Ali Sirmen
Ali Sirmen asirmen@cumhuriyet.com.tr Son Yazısı / Tüm Yazıları

Bu filmi görün!

18 Ağustos 2023 Cuma

Önce Albert Einstein uyardı. Roosevelt’e yazdığı mektupta, 

Hitler önderliğindeki Nazilerin süper bir silah yapma hazırlığı içinde olduklarını belirtmişti. Daha sonra “atom bombasının babası” olarak anılan Julius Robert Oppenheimer’daydı uyarma sırası. Sonunda Roosevelt başına Oppenheimer’ı getirdiği Manhattan Projesi’ni harekete geçirdi ve belki insanlığın da sonunu getirecek atom bombası ortaya çıktı.

6 Ağustos 1945 günü atom bombası ilk kez Hiroşima’da denendi. İki gün sonra da Nagasaki’de.

Bu yıl bombanın kullanılmasının 78. yılında bütün dünya ile aynı anda Oppenheimer’ın milli kahraman ile vatan haini arasında gidip gelen eşsiz serüvenini anlatan bir Hollywood filmi girdi gösterime. Bu serüvenin böylesine gelgitli olmasının nedeni Oppenheimer’ın atom bombasından sonra hidrojen bombasının yapılmasına karşı çıkması ve nükleer gücün bütünüyle bir tarafın kontrolünde olmasının tehlikelerinden söz etmesindendir. Oppenheimer’ın bu tavrı, atom bombasının baş destekçisi Edward Teller ve FBI’nın başkanı Edgar Hoover’ın eleştirilerine, suçlamalarına neden olmuştur.

Ama belirtmek gerekir ki bu endişeyi dile getiren yalnızca Oppenheimer değildir.

***

Gerçekten de nükleer bombanın yapılması bu işe önayak olan fizikçileri çok zor bir ikilem ile karşı karşıya bırakmıştır. Böylesine dehşet verici bir gücü ele geçiren politikacı bunu sorumsuzca kallanmaya kalkarsa ne olacaktır? Bu durum pek olasılık dışı değildir. Nitekim Truman bombanın tehdit olarak bir kenarda tutulması önerisini geri çevirmiş ve insanlar üzerinde gözünü kırpmadan denemiştir.

ABD’de Donald Trump’ın başkanlık koltuğuna oturması birçok çevreyi ciddi olarak kuşkulandırmıştır. Donald Trump’ın veya bir başka Trump’ın elinde nükleer silah kullanma yetkisinin bulunmasının insanlık açısından ne büyük bir tehdit olduğunu tahmin etmek güç değildir. Nitekim sağlığında Albert Einstein da nükleer silah hakkındaki kuşkularını dile getirmiştir. 

***

Christopher Nolan’ın filmi, bütün bu olayları inceden inceye araştırmış Kai Bird ve J. Sherwin’in ödüllü kitabına dayanıyor ve aynı zamanda güzel görsel efektler sunuyor. Christopher Nolan kullandığı yeni teknikle nükleer dehşeti de çok iyi hissettiriyor.

Manhattan Projesi’nin sonuç verdiği, atom silahının ABD’nin eline geçtiği zaman, Sovyetler ve ABD arasında Soğuk Savaş ile büyük paranoyanın başladığı zamana rast geliyor.

Oppenheimer’ın başına gelenler aynı zamanda bütün dünyada ilk adımları ABD’de atılan bir cadı avının başlatıldığı dönemdir. 

ABD’de olanlar Türkiye’de yaşadığımız olayların fitilini ateşlemiş ve dünyada egemen olan nükleer dehşet dengesi yıllarında topyekûn nükleer dehşet ile insanlığın sonunu getirmese bile Türkiye’nin yörüngesinden sapmasına neden olmuştur. Nükleer dehşet dönemiyle birlikte gelen cadı avı, komünizmle mücadele bahanesi altında, İtalya’da Gladyo’nun egemenliğine yol açmış, Türkiye’de ise karanlık bir süreci başlatmıştır. Bu dönemde Türkiye’de kontrgerillanın gayri nizami savaş kuralları egemen olmuş, Türkiye laik Cumhuriyetten giderek uzaklaşmaya başlamış ve bugüne kadar gelmiştir. Los Alamos, Washington, Ankara ve İstanbul’da olanlar arasında bir koşutluk vardır.

Onun için bu filmi iyi izlemek gerekir.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Laiklik nedir? 6 Mart 2024
Yıldönümü 3 Mart 2024

Günün Köşe Yazıları