FB’li bir başka Ali portresi

11 Ağustos 2024 Pazar

Fenerbahçe Cumhuriyeti “hık” demiş Türkiye Cumhuriyeti’nin burnundan düşmüş.

TC’de ne kadar açmaz ne kadar sıkıntı varsa, FB’de de aynısı veya benzeri var.

TC, dış ve iç borç içinde yüzüyor.

FB de öyle...

TC, uzun vadeli plan yapamıyor, yapsa da uygulayamıyor.

FB de öyle...

TC, yalnızca gününü kurtarmaya çalışıyor.

FB de öyle...

TC, enflasyona yenik düşmemeye çabalıyor.

FB ise lig sonuncusu olmamaya...

**

Bir dönem siyaset gibi futbolun VIP’lerini de yazıyorduk.

TC gibi tarih FB için de tekerrür ediyor.

TC kurtarıcı olarak 1993’te Tansu Çiller’i bulmuştu.

FB de hemen ardından Ali Şen’i (28. FB başkanı).

TC kurtarıcısı zengin mi zengin.

FB’ninki de öyle.

TC’nin kurtarıcısı da “aceleci”.

FB’ninki de...

TC’nin kurtarıcısı da neticeye önem veriyor.

FB’ninki de...

TC’ninki “iktidar” diyor.

FB’ninki “şampiyonluk”.

Bu arada siyasete ticaret karışmış, ticarete futbol, futbola siyaset, siyasete din, dine iman, imana para...

Hiç önemli değil.

Goller kaleye, oylar sandığa dolsun.

Maksat, Fener şampiyon, DYP iktidar olsun!

Siyasetle futbolun yazgısı birbirine çok benziyor. İkisinin de hedefi kalabalıklar... Daha da kalabalık kalabalıklar.

İkisinde de başarılı olmanın yolu zenginlikten, gösterişten, biraz da göz boyamaktan geçiyor.

Bu anlamda FB kurtarıcısı Ali Şen, TC kurtarıcısı Çiller’den çok şey öğrendi. Onun yöntemlerini kullandı. Sonunda FB’nin başına geçti.

Önce tribünlere oynadı. Haber olup kendisini gazetelere pazarladı.

Örnek mi? Çiller, evinde eski İngiltere Başbakanı Thatcher’ı ağırladı. O da Barcelona’yı çalıştıran eski ünlü futbolcu Cruyf’la kahvaltı yaptı. Bu iş için 10 bin dolar ödedi. Bütün gazetelerde manşet oldu.

Zaten kurtarıcı olmanın yolu, manşet olmaktan geçiyordu. Bunun için de “medyatik manyetizma” yetip de artıyordu.

Ali Şen FB’ye kurtarıcı olmayı, kesesi ile çenesine bir de FB taraftarının “sihirli değneğe” inanmasına borçluydu.

FB’nin daha önceki kurtarıcıları, kendilerini mi kurtarmışlardı, FB’yi mi?

Bu pek belli değil. Belli olan, Ali Şen’le birlikte FB’nin son beş kurtarıcısının beşinin de meslek hanelerinde “müteahhitlik” yazması. (Tahsin Kaya, Metin Aşık, Güven Sazak, Hasan Özaydın.) Bu benzerlik meslek hanelerinden ibaret değil. FB’li başkanların “icra-ı faaliyetleri” de birbirine benziyor.

Örneğin, eski Başkan Tahsin Kaya’nın iki yıl önce bir devlet bankasından (Halk Bankası) aldığı milyarlarca liralık kredi borcunu, doların o zamanki kuru olan 7 bin liradan hesap edilerek ödemekte direndiği gazetelere düştü.

Herhalde futboldaki ve siyasetteki kurtarıcılıkla taahhüt hizmetleri arasında bir bağ var.

Cumhurbaşkanı Demirel de siyasete “müteahhit” olarak atılmıştı. Otuz yılın sonunda, kendisini kurtarmayı başararak Çankaya’ya çıktı.

Cumhurbaşkanımız, milletin ülkesi ve devletiyle bölünmez bütünlüğüne bir halel gelmesin diye mi nedir, tuttuğu takımı gizliyor. Ama yakınları kendisinin FB’li olduğunu belirtiyor.

Çiller de Demirel’in halefi olarak onun izinde. Ekonomi profesöründen çok, yüzlerce dönüm araziyle han ve hamamın “taahhüt hizmetkârlığını” yaptığı ortaya çıktı. O da FB’li olduğunu gizliyor.

FB’li Ali Şen de DYP’liliğini gizliyor. Tıpkı daha önceki başkanların ANAP’lılıklarını gizledikleri gibi.

Ali Şen’e bakılırsa bunun nedeni, “spora siyaset karıştırmamak”.

“Siyasete spor, spora ticaret, ticarete her ikisi karıştıktan sonra, biraz da spora siyaset karışsa ne olacak?” diyecek oluyorsunuz.

Ama dediğinizle kalıyorsunuz.

Yanıt yok.

Ali Şen “göçmen çocuğu” olmakla övünüyor. Onun dilinde bu “şehit çocukluğu”, ezilmişlikle, itilip kakılmışlıkla aynı anlama geliyor. Böyle yapmakla, “başarılarının” ve bugün sahibi olduğu fabrikaların, uçak filoları ile hanların, apartmanların daha da büyüyüp görkemli hale geleceğini umuyor.

Ali Şen, “Rabbena hep bana”cı olmadığını her an kanıtlamaya hazır. Bunun için de FB’li gençlere çok önemli bir hayat bilgisi mesajı veriyor:

- Hayatta başarılı olmanın ilk şartı, başarılı bir evlilikten geçer.

“Başarılı evliliğin” anlamını sormak yerine, Ali Şen’in kendi evliliği ile ilgili söylediklerine kulak vermek en iyisi.

“Eşim Bente ile Danimarka’da dil kursunda tanıştım. O sırada 17 yaşındaydı. Babası Danimarka’nın en büyük mobilya fabrikalarının patronuydu. Ama ben Türk olduğum için babası benimle tanışmak bile istemedi. Ama Bente aldırmadı. Bir yıl sonra evlendik. Türkiye’ye yerleştik. Beni bir kez bile görmemiş olan babasının cenazesine ben gittim. Eşim babasına hâlâ kırgın, yüzümü bile görmeden beni reddetti, diye.”

Ali Şen “Peki ya mobilya fabrikaları” diye sormanıza gerek bırakmıyor. Hemen ardından kendi kurduğu fabrikaları, şirketleri sıralamaya başlıyor.

Fabrika ve şirket kurma yeteneği ile iyi futbol takımı kurma arasında bir bağ var mı?

Onu FB’nin başına geçirenler, “Var!” diyorlar.

Var ama nasıl?

- Toplam 500 milyar liralık bir futbolcu transferiyle.

- Peki, bu 500 milyar nereden? Nasıl?

İşte tam bu noktada Ali Şen’in ve yönetim kurulu arkadaşlarının Fenerbahçe sevgileri öne çıkıyor, sonra da müteahhitlik becerileri.

Devlet onlara, onlar da FB’ye. (Aktüel Dergisi 11.Ocak 1995)

*

Ali Şen (1 Temmuz 1939 Kosova doğumlu. Eşi Bente’yi 2018’de kaybetti. Bodrum-Yalıkavak’ta yaşıyor.)



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

10 Kasım ve Kehf Suresi 10 Kasım 2024
Ey ruhumun ruhu... 3 Kasım 2024

Günün Köşe Yazıları