Ali Sirmen
Ali Sirmen asirmen@cumhuriyet.com.tr Son Yazısı / Tüm Yazıları

‘Başbakan’ı ne yapmalı?

07 Mayıs 2016 Cumartesi

Cumhurbaşkanı Başbakan’dan hoşnutsuzluğunu belli etti. Bunun üstüne, Ahmet Davutoğlu “Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’ne çıktı ve her şey de görüşme günü randevunun gerçekleşmesinden üç saat önce kaleme aldığım “Reis sistemi” yazısında öngörüldüğü şekilde gerçekleşti. AKP’nin olağanüstü kongresinin 22 Mayıs’ta toplanacağı. Davutoğlu’nun genel başkanlığa aday olmayacağı açıklandı.
Gelişmelerin en civcivli yerinde merak ettim ve anayasa profesörü bir yakın dostuma telefon edip sordum:
-AKP ile Tayyip Erdoğan’ın ne ilişkisi var ki, görüşme sonrasında böyle bir açıklama yapılabiliyor?
Gerçekten de, anayasanın
101. maddesinin son fıkrası gereğince “Cumhurbaşkanı seçilenin varsa partisi ile ilişkisi kesilir ve Türkiye Büyük Millet Meclisi üyeliği sona erer.
Bir sonrakinin değişmiş olmasına karşın 101. madde hâlâ yürürlükte, öyleyse!..
Yakın dostumun yanıtı kısa ve netti:
-Sen eskiden böyle şaşkın değildin, bu tür saf sorular sormazdın...
Haklıydı, ben resmi, yasal Türkiye’den söz ediyordum. Dostum ise bana fiili Türkiye gerçeğini anlatıyordu.

***

Gerçekten de Türkiye realitesini kavramış olanlar bilirler ki, birbirleriyle çelişen iki Türkiye vardır:
Yasal resmi Türkiye ve fiili gerçek Türkiye.
Fiili Türkiye resmi Türkiye’ye ve yasalarına uymak zorunda değildir. Tam tersine resmi Türkiye, fiili Türkiye’ye uymak zorundadır.
Peki uymazsa ne olur?
Uysa da uymasa da yaptım!” olur. Her şey kitabına uydurulur, çıkan çatlak sesler susturulur.
Evet anayasanın 101. maddesi ne kadar yürürlükte olursa olsun, gerçek Türkiye’de egemen Reis sistemine göre, AKP dahil her konuda karar verme yetkisi Reis’e aittir.
Bu gerçeği ister istemez kabul ettikten sonra ortaya bir soru çıkıyor:
Emanetçi başbakan olmadığını söyledikten hemen sonra, kendisinin yerine gelecek olanın da günü geldiğinde, emaneti bir başkasına devredeceğini söyleyen Ahmet Davutoğlu, acaba Türkiye’de parlamenter sistemin son başbakanı mıdır, yoksa Reis sisteminin ilk başbakanı mı?
Ve istifa kararını açıkladıktan sonra Davutoğlu’nun konumu nedir?
Acaba onun konumu ikinci dönemini tamamlamak üzere, kasımda seçilmiş yeni Başkan’a görevi devretmeyi beklerken ocağa kadar Beyaz Saray’da oturmayı sürdüren eski Başkan’a yakıştırılan “topal ördek” sıfatını mı hak ediyor?
Topal ördek” dilimizdeki başka bir deyişi “şaşkın ördek”i çağrıştırdığından yakışık almaz derim.
Artık Ahmet Davutoğlu geçmişte kaldığından, yukarıda sıraladığımız soruların pratikte önemi yok.
O bakımdan, “birikimi ve kimliği tarihe daha başka bir görüntü bırakmaya elverişliydi, yazık etti” diyerek Sayın Davutoğlu bahsini kapatalım.
Ama, yeni bir anayasa yapılmadan önce, Ahmet Bey’in yerine, yeni bir başbakan geleceği için şu soru önemini korumaktadır:
Bu yeni başbakanı ne yapacağız, nereye koyacağız?
Öyle ya? Her şeye karar verme yetkisi Reis’e ait olduğuna göre, bir “başbakan”a ne gerek var?

***

Bir de şu var: Bir yandan parlamenter 1982 Anayasası yürürlükteyken öte yandan resmi Türkiye’ye karşı fiili Türkiye’yi nasıl meşrulaştıracağız?
Bu defa da “aldırma uysa da yaptım uymasa da” deyip geçmek kolay değil, hele hele TCK’nin 309. maddesindeki “anayasayı ihlal” suçu orada dururken... Bakın ne diyor madde 309:
Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın öngördüğü düzeni ortadan kaldırmaya veya bu düzen yerine başka düzen getirmeye veya bu düzenin fiilen uygulanmasını önlemeye teşebbüs edenler ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası ile cezalandırılır.
Gerçi maddede suçun oluşması için cebir şiddet kullanma koşulu da getirilmiş, ama kim bilir, bir de bakarsınız ki devlet erkini kullanarak, “uysa da yaptım uymasa da” diye diretmek manevi cebir unsuru olarak kabul ediliverir...
Hiç öyle şey olur mu” dediğinizi şimdiden görür gibiyim.
Öyle demeyin! Hiç belli olmaz, bakarsın oluvermiş.
Burası Türkiye abicim, burada olmaz olmaz...



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Laiklik nedir? 6 Mart 2024
Yıldönümü 3 Mart 2024

Günün Köşe Yazıları