Sadık Çelik
Sadık Çelik sadik.celik.gorus@gmail.com Son Yazısı / Tüm Yazıları

'Soykırım Yoktur' Demenin Suç Sayıldığı Özgür Düşünceler Ülkesi Fransa

24 Aralık 2011 Cumartesi

Bildiride Fransa’ya, Afrika’da, Cezayir’de yaşananlar hatırlatıldı ve “Kendi tarihleriyle yüzleşemeyenlerin asılsız iddialar üzerinden Türk tarihine saldırmaları çok ciddi bir samimiyetsizlik göstergesidir” şeklinde ifadelere yer verildi. Ancak bu bildiri ve “sonu kötü olur, sonuçları çok vahim olur” açıklamaları soykırım teklifinin kabul edilmesinin önüne geçemedi… Teklif, 577 üyeli Fransız meclisinde oylamaya katılan 50 milletvekilinin 38’inin evet oyuyla kabul edildi.

Yasayla birlikte Fransa’da “soykırım yoktur” diyen 1 sene hapis ve 45 bin Avro’luk para cezasına çarptırılacak. Üstelik yasanın, yüzde 10’u bile bulmayan meclis katılımıyla kabul edilmesi de Fransız milletvekillerinin olaya taraf olmak istemediklerinin ve/veya yasayı içlerine sindiremediklerinin trajikomik bir göstergesi oldu. Neticede bu yasanın, Türk modernleşme ve aydınlanma sürecinde, Osmanlı Devleti ve Türkiye Cumhuriyeti Devlet geleneğinde tarihi ve önemli bir yeri olan Fransa’yla Türkiye arasındaki çok yönlü ilişkilerde ciddi tahribatlar yaratacak olması bir yana, Fransız meclisi tarafından kabul edilmesinin sonuçları sadece Fransa’yla da sınırlı kalmayacak, tüm dünya ülkelerini de içine alacaktır.

Her şeyden evvel düşünce özgürlüğünün hiçbir yerine konulamayacak olan bu kararın arkasındaki isim ise belli. Sarkozy hazırladığı ve kabul ettirdiği yasa sayesinde hem seçimlerdeki Ermeni oylarına oynuyor hem de Avrupa’da Türkiye düşmanlığına. Bu şekilde Türkiye’yi Avrupa sularından uzaklaştırmayı amaçlıyor. Bu arada düşünce, tartışma ve konuşma özgürlüğünü tam anlamıyla öldürüyor.

Aynayı kendimize tutacak olursak; hapishanelerin, düşüncelerini dile getirmek isterken evlerinden toplanan gazetecilerle, öğrencilerle dolup taştığı ülkemizde de düşünce özgürlüğünden söz etmek güç... Ancak elbette bu durum Fransa’nın ayıbını meşru kılmaz.

Öte yandan uzun yıllardır ağzımıza almaktan bile köşe bucak kaçtığımız 1915 olaylarıyla ilgili elbette ki araştırmalar yapılmalı, olaylar enine boyuna tartışılabilmeli, gerektiği noktada tarihle yüzleşilmelidir. Kendi geçmişini görmezden gelip kendi tarihi hatalarını yok sayarken ülkesindeki düşünce özgürlüğünü katleden Fransa gibi ülkeler karşısında Türkiye, ancak kendi geçmişiyle yüzleşebildiği, düşünme, konuşma, tartışma özgürlüğünü her şeyden önce kendi ülkesinde yaşatabildiği müddetçe onlardan farklı olabilecektir.

Konuşmaktan, tartışmaktan, fikir beyan etmekten kaçınmak tarihi aydınlatmanın önüne çekilecek en büyük settir. Ancak bunu yaparken ya da başka toplumların yapmasını seyrederken toplumsal onurun, ülkesel gücün zayıflamasına da izin verilemez. Bu uğurda gereken noktalarda sert, yerinde ve somut tepkilerle öz savunma yapmaktan kaçınılmamalıdır.

Fransa’nın kararının hemen ardından 8 maddelik yaptırım paketi de açıklandı. Fransa’yla askeri, siyasi ve ekonomik ilişkiler şimdilik sonlandırıldı. İkili ilişkilerin bozulması, iki ülke arasındaki işbirliğinin ve dostluğun yok olması kaçınılmazdı elbette; bu durumdan iki tarafın birden zararlı çıkacağı ise kaçınılmaz bir başka gerçek.

Katliam mı, kaza mı?

Trafik kazalarının elinin belki de terörden daha kanlı olduğunu gösteren yeni ve çok acı bir olay. Diyarbakır-Batman karayolunda tuğla yüklü TIR’ın midibüse çarpması 25 kişinin hayatına mal oldu. 16 da yaralı var. Böylesine acı bir kazanın meydana geldiği yerde bir yol yapım çalışması olduğunun haberini almak ise ne acıdır ki bizi hiç şaşırtmadı.

Bir yol çalışması ve bir hatalı sollamanın bedeli: 25 yaşam; 4 aylık engelli bebeklerini hastaneye götüren anne baba, küçük kızını dişçiye götüren baba, ölümü kalp hastası annesinden gizlenen 38 yaşındaki öğretim görevlisi, terhisinin ilk gününde babasıyla birlikte evine dönmeye çalışan genç adam… Hiçbiri artık yok. Kazanın sorumlusu, hatalı sollama yapan şoför kadar, yarım yamalak, bitmek bilmeyen yol çalışmalarını yapan, ardı arkası gelmeden yıkıp yapan, sonra tekrar bozup yeniden yapan şirketler ve onlara bu yetkiyi verenler de değil midir aynı zamanda...

sadik.celik.gorus@gmail.com



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları