Ali Sirmen
Ali Sirmen asirmen@cumhuriyet.com.tr Son Yazısı / Tüm Yazıları

Arkabahçeli: ‘Ver başkanlığı, al başkanlığı!’

23 Ekim 2016 Pazar

Devlet Bahçeli’nin, Tayyip Bey’in “Başkanlık Sistemi” etiketli, “Anayasal Reis Rejimi” çabalarına payanda olma girişimi çoğu kimseyi şaşırttı. Kimileri, Devlet Bey’in manevrasındaki hikmeti anlamakta zorlandı.
Kimileri bu politikanın ardında büyük devlet adamlığının, siyaset üstatlığının etkileri olduğunu iddia ettiler ve tabii ki, iddialarını kabul ettirmekte çok güçlük çektiler.
MHP Genel Başkan Yardımcısı Semih Yalçın cuma günü yaptığı açıklamada, “Türkiye’de rejimin hasta ve yaralı, sistemin krizde olduğunu, bu durumda MHP’nin AKP’nin değil, sistemin nefesini açmak için harekete geçtiğini” ileri sürdüğü açıklama da konuya herhangi bir açıklık getirmediği için gerekçe arayışları devam emektedir.
Sanırım, MHP’nin son politik manevrasının püf noktası Sayın Devlet Bahçeli’nin adının ardında yatmaktaydı.
Ama dilerseniz daha gerilere Cumhuriyetçi Köylü Millet Partisi’nin Türkeş liderliğinde MHP olduğu dönemlere gidelim.

***

Türk milliyetçiliğinin önderi olmak savıyla siyaset sahnesinde boy gösteren MHP, efsanevi lideri Alparslan Türkeş döneminde, anti-komünist ve her türlü sol karşıtı ideolojisiyle siyaset sahnemizin soğuk savaş ürünü markalarından birincisi olma konumundaydı.
Hareketin anti-komünist yanı, “milliyetçi” yanından her zaman daha baskın çıktı ve sol karşıtı cephenin silahlı vurucu gücünü oluşturan MHP, Türkiye’nin 12 Eylül’e gelişinde öncü rol oynadı.
Daha Devlet Bahçeli partinin dizginlerini ele geçirmemişti, ama MHP için “ABD’nin arkabahçesi” nitelemesi o zaman da yaygındı.
MHP’ye de darbe indirerek, çoğu çevreyi, “Fikirlerimiz iktidarda ama biz hapisteyiz, bu ne iştir?” şaşkınlığına iten 12 Eylül darbesinin Türkeş’i de uzun uzun düşündürdüğü, son dönemlerine tanık olanlar tarafından dile getirilmiştir.
MHP, 21. yüzyıla, Türkeş’in karizmasına sahip olmasa da, otoritesini aratmayan Devlet Bahçeli liderliğinde girmiştir. Devlet Bey’in, partiyi silahlı milis gücü konumundan çıkarmadaki büyük etkisi bütün gözlemciler tarafından, tartışmasız kabul edilmektedir. Parti Devlet Bahçeli döneminde, anti-komünist hareketin vurucu gücü görüntüsünden temizlenmiştir.
Yine de, Ecevit’in koalisyon hükümetinden çekilmek ve ABD’nin Körfez Savaşı sırasında Türkiye’de BOP’a müzahir olacak yeni bir iktidar için dizayn ettiği Tayyip Erdoğan önderliğindeki AKP’nin kazandığı 2001 erken seçimlerinin önünü açan tutumu dolayısıyla, Devlet Bey’in “arkabahçe” işlevi güdeme gelmişti.
O zaman ABD – Erdoğan zıtlığı olmadığından bu işlevin ABD’nin mi yoksa Tayyip Bey’in mi arkabahçeliği olduğu tartışması da yapılmamıştır.

***

AKP iktidarı sırasında Devlet Bahçeli’nin, söylemde muhalefet yaparken eylemde birçok vesileyle (Abdullah Gül’ün Cumhurbaşkanı seçilmesi ve 2015 Haziran seçimleri ertesi tutumu) hep Tayyip Bey’in çıkarları doğrultusunda politikalar gütmesi Devlet Bey’in, arkabahçe işlevini yerine getirdiğinin ileri sürülmesine neden oldu.
Artık bu kez tereddüt de yoktu: Devlet Bey Tayyip Bey’in arkabahçesiydi.
MHP’nin bu konumu Devlet Bey’in durumunu sarstı ve parti içinde nöbet değişimini gündeme getirdi.
Haziran 2015 seçimlerinde imdadına koştuğu Tayyip Bey’de idi, bu kez yardım sırası. O da yargı üzerindeki etkisi ve FETÖ operasyonlarının yarattığı ortam ile MHP içinde Bahçeli’nin devrilmesini önledi ve Devlet Bey’e MHP Genel Başkanlığı’na devam olanağını altın tabak içinde sundu.
Devlet Bey bu hareketi karşılıksız bırakmayacaktı.
Mademki Tayyip Bey ona MHP Başkanlığı’nı sunmuştu, Bahçeli de ona Devlet Başkanlığı’nı sunacaktı.
Bir tür kazan kazan oyunuydu bu ve şu şekilde formüle edilmekteydi:
- Ver başkanlığı! Al başkanlığı!
Bu durumda, Devlet Bahçeli için Tayyip Bey’in arkabahçesi nitelemesine kimsenin kızma hakkı olmasa gerek.  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Laiklik nedir? 6 Mart 2024
Yıldönümü 3 Mart 2024

Günün Köşe Yazıları