Ataol Behramoğlu
Ataol Behramoğlu ataolbehramoglu@gmail.com Son Yazısı / Tüm Yazıları

Suriye İzlenimlerim

21 Aralık 2008 Pazar

Damascus

Çarşamba günü bir gazeteci ve medya görevlisi topluluğuyla Suriyeye geldim.

Otuz yıl kadar önce Urfa-Ceylanpınarda Kara Çarşaflı Gelinfilmi çekilirken aziz ve sevgili dostum Bekir Yıldızla sınır kenti Hasekede geçirdiğimiz birkaç saat sayılmazsa bu komşu ülkeye ilk gelişim.

Sadece Suriyeye değil bir Arap ülkesine ilk gelişim...

Yüzlerce yıllık ortak bir siyasal ve kültürel tarihe sahip olduğumuz Ortadoğu ülkeleriyle bunca uzak oluşumuz büyük bir çelişki.

Birçoğumuz, komşu Ortadoğu ülkelerinin haritadaki yerlerini bile doğru dürüst göz önünde canlandıramayız.

Kimilerimiz için ise bu komşuluk fikri din kardeşliğişablonundan öteye geçmez.

Oysa gerçek, her zaman ve her konuda olduğu gibi, herhangi bir şablondan çok daha karmaşık, somut ve zengin

***

Gelmeden önce internette küçük bir gezinti yapmıştım.

Suriyenin nüfusu 19 milyon kadar.

Şu anda bulunduğumuz başkent Şamın (Damascus) nüfusunun beş milyona yaklaştığı tahmin ediliyor.

Yazımın yayımlanacağı cumartesi günü gideceğimiz Halep ise az bir farkla başkenti izliyor.

Benim asıl ilgimi çeken, Hıristiyan Arapların bu ülkede birkaç milyonluk bir nüfusa sahip olmaları...

İslamın doğduğu Ortadoğu coğrafyasında da milyonlarca Hıristiyan Arap bulunduğuna göre herhangi bir dinin bir ulusu ya da insanlığı temsil edemeyeceği çok açık

Tutuculuğun sapkınlıktan başka bir şey olmadığının göstergelerinden biri de bu olsa gerek.

***

Perşembe günü ziyaret ettiğimiz Aramî kenti Maluladaki tarihî kilisede genç ve besbelli ki entelektüel papazın kurbankonusunda söyledikleri -şu sıralarda bizim için de güncel olduğundan- ilginçti.

Putperestlerkurban kanlarını tapınaklarında kuyu gibi bir yerde biriktirirlermiş.

Bu gelenek ve uygulama Hıristiyanlıkta da bir süre devam etmiş.

Papaz sözlerini bağlarken, bana kalırsa azıcık da müstehzi, Hıristiyanlıkta kurbangeleneğinin büsbütün ortadan kalkmış olmasa da simgeleşerek ekmek ve şaraba dönüştüğünü söyledi

İslamda da günün birinde şu ya da bu biçimde böyle bir simgeleştirme (bana kalırsa uygarlaşma) olgusu yaşanacak mıdır dersiniz?..



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları