Zeynep Oral
Zeynep Oral zeynep@zeyneporal.com Son Yazısı / Tüm Yazıları

Yasa çıkmak zorunda

28 Kasım 2011 Pazartesi

Kısa bir süre önce Adalet Bakanı Sadullah Ergin, Savunma Bakanlığı’nın vicdani retle ilgili bir çalışma hazırladığını söylüyor, “Bu hafta olmazsa, önümüzdeki hafta sonuçlanır” diyordu...

Yaşasın, nihayet evrensel çağdaş bir adım diye sevinecek gibi olmuştuk ki...

Bir hafta sonra Başbakan Erdoğan bedelli askerlik açıklamasında, “Vicdani ret hükümetin gündeminde değil” diyor ve ekliyordu: “Biz askerimize Mehmetçik derken bunun bir anlamı var. Küçük Muhammet anlamında diyoruz. Askerlik peygamber ocağıdır” diyordu.

İki demeç arasında sonsuz umutlar, amansız düş kırıklıkları, parçalanmalar yaşandı. Anlaşıldı ki Savunma Bakanlığı’nın “çalışması” vicdani retle ilgili değil, vicdani retçilere verilecek cezayla ilgiliydi...

Şöyle özetleyebilirim. Vicdani retçiler bugüne dek defalarca, tekrar tekrar yargılanıyor, sonsuza dek cezalandırılıyordu. Bundan böyle bir kez yargılanıp cezalandırılacak... Hayrola, neden bu insafa gelindi derseniz, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, vicdani retçilere çektirdiği işkenceden dolayı Türkiye’yi cezalandırdı da ondan. Hakkında 25 dava açılan, ha bire hapse mahkûm edilen Yehova Şahidi Yunus Erçep için AİHM, Türkiye’yi 15 bin Avro ödemeye mahkûm etti.

Avrupa Konseyi’nin Bakanlar Komitesi eylülde bir karar aldı: Türkiye’ye vicdani retle ilgili “Yasal düzenlemeni yap” dedi. Aralık ayının sonuna kadar da süre verdi! Yıl sonunda süre bitiyor...

Şimdi alelacele bedelli askerliğin devreye sokulmasını kimileri vicdani ret olayının biraz daha ertelenmesi, oyalanması, gözden kaçırılması diye değerlendiriyor... Barış İçin Vicdani Ret Platformu’na, Savaş Karşıtları Derneği’ne göre ise “Vicdani ret hakkını dışarıda bırakmak için bedelli askerlik devreye sokuldu…”

Vicdani ret nedir?

Uğur Mumcu’nun armağanı “bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olmak” sözünün en mükemmel örneğini şu günlerde “vicdani ret” konusunda yaşıyoruz.

İstanbul Bilgi Üniversitesi ve AB Enstitüsü tarafından bir araştırma yapıldı. Katılanların yüzde 78.8’i “vicdani ret” konusunda herhangi bilgisi olmadığını söyledi. Ama yüzde 81.8’i de “vicdani ret”e “hayır” dedi. (Ah benim aklı karışık insanlarım!)

Vicdani ret, politik görüşleri ve inançları gereği zorunlu askerliği reddetmedir. Çağdaş ve evrensel insan haklarına saygılı her ülkede vicdani ret, yasalarla düzenlenmiştir. O yasa, alternatif sivil hizmet, kamu hizmeti getirir ki ülkemizin buna ihtiyacı, bence asker sayısından çok daha fazladır!

Türkiye’de 80 sonlarından beri “vicdani ret” konusu konuşulmakta, ancak karşılığında sadece ceza ve zulüm uygulanmaktadır.

İşin ilginç yanı sırf erkek arkadaşlarına destek olmak “antimilitarist” bir kültürü desteklemek için kadınlar da kendilerini “vicdani retçi” ilan etmektedir.

Efendim ya bu konu istismar edilirse??? Hiç endişe etmeyin, bileşik kaplar kuramı: Her işimiz ne kadar edilirse bu da o kadar olur!

Türkiye’nin başka bir seçeneği yoktur: Eğer kendine “demokrasi” diyecekse bir an önce bu insan hakları ihlalini ortadan kaldırmalıdır!



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları