Şükran Soner
Şükran Soner soner@cumhuriyet.com.tr Son Yazısı / Tüm Yazıları

Saray ve muhtarları

15 Ağustos 2015 Cumartesi

Uzun zamandır bu köşenin başlıkları Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Saray’da muhtarlarıyla yaptığı konuşmaların içeriklerinden çıkıyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan seçim sonuçlarının hemen ardından seçim sonuçlarının ortadan kaldırılmasına yürünen yolda yapılmasını istediklerini bir bir sayarak, hukuken istifa etmiş, yetkisiz, geçici görev yapan Davutoğlu Hükümetine, AKP yönetim kadroları, tabanına dikte ettirdi... Birinci tekil şahıs, tek karar verici, tek yetkili güç olduğunun ilanı, söylem dilini bilinçli olarak hiç değiştirmedi. Anayasal hukuk devleti düzenimize aykırı, Parlamenter düzeni, seçim sonuçlarını ancak yetkili bir hükümetin verebileceği yaşamsal kararları kendi yetkisiz hükümeti, AKP yönetim organları, oy veren seçmenlerinden başlayarak bütün ülkeye dayatma hakkı, gücü varmış gibi “tek karar verici” dili yandaşları bile açık açık savunamadıkları için, kastın üstünde, inançlarının, savunduklarına bağlılığın, kişiliğe özgü üslubu gibi bir sevimlilikte pazarlamayı yeğliyorlar...
En başından beri çok bilinçli bir kamuoyu algılama yöntemi olarak çok profesyonelce kullanıldığına, sözcüklerin de algıyla dayatma, alıştırma aracı olarak seçilerek kullanılmakta olduğuna inananlardanım... Tam da bu nedenle en başından parti içi demokrasiyi sıfırlamış, liderlik otoriterliği üzerinden ülkemiz için öngördüğü laik Cumhuriyet, parlamenter düzenle uzaktan yakından ilişkisi olmayan, rejim değişikliğini; siyasal İslamcı, üstelik tek mezhep odaklı bir kamusal yapılanmaya oturtmuş olarak, 21. yüzyıl otoriterleşmesine dönüştürmekten, kimi taktik stratejik, kimi öngöremediği sonuçlara bağlı yol ayırımları bir yana, vazgeçmiş görünmüyor. Ya da siyasi oyunların zikzakları, çuvallamaları, defolarında, kirli çıkarlar vurgunlarında İktidarları gemisi öylesine ağır yaralar aldı ki... Rota değiştirmek, hız kesmek İktidarlarının bitişinden öte, hesap verme algısı ile bütünleşmiş, panikatak üretiyor...

***

AKP yapılanması, tabanının liderinden vazgeçmesi gibi bir tehdit algılaması yokken, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın tüm yaptırmak istediklerine yönelik kamuoyu yaratma yöntemini kullanmasını, bilinçli “Tek karar verici” olduğunu gözlere sokmasının anlamını sorgulamakta yarar olabilir? Akıl ve mantık, tarafsız Cumhurbaşkanlığı imajını korumak varken, seçim sonuçlarını tanımayan, istediklerini yaptırma yolunda hukuk sınırlarını yok sayan, istediklerini madde madde sayan, sonunda da bir bir nasıl yapılmasını zorladığını ortaya koyan dayatmaları sorguluyor. En hafifi ile kendi İktidarlarının kendi yetkisiz hükümetlerinin, Davutoğlu’nun, AKP yönetim organlarının iradelerinin, otoritelerinin bu kadar sarsılmasının hoyratlığı neden?
Gemi ağır su almakta olduğu, başkaca bir yol ve yöntem kalmadığı için olabilir mi? Yani Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Meclis iradesi de ne imiş. onun da üstünde halk, seçmen iradesi var...” olarak özetlenebilecek yorumunu muhtarlarına alkışlatmak; seçtiği sözcüklerle seçime gidilecek Hükümet’in şimdiki yetkisiz Hükümet olmasını istediğini, bunun yolu için formüller olduğunu ilan etmek zorunda mıydı?
Olmasa yapar mı?  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları