Avrupa kupalarına yakın dönemde ilave edilen üçüncü bir lig olan Konferans Ligi ile amaçlanan, oynanan maç sayısını artırmak ve daha çok reyting almak. Yayın hakları ve dünya genelinde artışa geçen internet üzerinden abonelikle yayın yapan platformların fazlalaşmasıyla futbol izlenme oranlarının düşmemesi için format değişikliğine gidildi. Şampiyonlar Ligi ve Avrupa Ligi’nde her takım 8 maç yapacak, ilk 8’e girenler son 16 turuna kalmayı garantileyecek. 9 ile 24. sıra arasındaki takımlar kendi aralarında Play-Off oynayıp son 16 bileti almaya çalışacak. Konferans Ligi’nde de format aynı sadece takımlar 6’şar maç oynayacak. 

Yeni statü Türk futbolunu temsil etmek için bir fırsat. Daha fazla Avrupa takımıyla mücadele edeceğimiz ve daha farklı ekollerle karşılaşacağımız için antrenörlere düşen görev büyük. Fakat mevcut antrenörlerin önceki sezonlardaki başarıları ve iyi performansları unutularak, ilk maçlar üzerinden gönderme moduna girmek doğru değil. Taraftarlar üzerinden kamuoyu yaratıp onların anlık istekleri doğrultusunda hareket eden yönetimler kendi sürelerini uzatmak isteseler de en ufak bir olumsuzlukta o taraftara mahcup olurlar. O yüzden futbolun doğrusunu anlık değil genelde uygulamaktır. 

Futbolun doğrusunu oynamaya çalışan takımlara sahip çıkılmalıdır ve desteklenmelidir. Yeni Avrupa kupaları formatında performansımızın başarılı olması ve yükselişe geçmesi için planlama daha ciddi şekilde etüt edilerek yapılmalı. Takımlar mevcut teknik direktörlerin kendi görüşleri doğrultusunda kurulmalı. Bu şekilde kurulan takımların iskeleti daha kuvvetli olur ve maç kaybetseler de kolay şekilde mücadeleden kopmazlar. Biz futbolda kalkınmak isteyen ve yatırımının karşılığını alamayan bir ülkeyiz. Bu durumu tersine çevirecek yegane etmen altyapı eğitimine önem verip kendi oyuncularımızı yetiştirmeliyiz. Her ligde veya büyük kulüpte birer oyuncu değil birkaç tane olmalı. Bizim oyuncularımıza taleplerin şaşırtıcı değil normal karşılanması gerekmektedir. Kulüplerimizin adeta tok satıcı olması lazımdır.