AKP’liler ve MHP’liler, Reis’in ‘1’ dediğini ‘2’ etmediler, birinci oylamada Cumhurbaşkanlığı - Başbakanlık tahtına oturttular!
AKP, bir önceki seçime kıyasla 7 puan kaybederken, partisinden 10 puan fazla oyla tahta geçen Reis, “Parlamentoda hedefimize ulaşamadık!” dedi.
TBMM’de milletvekili sayısı 600’e çıktı, ama AKP 293 sandalye ile salt çoğunluğun altında kaldı. AKP, artık tek başına bir yasa çıkaramayacak. AKP’nin bu durumu nedeniyle Reis, “topal ördek” konumunda olacak.
“Cumhur İttifakı’ndaki” ortağı MHP’yi “koltuk değneği” olarak kullanmak zorunda kalacak. MHP ise İYİ Parti’yle bölünmesine karşın geçen seçimde 40 olan milletvekili sayısını sürpriz yaparak 49’a çıkardı.
Cebinden patates ve soğan için 7, bamya için 15 lira çıkan bir ortamda halk, Reis’i tahta oturttu! Bu koşullarda oy verenler için müstahak denilebilir, ne var ki oy vermeyen günahsızlar bu ekonomik yükü çekecekler. Anlaşılan oy vermeyenler paraları olmadığı için Yavuz Sultan Selim Köprüsü’nden geçemeyecekler...

***

ABD’de “başbakanlık” yoktur. ABD Başkanı Donald Trump ile yardımcısı Michael R. Pence’i halk seçti. Başkan, bakanları atar, bu ama Senato’nun “onayını” gerektirir.
Türkiye’de yeni uygulama ile Reis; muavinlerini de, 16 bakanı da atıyor, ama TBMM’de bir onama gerekmiyor! Reis, muavinleri, vekilleri doğrudan TBMM’nin denetiminde olmayacakları için, kamuya hesap vermeleri de yasal tartışmalara yol açacak.
İyi ki pazar günkü seçimde, Meclis çoğunluğu Reis ile aynı partiden olmadı. Çoğunluk olsaydı Reis’in, muavinlerinin, vekillerinin denetimi tümden olanaksız olacaktı.
Milletvekillerinin Reis’in muavinlerine “sözlü soru” sorma hakları olmayacağı için denetimden dışlanıyorlar. Ancak yazılı sorular, yalnızca Reis’in muavinleri ile vekillerine yöneltilebilecek.
TBMM, beşte üç çoğunlukla seçimlerin yenilenmesine karar verebilirken Reis ise tek başına aynı kararı verebilecek!

***

“Cumhurbaşkanlığı Hükümet Yönetimi”nin ilk Reis’i seçimi kazandığında, “Yeni sistemi süratle ve en iyi şekilde hayata geçireceğiz” dedi.
Yeni sistem öncesindeki durumu “Türkiye’nin, son iki yılda sık sık 1930’lar Almanya’sını andırdığına” benzeten İngiliz Financial Times gazetesi, özetle şöyle yazdı:
“Sivil toplum kuruluşları, gazeteler, sanat merkezleri kapatıldı. İtaat etmeyenler kara listeye alındı. Osmanlı tarihini anlatan dizilerle popüler kültür de iktidar partisinin hizmetine sokuldu.
Muhalifleri zorbalığa maruz kaldı, şantaja uğradı ve susturuldu.
İktidara gerçekleri söyleyebilecek kimse kalmadı. Hükümette saygı gören Mehmet Şimşek gibi nadir isimler de bir kenara itildi!”

***

Patates, soğan, bamyanın; doların değerini ezip geçmeleri örneğinde olduğu gibi, bu yılın ilk beş ayında enflasyon yüzde 12.15’e çıktı. En yüksek artış yüzde 42 ile havuçta iken, soğan onu yüzde 58 ile geçti.
Patates, soğanın ithal edileceği açıklamasından önce ilk beş ayda dış ticaret açığı yüzde 5.4 artışla 7 milyar 729 milyon dolar idi.
2007’de dolar 1.17 TL iken, şimdilerde 5 TL tavanını zorluyor. Bu olumsuz rakamlara karşın Reis’in, “Faizi indirin, dolarları yastık altından çıkarın” yalvarışları fayda etmedi.
Vatandaşın borçları bir yılda 74.5 milyar arttı. 32 milyon vatandaşın borcu 575 milyar lira oldu.
500 büyük sanayi kuruluşunun mali borçları yüzde 17 artışla 243 milyar ve bu rakamın yüzde 41’i kısa vadeli borçtur.
33 milyar dolar borçlu özel sektörün dev kuruluşları 20 milyar dolarlık borçlarının yeniden yapılandırılması için başvuru yaptılar. Reel sektörün açığı 222 milyar dolara çıktı. İngiliz Financial Times gazetesine göre özel sektör borçları 295 milyar dolara ulaştı.

***

TBMM’ye 5’i grup kurabilen 8 parti girdi. Reis, ikinci tura kalmadan tahta çıktı, ama parlamentoda çoğunluğu alamadı. Şimdi parlamento dışından 16 bakanı atama yetkisine sahip olarak hükümet kuracak. Gerçekten büyük sürpriz yapan MHP’nin desteği ile bir hükümet oluşturabilecek.
Olağanüstü yetkilerle “zırhlanan topal ördek” konumundaki Reis, bakalım Türk halkı üzerindeki bu ekonomik yükü kaldırabilecek mi?