Nadir Nadi'siz 20 Yıl

21 Ağustos 2011 Pazar
\n

\n

\n\n\n

Sevgili,\n

\n

Güneş batmış, alacakaranlıkta sular kararmaya yüz tutmuştu. Eski İstanbulluların limonata gibi tabir ettikleri, üşütmeyen ama serin bir akşamüstü geride kalıyordu.\n

\n

Yeniköydeki mini yalı katının terasında, tekerlekli sandalyesinde oturuyordu Nadir Bey, sağlığı iyiden iyiye bozulmuş, yaşamının son dönemlerini sıkıntılı geçiriyor, zaman zaman dalıp gidiyordu. Biraz ötesinde oturuyordum, birbirimizi gittikçe daha güç seçebiliyorduk, uzun bir sessizlikten sonra yavaşça eğilip şunları söyledim:\n

\n

- Size minnettarım, desteğiniz ile şu Babıâlide hep onurlu yaşadık.\n

\n

Dalgın duruyordu, duymuş muydu söylediğimi, duymuşsa ne hissetmişti?\n

\n

Gittikçe silikleşen yüzüne dikkatle baktım. Gözlerinden aşağı iki damla yaş süzüldü.\n

\n

Aradan birkaç hafta ya da bir ay geçecek, 20 Ağustos 1991de Nadir Beyi kaybedecektik.\n

\n

Dün Nadir Nadisiz geçen 20 yılı tamamladık.\n

\n

Cumhuriyet gazetesinin resmen 7 Mayıs 1924te başlayan yaşamının ikinci dönemi de 20 Ağustos 1991de bitiyordu.\n

\n

Cumhuriyetin ilk dönemi, kuruluşundan Yunus Nadinin 1945teki ölümüne kadar geçen 21 yıldır.\n

\n

Yunus Nadi Beyin ölümünden sonra da, 1991e kadar geçen 46 yıl Nadir Bey dönemidir.\n

\n

Bir gazetenin, hele hele bir misyon gazetesinin yaşamı her zaman kolay olmaz, baskılara karşı mücadele içinde geçer.\n

\n

Cumhuriyet için de böyle olmuştur. Tek Parti Döneminde bile Cumhuriyetin güçlükleri olmuştur. Öyle olmaması gerektiği sanılır ama olmuştur. Biraz da İsmet Paşanın Yunus Nadiye son zamanlarındaki öfkesinin etkisi olmuştur bu güçlüklerde.\n

\n

Ama Nadir Bey, babasından gazeteyi tevarüs ettiğinde, Yunus Nadi Beyin başarılı ve akıllı bir işadamı olmasının getirdiği avantajlara rağmen yine de güçlüklerle de karşılaştı.\n

\n

Cumhuriyetin o zamanlar Pembe Konak diye de adlandırılan yönetim binasından içeri ilk adım atışım, 1950li yılı baharına rastlar.\n

\n

Galatasaray İlkokulunda öğrenciydim. Kore şehitleri için yazdığım bir şiiri belki yayımlanır diye getirmiştim.\n

\n

Sonra bu gazetede Kore ile ilgili birçok yazım yayımlandı. Konuya yaklaşımım 1950 baharına oranla çok değişikti ve bu değişimde Cumhuriyetin de çok katkısı olmuştu. Yazar olarak gelişim ise 1974 baharında oldu. Yani Cumhuriyetteki okurluğum da yazarlığım da hep Nadir Bey dönemine rastlar.\n

\n

Nadir Bey ile ilgili iki anıyı yorumsuz anlatmak isterim.\n

\n

Daha gazeteye yeni girdiğim dönemlerdeydi. Bir gün Nadir Beyin de çok takdir ettiği ve sevdiği sanatçı Suna Kanın Şilide verdiği konser ile ilgili eleştirel bir yazı yazmıştım.\n

\n

Yazıda Suna Kanın faşist Pinochetnin egemen olduğu ülkede konser vermesini doğru bulmadığımı söylüyor, kendisinin Şili özgürlüğüne kavuştuktan sonra gitmesinin, değerli sanatçımızın ilerici kişiliğiyle daha da uyuşacağını belirtiyordum. Nadir Bey, yazıişlerinden arkadaşların da bulunduğu bir toplulukta, bu görüşüme katılmadığını, Suna Kanın Pinochetye değil, Şili halkına konser verdiğini söyledi. Ertesi günü benim yazım yayımlanmamıştı. Öğlen üzeri Nadir Bey gazeteye geldikten biraz sonra beni çağırttı. Tedirgindi.\n

\n

- Ben, dedi, dün görüşüne katılmadığımı söyledim. Yine katılmıyorum. Ama arkadaşların yazıyı yayımlamamalarına çok üzüldüm. Yayımlamaları gerekirdi. \n

\n

Aradan yıllar geçecek 1980lerin ikinci yarısında, kimi eserlerinde Nadir Bey ve babası için ağır şeyler yazan Vedat Türkalinin bir kitabıyla ilgili Cumhuriyette bir eleştiri çıkacak, değerli yazarımızın buna verdiği yanıtı ise gazete yönetimi yayımlamak istemeyecekti.\n

\n

Olay Nadir Beye yansıyacak. Arkadaşlar söz konusu kişinin, kendisi ve babası hakkındaki ithamlarını anlatacaklar, Nadir Beyin yanıtı ise şu olacaktı: \n

\n

- Evet yazdıkları hiç hoş değilmiş. Ama bunları yazması, onun ifade özgürlüğünün ortadan kalkması için neden değildir değil mi, lütfen üstadın yazısını yayımlayın! \n

\n

İşte Nadir Bey bu idi ve ona bu yüzden ebediyen minnettarım.

\n\n


Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Laiklik nedir? 6 Mart 2024
Yıldönümü 3 Mart 2024

Günün Köşe Yazıları