Sadık Çelik
Sadık Çelik sadik.celik.gorus@gmail.com Son Yazısı / Tüm Yazıları

Kemerlerinizi Bağlayın

26 Şubat 2011 Cumartesi

Evet, gerçekten de yarım asırdır Amerika ve Batı dünyası Arap ülkelerine birer benzin istasyonu gibi bakmıştır; İran İstasyonu, Kuveyt İstasyonu, Mısır İstasyonu, Libya İstasyonu... Batı’nın bu istasyonlardan tek isteği onlara uygun fiyata benzin satmaları ve İsrail’le uğraşmamalarından ibaret. Bunlar haricinde iç işlerinde ne yaparlarsa yapsınlar… İnsanları vatandaşlık haklarından mahrum bıraksınlar, diledikleri kadar yolsuzluk yapsınlar, başta kadınları ve gençleri olmak üzere toplumu cehaletin ve bağnazlığın,  pençesine teslim etsinler… Yalnızca ucuz fiyata petrol versinler onlara, bir de Yahudilerin fazla canını sıkmasınlar, yeter.

İşte bu yaklaşım sebebiyle Arap dünyası son elli yıldır dünyanın geri kalanından kendini tecrit etmek suretiyle dönmektedir. Eğitim, özgürlük, adalet, kadın hakları olmak üzere birçok temel konuda büyük açıklar veren, halkların ezildiği bir bölge halinde varlığını sürdürmektedir. Zamanında dünyaca ünlü tıp bilimcilerinin, matematikçilerin, astronomların yetiştiği, bilimin beşiği durumundaki topraklar bugün 60 milyon okuma yazma bilmeyen insanı barındıran bir bölge haline gelmiştir… Petrolün ortaya çıkmasıyla kararan, körelen bir bölge… İktidar hırsıyla sarılmış, bencil ve gaddar diktatörlerin bugün, kendi halklarının üzerine silahlı, haplı askerler gönderdiği, onları katliam yapmakla, aç bırakmakla, ülkeyi yakıp yıkmakla tehdit ettiği insanlık trajedilerinin yaşandığı topraklar…    

Ancak yıllar boyunca bir şekilde sabreden halk artık bir anlamda “tarihi geri çağırıyor”! Ve yeniden sahneye çıkmaya hazırlanıyor.

Arap Dünyası’ndaki bu başkaldırıyı kolaylaştıran etkenlerin başında küreselleşmeyle birlikte gelişen bilişim, haberleşme ve ulaşım sistemleri gelmektedir. Başta bilgisayar ve internet teknolojilerinin kullanımı, dikta yönetimlerin varlığını sürdürmesini zorlaştırmıştır. Bilişimin ulaştığı bu yüksek seviyeden yararlanan gençlik grupları başlarındaki liderlere karşı birleşerek kolayca organize olmaktadırlar ve Friedman’ın söylediği gibi; “bu siyasal yozlaşmanın hâkim olduğu devlet düzenini yani ‘Kleptokrasi’yi, Hırsızlar Yönetimi’ni sürdürülebilir kılan ‘korku engeli’ artık yıkılmaktadır... Kemerlerinizi bağlayın, bu pek eğlenceli bir yolculuk olmayacak.”
Nüfusunun büyük bir kısmı Müslüman olmasına karşın Türkiye, çok farklı mezhep ve inançların, farklı kültürlerin bir arada yaşadığı toprakların ismidir. Sınırları içindeki tüm bu farklılıkların her şeye rağmen bir arada var olabilmelerini sağlayan ise tarihsel deneyimler ve sancılı tarihsel süreçler neticesinde varılan demokratik ve laik sosyal hukuk devleti modelidir. Demokratik ve laik sosyal hukuk devleti modelinin özüne sadık kalınarak korunamaması ve yıpratılması halinde başımıza neler gelebileceğini görmek için çok uzağa bakmamız gerekmemektedir…

Bugün Arap topraklarındaki isyanlar büyüyerek devam ediyor ve bölgede etkileri çok uzun yıllar sürebilecek bir kaos baş gösteriyor. Hızla yayılan halk hareketlerinin zafere ulaşması için Arap dünyasının önünde uzun ve engebeli bir yol uzanıyor. Eğer bu bölgede özlemi çekilen şey sadece “baştaki diktatörlerin yenisiyle değişmesi” değil de gerçekten demokratik haklara kavuşma arzusu ve hürriyet ateşinin yayılması ise bu yolda yürümeye değecektir… 
Bize düşen, insan haklarının ve demokrasinin, bağımsızlık adına gerçekleştirilen hareketlerin yanında yer almaktır. 
 
Sadık Çelik-sadik.celik.gorus@gmail.com

 



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları