Sadık Çelik
Sadık Çelik sadik.celik.gorus@gmail.com Son Yazısı / Tüm Yazıları

CHP Kurultayı: Güncellenmenin statükoyla imtihanı

25 Şubat 2012 Cumartesi

Muhalif delegeler aracılığıyla yarınki kurultayı bloke etme, bu yolla değişim rüzgârının durdurulma girişimine rağmen başlayan mücadele bu iki farklı anlayış arasında geçecek.

Bir tarafta değişim karşıtı, yenileşmeye, zamana ayak uydurmaya kapalı, arkasındaki halk desteğini uzun yıllardır bir nebze olsun arttırmayı başaramamış, kendisini güncelleyememiş, partisini büyütememiş bir anlayış; diğer tarafta dinamik, değişime, yenilenmeye, yani yaşama açık, mahallelere uzaktan bakmak yerine oralara inen, daha geniş kitlelerde karşılık bulan, toplumda iktidar umudu yaratan bir anlayış biçimi, dönüşümün ayak sesleri.

Yaşam biçimlerinin, dünyayla ilişkilerin, bildiğimiz bütün kavramların, ideolojilerin önlenemez bir biçimde değiştiği ve bu değişimlerin siyasi ve sosyal yapıyı, düşünce biçimlerini etkilemesinin kaçınılmaz olduğu bir zaman diliminde, toplumda artık karşılığı olmayan, geçerliliği kalmamış, paslanmış, küflenmiş, buna rağmen korunmak amacıyla sürekli naftalinlenen anlayışlarla bugünün dinamiklerine ayak uydurarak toplumu yönetmek mümkün değildir. Bu anlayış ve değerler saygıda kusur edilmeden müzede muhafaza edilmelidir.

Sosyal demokrat partilerin tüzük kurultaylarında parti içi muhalifler ve merkez, güçlerini ölçer ve parti içi iktidarın yönü tayin edilir. Ancak sosyal demokrat bir parti olma iddiasındaki CHP’nin yarınki tüzük kurultayı tek bir partinin değil tüm ülkenin demokratikleşme sürecinin bir parçası ve belki de ülkedeki değişim ve dönüşüm sürecinin son halkası ve lokomotifi olacak, değişim sancısı CHP’yle tamamlanacaktır. Yeni tüzüğün onaylanmasıyla birlikte, partinin tepeden tırnağa yenilenerek tabanın temsil edilmesi konusundaki sıkıntıların çözümü olarak getirilen, içe ve dışa dönük seçimlerde yüzde 80 önseçim yapılması ve il, ilçe ve kurultayda çarşaf liste uygulaması şartı üzerinden partinin büyüme ve iktidar umutlarını hayata geçirebilmek için yeni ve taze bir dönemin kapıları açılacak gibi görünüyor. Bu bile tek başına küçümsenecek, hafife alınacak bir yenilik olmaktan uzak, bu kurultayın alacağı en hayati karardır.

Yaratılan biz ve onlar ikileminin “onlar” tarafına mensup olanların düzenlediği kongreye katılmayıp Anıtkabir’e çelenk koymaya gitmek, aynı aile içinde ayrışmak, taraflaşmak yerine, zamanın ruhunun gerektirdiği değişim ihtiyacına yüz çevirmeden ortak güç birliği oluşturmak, yeni dönemin sağlam bir zemin üzerine kurulmasına yardımcı olacak şekilde işbirliği içine girmek, uygulanması gereken tek seçenek olmalıdır. İyimser fakat ne yazık ki gelinen noktada gerçeklikten uzak bir beklentidir. Eğer muhalifler kendilerine, sayısal üstünlüklerine güveniyorlarsa Anıtkabir’e gidip şikâyet etmek yerine kongreye giderek orada kendi fikirlerinin gereğini yapabilmeliler.

Ne olursa olsun, partiyi ve dolayısıyla ülke muhalefetini zayıflatan unsurların başında gelen yönetim ve iletişim tekniklerinin zayıflığı, dahili güç kavgası, bütünlüğün sağlanamaması, sürekli devam eden taraflaşma ve kısır çekişme ortamı öncelikle CHP içinde bir nihayete vardırılmalı, halkın gündemine geri dönülmeli; var olan sınırlı enerji boşa harcanmak yerine iktidar olma yolunda kullanılmalıdır. Yenilenmenin, bütünleşmenin, kurumsallaşmanın, barışın önündeki engeller, demokrasi kılıcıyla birer birer aşılmalıdır.

Kamuoyunda yaratılan algı bugün dünya siyasetindeki başarıların da başarısızlıkların da arkasında yatan, siyasete yön veren başlıca etmenler arasındadır. Gerçeklikten uzak olsa bile algılar insan ve toplum davranışlarına yön verir. Bunun en iyi örneğine bugün, iktidara baktığımızda hep beraber tanık oluyoruz. Demokrasinin yaralı, basın özgürlüğünün hasta, güçler ayrılığının hayal, ekonominin ip üstünde olduğu bir ortamda, bilhassa medyayı kullanarak her şeyin iyi gittiği algısı yaratmak ve bu algı üzerinden bir parti imajı oluşturmak nereden bakarsak bakalım bir başarıdır…

Bu anlamda CHP artık sırasını almalı, üzerine yapışan vesayetçi, şikâyetçi, mızıkçı, üretim ve istihdamla ilgilenmeyen, değişim karşıtı, eski kafalı, sabit fikirli grupların partisi imajını yok etmeli; elbette CHP’yi CHP yapan değerleri mümkün olduğunca koruyarak ve ancak, Cumhuriyet değerlerinin kutsal üçlemesi olan tam bağımsızlık, ulusal egemenlik, halkçılık ilkelerini korumak amacı güdüldüğü iddia edilerek yeni fikir ve yeni hamleler üretmeden, sadece var olan duruma sımsıkı sarılıp, önyargılar zemininde sabitlenmekten vazgeçerek; 1920’lerin 30’ların dünyasında elbette anlamlı ve gerekli olan ilkeleri bugünün ihtiyaçları doğrultusunda yeniden yorumlayarak, çağa, çağın dinamiklerine, değişime uyum sağlayarak temsil ettiği kitleleri genişletebilmeli; bu kitlelerin ve algının gücünü sonuna kadar kullanabilmelidir. CHP, ancak bu şekilde şeytanın bacağını kırabilir ve muhalefet kalma kaderinden kurtulabilir.

Yarınki kurultay sadece CHP’nin değil, örneğin kademeli mi olsun kademesiz mi gibi hesaplara kurban edilmek istenen eğitimin ya da suçluların gen haritası çıkarılıp bu genlere sahip bebeler yok edilsin diyen bir eğitimcinin veya dindar nesiller yetiştirmenin tartışıldığı; bu ve benzeri tartışmaların içinde boğulan Türkiye’nin gerçek anlamda demokratikleşme ve dönüşüm adımı olmalıdır.

sadik.celik.gorus@gmail.com



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları