Ali Sirmen
Ali Sirmen asirmen@cumhuriyet.com.tr Son Yazısı / Tüm Yazıları

Gülen’in sağlığı

16 Ağustos 2016 Salı

Özgür Mumcu’nun “Barış Makinesi” ile Melih Gökçek’in deprem makinesinin, her ikisinin de ortaya çıkışı miladın 2016’ıncı yılına rastlıyor. Özgür’ün ilk romanı “Barış Makinesi” zekânın, acı mizahın, düş gücünün bir araya gelip, bir türlü rahat durmadıkları, fantastik, harikulade bir dünyaya götürüyor insanı, herkese salık veririm.
Melih Gökçek’in deprem makinesi, yolsuzluk, adam kayırma, rüşvet, kandırma kokan, bir zamanlar sorumluluğu cinlere yüklerken, şimdi Fethullah destekçiliğini ve diğer cümle tüm kötülükleri ABD’li hinlerin sırtına vuran bir kurnazlık abidesi. Bir zamanlar Gülen’in peşinden ayrılmayan, onunla içtikleri su bile ayrı gitmeyen, Ankara Belediyesi’nin bütün imkânlarını Fethullah Hocaefendi’ye sunan Melih Gökçek, 14 Ağustos günü, ABD’nin FETÖ’ye destek vermek üzere büyük bir Marmara depremi çıkaracağını iddia etti. Melih Gökçek’e göre ABD’nin bunu yapacak gücü, yani deprem makinesi var.
Melih Gökçek bu, söylüyor, artık yersen!
Artık Gülen ile ilgili olarak söylenenler, açıklamalar iç bulandırıcı hale gelmişken, Melih Gökçek deprem iddiasıyla, buna yeni boyut kattı.
Son zamanlarda Gülen ile ilgili açıklamaları izlerken şöyle bir izlenim ediniyor insan. Ülkemiz hepsi melek gibi pirüpak insanlardan oluşuyor, bir de bir şeytan var: Fethullah Gülen. Bir zamanlar onunla birlikte hareket etmiş olanların hepsi masum, bir tek o şeytan ve bütün kötülükler, ondan sadır oluyor, bir zamanlar çevresinde pervane gibi dolananlar, hep kandırılmış, saf masum kişiler.

***

Bir zamanlar, Fethullah ile birlikte hareket etmiş, onunla işbirliği yapmış olanlar, şimdi ondan hesap sormaya hazırlanıyorlar.
Ama Fethullah’tan hesap sormak netameli iş, çünkü hesap soranların da yapılanlarda sorumlulukları var. Onun için, hesap verme zorunda olmadan hesap soracak bir yöntem bulmalı.
Yöntem sonunda bulundu. Hesap sorulacak eylemler için bir milat konmalı. Bu öyle bir milat olmalı ki, hem Fethullah paralelcilikten suçlanmalı, hem de hesap soranlar da aynı şeyden hesap vermek zorunda olmamalı.
Sonunda aranan milat da bulunuyor, “17-25 Aralık”. O tarih, Fethullah ile “ne istediler de vermedik”çilerin arasının açıldığı, hesap soranların, Fethullah destekçiliğinden vazgeçtikleri tarihtir. Ondan sonraki her ilişkiden hesap sorulur, ondan öncekiler için ise “sayım suyum yok!” denirse, mesele kalmıyor
Bu sorun da böyle çözüldükten sonra, hesap sorabilmek için kalıyor geriye Fethullah Gülen’i ele geçirmek. Öyle ya, Fethullah şimdi ABD’de olduğuna göre, hesabın sorulabilmesi için ABD’nin Fethullah Gülen’i iade etmesi gerek.
Türkiye iade talebini daha ilk günden yaptı. Yalnız Washington, darbecilerin ardında Fethullah Gülen’in bulunduğuna dair kanıt istiyor. Türkiye’deki iktidara göre, bu konuda en ufak bir şüpheye bile mahal yok.
Ama ABD’de işler öyle yürümüyor, belirli süreçlere, belirli şekil şartlarına uymak gerek, Washington bu ayın 22’sinde, iade talebini görüşmek üzere heyet gönderiyor, 24’ünde ise Joe Biden gelecek.

***

Şimdiden görünen o ki, Fethullah Gülen’in iadesi Washington’u iyice zorlayacak, Türk-Amerikan ilişkilerini gerginleştirecek, ABD içinde, çeşitli güçler arasında alttan alta çekişmeler olacak.
Doğrusu durum güç. ABD, Fethullah Gülen’i verse bir türlü, vermese bir türlü. Hukuki mülahazalar ile siyasi kaygılar, ilan edilen Amerika ile gerçek Amerika’nın gerekleri birbirleriyle çelişmekte, hangisinin üstün geleceğini şimdiden kestirmek güç. İadenin lehindeki ve aleyhindeki gerekçelerin hepsinin de ortadan kalkması zor.
Tam bu noktada, kimi gözlemciler gibi ben de Fethullah Gülen’in sağlık durumunu merak ediyorum.
Başarsız darbenin yarattığı travma, Fethullah Hoca’nın sağlığını etkileyebilir pek de âlâ...  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Laiklik nedir? 6 Mart 2024
Yıldönümü 3 Mart 2024

Günün Köşe Yazıları