantolon alamayan, kirasını ödeyemez duruma gelen emeklimiz, emekçimiz, yoksul ya da dar gelirli insanımız için üzgünüz.

Ülke dışındaki yaşıtlarıyla yaşam yarışına çok gerilerden başlayıp bu nedenle kaçınılmaz olarak çok gerilerde kalan pırıl pırıl gençlerimiz; 1960’ların umut dolu Türkiye’sini yaşayıp bugün artık ülkemizin en ileri yaştakileri arasında olan yaşlılarımız, yurtları için canlarını göz kırpmaksızın vermeye hazır kadın erkek her yaştan Atatürk ve Cumhuriyet sevdalılarımız; bütün bu insanlarımız adına çok ama çok üzgünüz.

Yılgın değiliz, küskün değiliz, gücenik değiliz, kaybetmiş olsak da yenik değiliz; kötüyü, kötülüğü kabullenip yalana, tehdide boyun eğmiş değiliz. Ama üzgünüz.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları