Banayasa karasevdası

08 Ekim 2023 Pazar

1970’lere dek “Teşkilat-ı Esasiye Kanunu” olarak okutulur, bilinir, söylenirdi.

“Yasaların anası”ndan amaç bu temel belgenin baş tacı edilmesiydi.

1961 yılında halk oyuna sunulup kabul edilen ilk anaya idi.

Başlangıç maddesi de bu nedenle biraz destansıydı:

“Tarihi boyunca bağımsız yaşamış, hak ve hürriyetleri için savaşmış olan...”, “Türk milleti...” “asıl teminatın vatandaşların gönüllerinde ve iradelerinde yer aldığı inancı ile, hürriyete, adalete ve fazilete âşık evlatlarının uyanık bekçiliğine emanet eder.”

1980 darbesi sonrası iktidarlarınca yapılan sayısız değişiklerle, “milletimizin uyanık bekçiliğinden” ve “hak ve fazilete olan aşkından” kuşkuya düşülmüş olmalı ki anayasaya dahil olan bu bölümler tümden çıkarıldı.

“Cennet annelerin ayakları altındadır” inancıyla büyüyen evlatların yurdunda ne yazık anayasamız da “Cumartesi Anneleri”nin tabi tutulduğu muamele ile bugünkü halini aldı.

“Devleti temelinden ele geçirmek isteyen” isteyene.

1970’lere dek çoğu fakültede “Devlet Esas Teşkilat Kanunu” olarak okutulurdu.

Erdoğan da belli böyle okumuş ki siyasetinin esasını “Esas teşkilat kanunu”nu değiştirmek oluşturuyor.

Yirmi bir buçuk yıldır bunu deniyor. Her türlü hile, desise iddialarına da aldırmıyor. Yine de yüzde 48’i hâlâ karşısında.

Türkiye Yüzyılı fatihi özgüveniyle dünkü parti büyük kongresinde değişmez hedefini tekrarladı.

“Cumhuriyeti gerçek demokrasiyle kucaklaştıracak sivil, özgürlükçü ve kuşatıcı bir anayasayı inşallah ülkemize kazandıracağız” dedi ve devam etti:

“Bu sevda, hayatımızın gayesi olan davamızı yüceltme sevdasıdır. Bu sevda, Türkiye Yüzyılı'nı inşa etme sevdasıdır. Bu sevda, Türkiye binyılına yürüyüş sevdasıdır. Bu sevda, şehitleri ve gazileriyle ecdadın emanetine sahip çıkma sevdasıdır. Bu sevda, yok sayıldıkça daha çok var olanların sevdasıdır. Bu sevda, kutsalları, ülkesi ve milleti için gözünü kırpmadan canını ortaya koyanların sevdasıdır. Bu sevda, ak saçlı ninelerimizin, ak sakallı dedelerimizin, gözleri umutla parlayan kadınlarımızın, erkeklerimizin, gençlerimizin sevdasıdır. Bu sevda, daha doğmamış bebeklerin, gelecek kuşakların sevdasıdır.”

Belli ki, yeni metin yazarları yeni danışmanlar işbaşı yapmış. Darısı ana muhalefet partimizin başına.

***

Pahalılığa, işsizliğe, kiralara, trafik neyse de İstanbul’daki taksici rezaletine ve elbette hele hele Tayyip ve Kemal beylerle birlikte tüm vesaire beylere takmak hem akla ziyan hem sağlığa.

Reyiz de takıntının yol açacağı bireysel ve kitlesel marazları çok iyi biliyor. 

Yeni mevzular icat etmesi, uzaya uydu, Ay’a adam göndermeyi vaat etmesi vs. ahaliyi takıntılardan kurtarmak için. Seçimleri bir şey vaat etmese de kazanıyor. Kemal Bey sağ olsun...

“Tebdil-i mekânda ferahlık” eskidendi.

Şimdi ferahlık “tebdil-i gündemde”!

Merhum Özal “Attık önlerine bir kemik oynasınlar bakalım” demişti. Özal’ın devamıyım, demişti ama çok şükür onun kadar açık sözlü değil.

Şimdi ferahlık uçuk kaçık olduğuna bakmadan yeni gündemde.

Yirmi bir buçuk yıllık başarının sırrı da burada.

Saltanattan yana Kanuni’den Abdülhamit’e, 36 padişahın 24’ünü solladı.

Üstelik işi çok ağır, şimdi demokrasi var.

Torba yasa hazırlatmaktan, büyük kongre toplamaya bir yığın formaliteye uymak zorunda. 

Artık bir fermanla kelle alınamıyor, sadece görevden alınıyor.

Örneğin dün kayıtsız şartsız biattan başka kusuru olmayan başta en son başbakanımız hemşerim Binali Yıldırım ile Bekir, Nurettin ve Şentop beyleri alıp kenara koyuverdi. Bu vesileyle, hemşerimiz başbakan Yıldırım Akbulut da rahmet istedi. Özal’ın benzer muamelesine maruz kaldığında “Yaz ama ağzımdan yazma: Siyasette vefa olmaz. Yüksek siyasette, hiç olmaz!” diyordu.

Sonra öfkesini yenemeyip çekti Tansu Hanım’ın DYP’sine gitti. Tıpkı AKP’li birçok öfkeli beyin CHP’ye gitmesi veya kendilerine yeni parti kurması gibi.

“Lider-okrasi” de düzen yıllardır hiç değişmiyor.

Tayyip Bey gibi Kemal Bey de alçaklardakilere hâkim olmak için, kırarak dökerek, bozuk para gibi harcayarak yüksek siyaset uygulayıp duruyor.

Konu uzun ve derin. Ucu milletin kesesine, gençlerin geleceğine, öğrencilerin öğle yemeğine, kreşe ilkokula giden yavruların beslenme çantasına kadar dayanıyor.

Lider seçip vekil yapmaya değer gördüğünü bir dönem sonra, tüm maddi ağırlığı çoluk çocuğuyla birlikte ömür boyu milletin sırtına yıkarak, “hurda”ya çıkarıyor.

Niye seçtin? Ne eksiklerini, yanlışlarını gördün de niye tutup kenara atıyorsun? Hiç kimseye hesap vermek zorunda değil.

Bu nedenle hepsi Tayyip! Hepimiz Tayyip’iz.

“Hepimiz Kemal” de, “Meral” de olsak sıkıntı yok.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

10 Kasım ve Kehf Suresi 10 Kasım 2024
Ey ruhumun ruhu... 3 Kasım 2024

Günün Köşe Yazıları