Şükran Soner
Şükran Soner soner@cumhuriyet.com.tr Son Yazısı / Tüm Yazıları

Ülkemin insanı ‘kara mizah’ diliyle konuşur olmuşsa..

19 Kasım 2022 Cumartesi

Kuşkusuz çoğunluğumuzun sanatsal yetenekleri sınırlı, kültürümüz, bilgi birikimimiz yetersiz kalıyor. Yine de uysa da uymasa da gerçeğinde yaşam koşullarımızın giderek karabasana dönüşmesi ile doğrudan ilişkili olarak acılarımızı eğlenceli, en azından alaycı bir dille anlatabilmenin çabası içindeyiz. Sanat, kültür, bilgi birikimlerinde yetkin olanlarımız ise öncelikli, ivedilikli olarak dünya ölçeğinde başarıdan başarıya koşuyorlar.

Gerçeğinde, yürüyüş yollarını ödünsüz, yaşamın her alanına dönük olarak, özverili koşturmacadan yüksünmeden, doğruları uğrunda ödemeyi göze aldıkları bedellerden yılmadan, ürettikleri üzerinden ulaştıkları sonuçlara bakıldığında saygı, hayranlık duygularımız çok yetersiz kalabilir. Dünya ölçeğinde en büyükler arasında en ön saflara çıkmış bir tek liderimiz, Mustafa Kemal Atatürk ile onurlanmaya kalkışmamız bile kesinlikle yetersiz sayılabilir.

O kadar çok olanakları ile dünya ölçeğinde o işin sahibi sayılabilecek ülkelerin alanlarından bile en büyük sanatçılarının yerine öne çıkabilmiş sanatçılarımız, bilim insanlarımız var ki.. Bizimkilerin sadece doğadan gelen yetenekleri ile değil, zorlu koşulların zorunlu çabalamalarının yarattığı direngenlikten de aldıkları payları küçümsememeliyiz. Doğa yasalarının direngenliği beslediği bilinmeyen bir gerçeklik değil. Kuşkusuz kitlelerden aynı direngenlik beklenemeyeceği gibi. Bizim topraklarımızdan en özverili, en yetenekli en büyüklerin yetişiyor olması gibi yeteneklerini, üretim kapasitelerini başkalarına kirli çıkarlar uğruna zarar vermede kullananların da patlaması örneklere aynı zaman dilimleri üzerinden tanıklık edebiliyoruz..

***

Ülkemizin içine düşürüldüğü yine çok zorlu, bataklık koşullarında da kötülük üzerinden ortalığa saçılan suçlar, suçlular üzerinden ürkütücü boyutlarda patlamalarla yüz yüze kalıyoruz. Ülkemizin çoğunluğu için yaşamın karabasana dönüşmüş olmasının bir kanıtı da ülkemiz insanının “kara mizah” diliyle konuşma çabasına girmesi de sayılabilir.

Çok değil, yakın geçmiş günlerde geçinemeyen, açlıkla boğuşan insanlarımızın sığındıkları mahalle bakkalları üzerinden, borçları silerek yardım etmeye çalışanların haberlerinde, kampanyalar boyutlarında süreçler yaşanmıştı.

Yakın günlerin haberlerinde bırakınız bu türden kampanyaların öne çıkmasını, iftar sofraları düzenlemekle gücüne güç katmış iktidar erklerimizin son ramazan ayında bu geleneğini rafa kaldırdığına tanıklık ettik. Ötesinde tek girişimlerin, kimi kayırılmış yandaşların ne kadarı ile gerçekleştirdikleri zorlamalı yoksullara yardım etme sözlerini ne kadarı ile yerine getirdikleri bile tartışmalı olabilir.

***

Gerçeğinde sömürgeciliğin simgesi, betondan dev kent haline getirdiğimiz İstanbul’un gökdelenlerinde henüz sahiplenilememiş binalar gerçeği bir yana, pek çok merkezde uçuk fiyatlara yükselmiş kiralık evler bile bulunamazken yüzleşmekte olduğumuz yaşam sorunları gerçeklerinde bir türlü dibe varıldığını bile söyleyebilmekten aciziz. Son uğradığımda kullanımına verilmiş buzdolabını elektrik maliyeti yüzünden kullanamamaktan yakınan mahalle bakkalımızın dertlerini sizinle paylaşmıştım. Dün uğradığımda, son hali pürmelalinde, rafların çoğu boştu. Rafta ürün, komşularda para tükendikçe bir sakız, bir şeker almak için bile girip çıkmaktan yorulmayan çocukların sesleri de uçup gitmişti.

Yanımda gelen yakın arkadaşı olduğunu anladığım biri, “Ne bu halin?” diye çığlık attığında satılabilecek en ucuzundan ürünü bile alabilecek kaynakların çoktan tüketilmiş olduğunu açıklayabilme çabası içindeydi. Arkadaşının ilk aklına gelebilen önerilerinin hiçbirine dönük olumlu yanıt veremedi. Sonrası, mahallemiz için komşuluktan geçerli Roman kültürünün üretimi “mani”lere dayalı arayışlardı.. Tek umut, zorunlu tarihi bile çok yaklaşan seçimler gibiydi. Öne çıkan kaygı ise seçimlerden kaçılabilmesi yollarının bulunup bulunamayacağı üzerindendi..



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları