Necmettin Vakıf Bilal..

17 Ekim 2021 Pazar

İstanbul’da Almanya Başbakanı Merkel’i ağırladı. 

Merkel, yakında görevi devredip emekli olacak.

Darısı bizimkine” demek inşallah suç sayılmaz.

Samimi bir görüşme yapmışlar. 

Merkel, “Birbirimize not vermedik” dedi. Zaten bizimkinin Alman başbakanları ile dillere destan bir samimiyeti var.

İktidarının ilk döneminde de Başbakan Gerhard Schröder’i ağırlamış ve “Kendisine kaç para maaş alıyorsun” diye sorduğunu açıklamıştı.

Konuk başbakan “15 bin Avro” demiş, bizimki de belli ki boynunu bükerek “Benimki 3 bin küsur Avro. Ticaret yapmasam geçinemiyorum!” diye yanıtlamıştı. 

17.5 yıl önceki bu fantastik haberi arşivlerden kontrol ettim. (03.3.2004 Milliyet)

Reyiz zaman içinde, ya maddi durumunu düzeltti ya da işsiz gençlere, emeklilere, asgari ücretli T.C. vatandaşlarına ayıp olmasın diye artık yabancı konuklarına maaşından yakınmıyor.

Şu sıralar aylığı 88 bin TL. Yani 8 bin 225 Avro .

Merkel’in maaşı ise 25 bin Avro imiş, ama emekli olunca ayda 15 bin Avro’ya düşecekmiş.

Çok şükür hiç değilse Almanlar bu konuda bizi kıskanamayacak.

*

Bu noktada Reyiz’in o günlerde dünyaya parmak ısırtacak açıksözlülüğüne de hatırlamak gerekir:

“(Başbakan oldum diye) Hiçbir ticari faaliyetimi durdurmak, dondurmak gibi bir durum söz konusu değil. Böyle bir şeye gerek yok. Ben namusumla çalışıyor, helal para kazanıyorsam buna kim ne diyebilir? Ayrıca bu işe başbakan olduktan sonra ve yeni başlasam neyse. Ama ben bu işi 17 yıldır yapıyorum. Yaptığım etik dışı değil. Bakın benim ticari hayatımda devlet ile hiçbir işim, en ufak bir alışverişim yok. Kazancımın vergisini veriyorum. Üstelik, vergi konusunda da en hassas kurumlardan birinin distribütörüyüz. 

Göreve geldiğimde bu çeşit eleştiriler olunca, hukukçulara sordum ‘Acaba kayyuma devretmek vs. mümkün mü?’ diye. O da mümkün değilmiş. Şirketlerin faaliyetlerini de, eniştem ve ortaklarım yürütüyor. Benim ortaklığım ve yönetimdeki yerim sürüyor. Ayrıca şunu da söyleyeyim: Ben ticaret yapmasam, oradan para kazanmasam, bu maaşla geçinemem.”

*

O zor günler geride kaldı. 

16 gün sonra 3 Kasım’da Reyiz, 20. iktidar yılına duhul ediyor. 

Devletimiz, asgari ücretlileriden, emeklilerden, hatta kefenden ve morgda yatan ölülerden bile KDV keserek Reyiz’in geçim derdini halletti.

Çoluk çocuğunu büyüttü, evlendirdi. 

Reyiz’i namerde muhtaç etmedi ama paralı askerliği kural haline getirip mertlerin “şüheda şerbeti içmesini” kısıtladı. 

PARALEL PARALI EL

Attan düşmek talihsizlik değildir. Her binicinin başına gelebilir. Reyiz’in başına geldi. Ölümden döndü. 

Attan söz edilmesinden de doğal olarak çok rahatsız oluyor.

Zira “Başkomutan” sıfatı taşıyor. 

Attan düşmüş bir başkomutanı tarih yazmış değil.

Türk soylu kardeş birçok devlet başkanı Reyiz’e at hediye ederek istemeden bu nezaketsizliği yaptı. 

At bu, atsan atılmaz satsan satılmaz. Külliyede tavla da düşünülmemiş.

Adalarda makam faytonu yapma imkânı da yok. Adalar CHP’ye geçti.

Fayton yasaklandı. 

Reyiz’in attan düşmesine en can yakıcı lafı rahmetli hocası Necmettin Erbakan etmişti:

O at çok şahsiyetli bir atmış. Üzerinde tutmadı!” (Halkımıza da laf sokmuş oluyordu ya neyse.)

At vesilesi ile Gül’ü de kastederek, “Bunlar hayra değil, şerre hizmet ediyor. Hidayetleri kararmış. Efsunlanmışlar. Allah ıslah eder inşallah!” demişti.

Erbakan’ın duası kısmen tuttu. 

Sayın Gül ıslah oldu. 

Reyiz’in ıslah olmasını da milletçe bekliyoruz. 

*

At çağrışımlı laflar Reyiz’e saygısızlık, demiştik.

Hele bunu oğlunun yapması şeddeli densizlik. Belli ki, “babacığı”ndan fırça zamanı geldi. Önceki gün de dedi ki:

At üstünde okla ve kılıçla yükselmiş bir milletin evlatlarıyız. Bununla gurur duyuyoruz. İstiyoruz ki at binmek tüm halkımıza mal olsun!” 

Durup dururken, dolmuşa, metroya zor, taksiye yalvar yakar binebilen ahaliye, at binmeyi hele hele şahsiyetli atı hatırlatmanın âlemi var mı?

*

Hem de bu paralel zamanlarda..

Taliban’ın 18’i BM’nin terörist listesindeki adamı Ankara’da devlet misafiri oldu.

Damadı it izi at izine karıştı deyip tüydü ise de Reyiz artık kurt bir devlet adamı. Merkel’i İstanbul’da konuk etti. Bu sayede Taliban’ı başkentte külliyede ağırlamaktan kurtuldu. 

Taliban da ilkeli çıktı. “Anıtkabir’e gideceğiz” diye tutturup kimi AKP’liler gibi takıyye yapmadı.

*

Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu ise Taliban heyetine Afgan halkının eğitimi öğretimi konusunda destek olacaklarını söyledi. 

Bunun Maarif Vakfı aracılığı ile yapılacağını anlattı.

Zira iktidar, FETÖ’nün boşluğunu bu vakıflar eli ile dolduruyor. 

Bu vakıf da 43 ülkede 322 okulda eğitim veriyor. 40 bin öğrencisi var.

FETÖ’nün içeride dışarıda kurduğu “eğitimsel” paralel yapıyı belli ki iktidar, 15 Temmuz hain darbesinden 28 gün önce Maarif Vakfı ile kurmuş bile.

Bilal’ın bile bizzat yönettiği tam 7 vakfı var. 

Babası Erbakan ile yolunu ayırmıştı.

Bari Necmettin’i atıp Hoca’nın ruhunu şad etse, adını Vakıf Bilal Erdoğan yapsa..



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

10 Kasım ve Kehf Suresi 10 Kasım 2024
Ey ruhumun ruhu... 3 Kasım 2024

Günün Köşe Yazıları