Refik ve 'Tutuklu'

24 Temmuz 2011 Pazar
\n

Sevgili,

\n

Kışın bitiminde, hafta sonları, yatılı okul çıkışı çantasında gramer kitabıyla Yüksekkaldırımdan aşağı doğru inerken manavın tezgâhından 25 kuruşa yeni çıkmış çağla bademi alarak, baharın tüylü tadını damağında duyduğu çocukluk yıllarını geride bırakalı çok olmayan, gençliğinin henüz eşiğinde, bıyıkları yeni terlemiş mektepli delikanlı, yazın Beyoğlunda sinemaya giderken, Tünelin karşısındaki pasaja dalar, oradan çıkınca Sofyalı Sokağı arşınlayarak, cephesi dar, kapının hemen solunda uzun çinko barı olan yere girip, küçük bir bira ısmarlayabildiğinde kendisini bahtiyar addederdi.

\n

Her şeyden önce, o zamanlar yarım litresi Arjantintabir edilen biranın yarı ölçüsündeki miktar genç adamı kesmeye yeterdi ve onu ısmarlayabilmesi de cebinde fazladan bir elli kuruşu olması demekti ki, bu da pek sık olmazdı.

\n

Lokantanın sahibi (lokantalar daha henüz restoran olmamışlardı) tezgâhın arkasına geçer, tam altına bardağı yerleştirdiği sifonu özenle kullanarak, üstünde bir fokol (faux col = köpükten yakalık) oluşturacak şekilde birayı hazırlardı.

\n

Tekel birasının (o zaman başkası yoktu) ağır ağır çekilmesi sırasında delikanlının ağzı sulanır, sonra uzatılan altın sarısı buz gibi bardaktan önce büyük bir yudum alır, içine sindire sindire yutar, arada biraz bekledikten sonra biranın ısınmasına imkân bırakmadan küçük yudumlarla bitirir, bardağı iade ederken de, içinden takdirlerini dile getirirdi:

\n

- Şu birayı Refik gibi çeken de yoktur hani!

\n

O zamanlar Refikin çektiği biraların lezzetinin yalnızca çekimdeki sabır ve ustalıktan değil, aynı zamanda serpantinin zamanında yıkanarak, ekşimenin önlenmiş olmasından da kaynaklandığını bilmezdi.

\n

***

\n

Aradan yarım yüzyıldan fazla süre geçtikten sonra, yine bir yaz günü toprağa verdiğimiz Refik Arslandı, fıçı birayı çekmekteki ustalığıyla tanınmış olan o kişi.

\n

Biranın çekilmesini daha görürken damağında kamaşma başlamayan o günün delikanlısı doğrusu ya, yıllar sonra kadim dostunu musalla taşında gördüğünde o yarım yüzyıl önceki bira fasıllarını hatırlamadı. Daha çok, Asmalımescitin en sönük yıllarında bile orada olan, semtin şaşaalı yeniden doğuşuna kadar ayakta kalmasına büyük katkısı bulunan Refikin bir zamanlar akşamları şimdiki gibi, sosyal ve sanatsal tartışma konularının ve içki adabının egemen olduğu, seçkin bir meyhane iken, öğlenleri civardaki konsolosluklardan gelen diplomatlarla avukatların müdavimi oldukları lezzetli tencere yemekleriyle ünlü lokanta olan dükkânını, yıllar boyu orada birlikte oturduğu dostlarını, renkli müdavimleri, Refikin kimi bahar günlerinde kendisine Kuzu sarma var gel!diye telefon etmesini anımsadı.

\n

Yetmiş yıldan da daha fazla bir süre önce, Çamlıhemşinden, İstanbulun bohem semtine gelip, komi olarak işe başlayan Refik Arslan İstanbulu İstanbul yapan, bugünkü cıvıl cıvıl Asmalımesciti yaratan kişilerden biriydi.

\n

Çok arayacağım bu değerli dostumun, pek fazla telaffuz etmediği bir hayali vardı: 55 yılı devirmiş olan dükkânının bulunduğu sokağın kendi adıyla anılması...

\n

Kimbilir belki de semtte ve Türk sanat dünyasına katkıları dolayısıyla, Refikin hayali bir gün gerçekleşiverir.

\n

Hepimiz ‘tutuklu’yuz

\n

Sevgili,

\n

Türk basın tarihinin önemli günlerinden biri olacaktır, 24 temmuz 2011. Çünkü bugün Tutuklu Gazete”si okurla buluşuyor.

\n

Şu anda yeryüzünde en fazla tutuklu gazeteciyi barındıran ülke konumunda olan Türkiye olduğuna göre, Tutuklu Gazete’sinin vatanı da o olmalıydı. Oldu da...

\n

Gazetecinin özgürlüğü, onun kişisel özgürlüğünden ibaret değildir. Gazeteci halkın haber alma özgürlüğünün aracısıdır. O söz konusu özgürlüğü, asıl sahibi olan okuyucu adına vekâleten kullanır.

\n

Bu durumda gazeteci özgür değilse, okur da ülkenin vatandaşı da özgür değildir.

\n

Gazeteci tutukluysa, okur da vatandaş da tutukludur.

\n

İçerideki gazeteciler ile birlikte hepimiz tutukluyuz.

\n

Bundan daha beter olanı ise bu tutukluluğun insanların umurunda olmamasıdır.

\n

Tutuklu Gazete’si çok şükür ki, durumun bu olmadığını kanıtlıyor.

\n

O zaman fiil çekimini hep birlikte doğru bir şekilde yapabiliriz:

\n

Tutukluyum/ Tutuklusun/ Tutuklu/ Tutukluyuz/ Tutuklusunuz/ Tutuklular/

\n

Ama çok şükür ki, durumun farkındayız. Hiç değilse kimilerimiz....

\n\n


Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Laiklik nedir? 6 Mart 2024
Yıldönümü 3 Mart 2024

Günün Köşe Yazıları