Sadık Çelik
Sadık Çelik sadik.celik.gorus@gmail.com Son Yazısı / Tüm Yazıları

CHP bundan sonra ne yapacak?

03 Mart 2012 Cumartesi

Artık insan hakları, hukukun üstünlüğü, özgürlükler, pozitif genç ayrımcılığı, kadın-erkek eşitliği, çoğulcu ve katılımcı demokrasi gibi ilkeler partinin yeni hareket zeminini oluşturacak.

Kılıçdaroğlu’nun, hazırlıksız yakalandığı CHP Genel Başkanlığı’ndaki ekipsiz, kadrosuz, kendisini birdenbire miting meydanlarında bulduğu giriş bölümü çifte kurultayla birlikte geride kaldı ve Kılıçdaroğlu bu kurultaydan parti içinde gücünü pekiştirmiş, hâkimiyetini kanıtlamış olarak çıktı. Böylece Kılıçdaroğlu yönetimindeki CHP’nin başarısızlık için önünde pek bir bahanesi kalmadı. Artık gelişme bölümüne geçme zamanı. Bundan sonra iş kendini ve parti programını göstermeye, benimsetmeye, başta parti tabanına ve seçmene partinin ülke siyasetine yön verme gücü olduğu güvenini vermeye kalıyor.
Bunun için her şeyden önce parti, içinde bulunduğu dağınıklıktan, keşmekeşten birlik beraberlik içinde ve derhal çıkmalı; söylem birliği sağlanmalı; genel başkanın arkasında sağlam bir biçimde duracak bilimsel, rasyonel,mantıklı, akılcı, ciddi, birikimli, dinamik ve profesyonel bir ekip kurularak, toplumun nabzı tutulmalı ve bu doğrultuda partinin çizgisi ve yönü net bir biçimde tayin edilmelidir.

Özellikle bugünün genç kitleleri gözüyle baktığımızda partinin üzerine yapışık, asılı duran eski, sembolizm saplantılı, modası geçmiş, her daim kavgalı, geçersiz gibi etiketler ortadan kaldırılmalı; bunun yanında elbette partinin dününe saygı gösterilerek, geçmişi muhafaza edilerek bilhassa yeni nesillere CHP’nin dinamik formu ve genç, taze, yenilikçi bakışı anlatılmalıdır. Kurultayların ardından kazananın da kaybedenin de CHP olduğu gerçeği atlanmadan, alçakgönüllülük karakterinden ödün verilmeden, kucaklayıcı bir yaklaşımla, hiçbir biçimde ötekileştirmeye mahal vermeden partideki herkesin sürece dâhil olması sağlanmalı, parçalanmış, bölünmüş bir görüntü verilmemeli; bütünlük sadece sözde değil pratikle de desteklenerek hayata geçirilmeli, kitlelere güven verilmelidir.

Başarısızlığa, beceriksizliğe, kafa karışıklığına, kimlik bunalımına mahal vermeyecek böyle bir parti örgütünün bir araya getirilmesinden sonra doğru, etkili stratejiler ve planlamalar hazırlanarak, başkalarının ne yapıp ne yapmadığını, neleri yanlış yaptığını değil, CHP’nin kendisinin ne yapacağının topluma anlatılmasına, özgünlüğün ve farkın ortaya konmasına, bu yolla güçlü bir siyaset anlayışının üretilmesine ve bu anlayışın tatbikine başlanmalıdır. Seçmenin ve toplumun görmek istediği budur.

Partide ve ülke siyasetinde fark yaratacak, değişimi getirecek bir program hazırlanmalı, bu program partinin “eski” imajından sıyrıldığının somut kanıtı olmalı, CHP’yi başarısızlığa, muhalefet kalmaya mahkûm eden anlayıştan kurtarmalı, yenilenmiş bir politika anlayışını getirmeli ve sonra parti bu program doğrultusunda dönüştürülmelidir.  Kılıçdaroğlu ancak bu şekilde, coşkulu, dinamik, çalışkan karakterini örgüt karakteri olarak benimsettiği oranda CHP’ye yerleşen kış mevsiminin sonunu getirebilir ve güneşi tekrar hem CHP hem de ülke siyaseti için doğurabilir. İktidara varan yolun kapı anahtarı bu emin adımların atılmasında gizlidir.


4+ ya sonra?

Ülkenin geleceğini doğrudan etkileyecek bir düzenleme alelacele, olgunlaştırılmadan, eğitimcilere danışmadan, gerekli altyapı hazırlanmadan, yangından mal kaçırır gibi kabul ediliyor.

Bugün çağdaş dünyada, gelişmiş Avrupa ülkelerinde temel eğitimler giderek uzatılırken, Danimarka, Finlandiya gibi örnek eğitim sistemlerine sahip ülkelerde 9 yıl kesintisiz eğitim modeli uygulanırken, sırf imam hatiplerin orta kısımlarını tekrar faaliyete geçirmek uğruna, gelişen dünyadaki bu eğilimi yok sayıp dümeni terse çevirmeye çalışmamız ileriye doğru değil geriye doğru atılmış bir adım olacaktır.

Zorunlu temel eğitimde mesleki yönlendirmenin geciktirilerek başlatılması gerektiği, meslek seçimi için ilköğretim çağının çok erken olduğu gerçeği uzmanlar tarafından altı çizilerek vurgulanıyor. Buna rağmen zorunlu eğitim kademeleştirilerek mesleki eğitime geçebilme yaşı 10’a, henüz ilköğretim çağındaki çocuklara kadar düşürülmek isteniyor.  Böylece bilhassa kırsalda yaşayan kızlarımız ve erkeklerimiz yüksek ihtimalle okulu bırakıp imam hatiplere devam edecekler. Bu şekilde dindar ve muhafazakâr neslin tohumları atılacak...

Hâlbuki konuyu imam hatip merkezine ve çıkmazına hapsetmek yerine, eğitim sistemimize zarar vermeden, sistemde zafiyet yaratmadan kendi başına ve doğrudan din eğitimini düzenleme yolunda tartışabilsek; üstü kapalı, sinsi planlar aracılığıyla değil, bunu açıkça, korkmadan konuşabilsek, daha geçerli ve uzun vadeli çözümlere kavuşabiliriz mutlaka.            



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları