Alev Coşkun

2022’ye girerken siyasal bilanço - 2

03 Ocak 2022 Pazartesi

Dünkü yazımızda 2021 yılının siyasal olaylarını ve sonuçlarını irdeledik. Cumhurbaşkanlığı hükümet sisteminin etkinliğini yitirdiğini, Millet İttifakı’nın yükselişe geçtiğini, laiklik ilkesinden her geçen gün uzaklaşıldığını, kamu yönetiminde liyakat yerine partizanlığın egemen olduğunu belirttik. Ayrıca, 2021’e damgasını vuran “128 milyar dolar nerede” ve “her ay 10 bin dolar alan siyasetçi kimdir” sorularını yineledik.

Bugünkü yazımızda özellikle ekonomi konusu ele alınacaktır.

EKONOMİ SARSINTIDA 

AKP iktidarının ekonomi politikası ciddi sarsıntılar ve tutarsızlıklar sergiliyor. Erdoğan, “Faiz sebep, enflasyon neticedir” sloganıyla ve “Ben ekonomistim”, “Ben ekonominin kitabına yazdım” diyerek ekonomi alanında büyük sarsıntı ve karmaşalara neden oldu...

Günümüzde ekonomi, sloganlara indirgenemeyecek derecede karmaşık, özellikle ekonometri biliminin kurallarının ciddiyetle işlediği bir alandır. Erdoğan’ın bilgisi buna yetmiyor. Zaten ülke ekonomisini yönetmek bir kişinin değil, uzman bir ekibin işidir. 

19 YILDA BÜYÜK DÜŞÜŞ

Bütün hesaplamalar, Türk Lirası’nın son 19 yılda büyük düşüş kaydettiğini gösteriyor. 2003’ün kasım ayından, 2021’in aralık ayına kadar geçen sürede, iktidarın bir organı olan ve hatta inandırıcılığını da yitiren TÜİK’in rakamlarına göre, ekonomi ile ilgili hesaplar korkunç düzeylere çıkmış durumda. Bu dönemde tüketici enflasyonu yüzde 484 oranında yükselmiş bulunuyor. Hayat pahalılığının ise altı kat arttığı görülüyor.

Türk Lirası son 19 yılda büyük değer kaybetti. İşte çarpıcı bir hesap:

100 TL ile 2003 yılında 87 kilo ekmek alınırken bugün sadece 10 kilo ekmek alınabiliyor...

MERKEZ BANKASI İLE OYNAMALAR

Bütün dünya da merkez bankalarının bağımsızlığı hassas bir biçimde korunur. Ancak Erdoğan’ın faiz takıntısı sonucu, son üç yılda dört Merkez Bankası Başkanı ve 12 ayda üç Maliye Bakanı değişti. 

Faizle ve Merkez Bankasıyla oynama, yanlış ekonomi politikaları sonucunda, son bir yılda dolarda yükseliş rekor düzeyine ulaştı. 1 Ocak 2021’de 7.42 TL olan dolar kuru, 1 Ocak 2022’de 13.45’e dayanmış bulunuyor. Bunun anlamı, TL’nin bir yılda yaklaşık yüzde yüz oranında değer kaybına uğramasıdır.

Böylesi büyük bir kayıp, 98 yıllık Cumhuriyet tarihinde ilk kez görülmektedir. Kuşkusuz bunun siyasal sonuçları da olacaktır. 

TÜRK LİRASI DEĞER KAYBINDA DÜNYA BİRİNCİSİ 

Yerli ve yabancı ekonomi yorumcularının yaptıkları hesaplara göre, 2021 yılında dolar karşısında, en fazla değer kaybeden gelişen ülke para birimi TL oldu ve ne yazık ki TL böylece olumsuz yönde tarihe geçti...

KUR KORUMALI TASARRUF HESABI 

Aralık 2021 de, doların yükselişi 18 TL’ye kadar çıkınca, AKP “kur garantili tasarruf” hesabı çaresine sığındı. Açıkçası, sürekli faiz indiriminden söz eden Erdoğan ve AKP siyasal iktidarı, “korumalı TL mevduat hesabı” yoluyla faiz artırımını yasalaştırmış oluyor...

HALK PAHALILIK BASKISI ALTINDA 

Türk Lirası’nın değer kaybı ve ekonomik dengelerin altüst oluşu halkın yükselen fiyatlar karşısında ezilmesine neden oluyor. TÜİK’e göre enflasyon yüzde 21.3, ancak pazarda enflasyon yüzde 50’lere dayanıyor. Bu arada, petrol, doğalgaz, elektrik gibi temel ekonomik girdilere sürekli zam yapılıyor.

DIŞ BORÇ 

Türkiye’nin ekonomik alanda asıl temel sorunlarından birisi de yükselen dış borçlardır.

2002 yılında 129.6 milyar dolar olan Türkiye’nin brüt dış borcu bugün itibarıyla 448 milyar doları aşmış bulunuyor. Buna ilave olarak özel sektöre ait ve hazine garantisine sahip milyarlarca dolarlık dış borç da ekonomi için ciddi bir risk oluşturuyor.

Türkiye’nin kısa dönemde (bu yıl içinde) ödeyeceği dış borç miktarı 176 milyar dolar civarındadır. Kısa dönemde AKP iktidarının bu sıcak parayı bulması gerekmektedir. 

ARKA KAPI SATIŞLARI

Merkez Bankası’nın rezervlerinden Mart 2019 ile Mart 2021 arasında, dövizdeki yükselişi dengelemek için 128 milyar dolar düzeyinde döviz satışı yapıldı. Kimi ekonomistler bu olayı “arka kapı” satışları olarak nitelendiriyor. Aynı biçimde Aralık 2021’de de 7 milyar doları bulan arka kapı satışı yapıldığı ve kimi yandaşların büyük gelirler elde ettiği belirtiliyor. İşte “128 milyar dolar nerede” ve ardından “7 milyar dolar nerede” soruları bunun için sorulmaktadır. 

Merkez Bankası rezervleri eksi bakiye vermektedir. Millet İttifakı’nın sürekli olarak 128 milyar nerede sorusu bu nedenle anlamlıdır. 

ERKEN SEÇİM

Ekonomik durum halkı özellikle geniş orta tabakayı zor duruma sokmuştur. Böylesi bir pahalılık ve ekonomik sıkıntılara hiçbir iktidar dayanamaz. Çok partili sisteme girdiğimizden bugüne devalüasyon yapan, TL’nin değerinin kaybına neden olan tüm siyasal iktidarlar erken seçim yapmak ve iktidarı bırakmak zorunda kalmışlardır. 

Tüm işaretler 2022’de bir erken seçim olacağını göstermektedir. 

Kaldı ki Erdoğan’ın yeniden cumhurbaşkanı adayı olabilmesi için, anayasanın 116. maddesine göre, Cumhurbaşkanlığı döneminin dolmasından önce Meclis tarafından seçim kararı alınması gerekmektedir. 

Bu durumda seçimlerin Haziran ya da Ekim 2022’de yapılması çok güçlü bir olasılıktır. 

SON ANKETLER

2021 yılının son ayında Metropoll şirketinin 1514 kişiyle gerçekleştirdiği son ankete göre CHP, oylarını yüzde 5 artırarak ilk kez yüzde 27.4’e yükseldi. İYİ Parti yüzde 14.2 HDP yüzde 11.9 oldu. MHP’nin oyu da yüzde 5.3’e geriledi.

2018 seçimleri baz alındığında AKP kendi seçmeninin yüzde 25’ini kaybetmiş oluyor.

Bu ankete göre Cumhur İttifakı’nın oy toplamı yüzde 37.6 ve Millet İttifakı’nın oy toplamı yüzde 41.6 oldu. Millet İttifakı ilk kez, Cumhur İttifakı’nı geçmiş bulunuyor. Bu hesabın içine, cumhurbaşkanlığı hükümet sistemine karşı olan HDP’nin oyları da katılırsa oy oranı yüzde 53.5’e yükselmektedir.

Bu durumda, ilk seçimde cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi tarihe karışacak ve AKP iktidarı da seçimi kaybederek muhalefet partisi konumuna düşecektir.

DIŞ POLİTİKADA GELİŞMELER 

AKP siyasal iktidarı temelde “Yeni Osmanlıcılık” adı verilen bir dış politika çizgisi izlemiştir.

Erdoğan, Suriye’de Emevi Camisi’nde namaz kılacağını öne sürerek Ortadoğu’da “Müslüman Kardeşler”in ideolojisini destekledi. Özellikle Suriye ve Mısır da bu politikayı yürüttü.

Suriye merkez hükümeti ve Mısır’da Sisi hükümeti ile çatıştı.

15 Temmuz 2016 Fetö darbe girişiminden sonra Körfez ülkeleriyle gerilim üst düzeye yükseldi.

AKP’nin “Yeni Osmanlıcılık” politikası Arap dünyasında olumsuz etkiler yarattı.

Batı dünyasına gelince, Türkiye ABD ve AB ile çeşitli sorunlar yaşıyor. Bunları dengelemek için Rusya ile yakın ilişki içinde bulunuyor. Türkiye’nin kuzeydeki büyük komşusu Rusya ile iyi diplomatik ilişkiler içinde olması Türkiye’nin ulusal çıkarlarına uygundur. 

Türkiye nin Ortadoğu’da özellikle Suriye ve Mısır politikalarını acil bir biçimde düzeltmesi gereklidir. 2021’de gerek Mısır gerek de Suriye ve son olarak Ermenistan ile ilişkilerin düzelmesi yönünde atılan adımlar olumludur.

Türkiye yaşadığı ekonomik sıkıntılar nedeniyle Körfez ülkeleriyle ilişkilerini yeniden düzeltmeye çalışmaktadır. Ancak burada en büyük sorun, sıcak para ve döviz gelecek diye ülkenin en önemli ekonomik kurumlarının peşkeş çekilmesi olasılığıdır. Bu konuda en önemli örnek olan Tank Palet Fabrikası’nın sadece 50 milyon dolar için Katar’a peşkeş çekilmesi olayı unutulmamalıdır.

MUCİZE 

2022 yılı siyasal açıdan yeni umutlara gebedir. Erdoğan’ın Beştepe’deki Sarayında iktidarını sürdürmesi için bir “mucize” gerekiyor... Ama mucize yaratmak her zaman kolay değildir.

Ülkenin huzura ve esenliğe kavuşması ve Millet İttifakı’nın ileriye sürdüğü “güçlendirilmiş parlamenter sistem”e dönülmesi hiç de uzak görülmüyor.

Ancak, Millet İttifakı’nı oluşturan partilerin ve siyasal liderlerin büyük hatalar yapmaması, halkla ve tabanla ilişkilerin daha da artması gerekiyor... Duygusal hareketlerden, popülizme dayalı ve kısa vadeli parti çıkarlarını gözeten köpürtücü açıklamalar ve politikalardan uzak, akla dayalı politikaların sürdürülmesi gerekiyor...

- BİTTİ -



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Atatürk ve karşıdevrim 10 Kasım 2024

Günün Köşe Yazıları