Sadık Çelik
Sadık Çelik sadik.celik.gorus@gmail.com Son Yazısı / Tüm Yazıları

4+4= 8 Mart

10 Mart 2012 Cumartesi

Kızların ve genel anlamda tüm çocukların temel eğitim hayatının dışına çekilmesinin önünü açan, dünyadaki ülkelerin yüzde 80’i eğitime başlama yaşını 6 olarak uygularken (ve geri kalan yüzde 20’si de yavaş yavaş 6 yaş sistemine geçerken) bizde bu yaşı 5’e indiren ve hükümet tasarısı olarak hazırlanması gerekirken AKP Meclis Grubu'nun bir teklifi olarak bir sabah aniden hayatımıza giren yeni düzenleme haklı eleştirilere ve tartışmalara neden oluyor.

Bu eleştirileri yapanlar ise ne yazık ki iktidar sahipleri tarafından sert bir biçimde eleştirildi. Ve ortaya konan tüm uzman görüşleri ve muhalefet partilerinin tümünden gelen eleştiriler bir kenara konarak düzenlemenin ne kadar doğru, yerinde ve gerekli olduğu, eleştirilerinse bir o kadar yersiz ve yanlış olduğu üzerine izahatlar yapıldı.

Öneri Meclis komisyonunda görüşülürken gerilen sinirler ise CHP’li vekillerin yüzüne, yumruklar halinde boşalıyor. Milli Eğitim Komisyonu görüşmeleri sırasında AKP’li Hakan Şükür’ün danışmanları tarafından atılan yumruklar ne bayan vekillere gül verilmesiyle başlayan Dünya Kadınlar Günü’ne, ne de Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin Eğitim Komisyonu sıfatına yakışır görüntülerdi…

Toplumu yönetenlerin her fikrini tartışmasız destekleyen, her icraatını savunan bir anlayış ilerlemeyi değil yerinde saymayı ya da geriye gitmeyi ve otoriter bir rejimi getirir. Gerçek anlamda katılımcı demokrasi zemininde yaşayan çağdaş ülkelerde, özellikle de toplumun genelini yakından ilgilendiren meselelerle ilgili kararlar bağımsız düşünceyi destekleyen, özerk, özgürlükçü üniversitelerin, işin ehli kimselerin fikir ve görüşleri değerlendirilerek alınır.

Oy sahiplerinin, temsili demokrasiden gelen halk tarafından seçilmiş olmanın, halkın temsilini almış olmanın rahatlığı ve meşruiyetiyle canının her istediğini yaptığı, hele ki eğitim gibi toplum geleceğini doğrudan etkileyecek temel konularda eleştirilere kulak tıkayarak bildiğini okuduğu ve halkın da onların her yaptığına kafa salladığı, onların doğrularının ve yanlışlarının kendi doğru ve yanlışları haline geldiği bir sistem günümüzün katılımcı demokrasi anlayışından uzak, otoriter rejime yakın bir anlayıştır.

Oysa ki çağdaş, aydınlıkçı, ilerici bir demokrasi, temsili demokrasinin katılımcı yönünde ilerleyebilen, tartışmaya ve eleştirilere açık, eleştirilerden yararlanan, beslenen ve bunu yaşamın her alanına yayabilen bir anlayıştır.   


Sivas'da zamanaşımı

Daha önce de 2 firari sanık hakkındaki davaların zaman aşımına uğrayıp düştüğü Sivas katliamı bir kez daha zamanaşımına uğruyor. 20 senedir askere giderek, düğün yaparak, ehliyet alarak hayatlarını sürdüren fakat bir türlü yakalanamayan firari sanıkların bir kısmı daha 3 gün sonra zaman aşımının dayanılmaz hafifliğiyle ellerini kollarını sallayarak turlayacaklar bu topraklarda.

Ülkenin önde gelen aydınlarının canlı canlı yakıldığı katliam bir insanlık suçuydu. Ve bu insanlık suçu zamanın affedici kollarına bırakıldı, fakat aynı zaman, o gün orada hayatını kaybedenlerin yakınlarının 20 senedir yüreklerini dağlayan acısının üstesinden gelemedi…

Sivas halkı şikâyetçi. Bu katliamla anılmaktan rahatsızlar… Şehirlerine iade-i itibar ve şehirlerinin ruhunu temizleme yollarından biri, yakınlarını kaybedenlerin yanında olmak ve 2 Temmuz 1993’te Madımak’ta yaşananları yürekten lanetlemek; 2 Temmuz’un yıldönümünde hep birlikte, kol kola yürüyerek, katliama uğrayanlar ve onların yakınlarıyla birlikte gecikmiş adalet için haykırmaktır. Şehirlerine korkuyla giden bu insanları horlayarak, yalnız bırakarak, sindirerek, ötekileştirerek değil onlarla birlikte acıyı bal eğleyerek, Hasan Hüseyin Korkmazgil’in, Pir Sultan’ın memleketini temize çıkarmaktır. Acıya ortak olup, adaletsizliğe karşı durmaktır.

Benzer acıların yaşandığı Maraş’ta da, Çorum’da da aynı duyarlılık gösterilebilmeli; bu şehrin sahipleri aynı şekilde yaşanan utanç verici olayların mağdurlarıyla yan yana gelerek yaşanan acıları hafifletmek ve bağışlanmak için bir adım atabilirler.

İşte asıl o zaman kavuşabilir tüm o karanlıklar aydınlığa. Bu şehirlerin üzerlerine sürülen leke temizlenmeye atılan bu adımla başlamış olur. 

sadik.celik.gorus@gmail.com

 





 



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları