Yazarlar Günün Köşe Yazıları Spor Konuk Yaşam Tüm Yazarlar
Sıra Kubilay'ı Anmamada!
\n
\nAralık ayının son haftası ile ocak ayının ilk iki gününü içeren 10 günlük anılarım yine tazelendi. Bu kez bu tazeleme, yıllarca sonra 23 Aralık 1930’da Menemen’de şehit edilen yedek subay Mustafa Fehmi Kubilay için binlerce insanın katılımı ile düzenlenen güçlü anma töreni ile daha da canlı oldu.\n
\nAnkara Ulus Meydanı’na “Zafer Anıtı’nın” dikilmesine, Cumhuriyet gazetesinin kurucusu Yunus Nadi’nin önayak olduğunu bir yazımda değinmiştim! \n
\n***\n
\nMesleği “öğretmenlik” olan Yedek Asteğmen Kubilay, Menemen’de bir yobazlık eylemini bastırmak isterken başı kesilerek, Hasan ve Şevki adlarındaki iki bekçi ile birlikte şehit edildi. \n
\nBu olayla bağlantılı olarak Nadir Nadi’nin, babası Yunus Nadi’ye gönderdiği mektubu anımsayalım:\n
\n“Şu cumhuriyet kurbanı Kubilay adına Cumhuriyet gazetesi bir anıt yapma girişiminde bulunsa nasıl olur dersiniz? Bir milletin medeni seviyesi ancak o milletin duyduğu heyecanların güzelliği ile ölçülür. Heyecan olmayan bir şeyde hayatın ne manası var? Bir asker vazifesini yaparken, yani Cumhuriyeti korurken kafası kesiliyor. Önümüzdeki vaziyette Cumhuriyet millete pekâlâ hâkim olabilir. Yapılacak iş şudur: Menemen’de Kubilay’ın öldürüldüğü yerde muhteşem bir anıt dikmek ve bu eserin vücuda gelebilmesi için bütün vatandaşları ve özellikle Menemenlileri ve İzmirlileri katılıma davet etmek…”\n
\nYunus Nadi, oğlunun önerisini Meclis’e taşıyınca TBMM Başkanı Kazım Özalp başkanlığında bir komite oluşturuldu, İş Bankası’nda hesap açtırıldı. Yeterli para Ocak 1933’te toplanınca anıtın yapımına başlandı.\n
\nAnıt yarışmasını heykeltıraş Ratip Aşir Acudoğu kazandı. Anıtta, elinde mızrağıyla Türk gençliğini temsil eden kişinin altında Atatürk’ün “Gençliğe Hitabe’sinin” bir bölümü yer alıyor. Anıtın arkasında solda bekçi Şevki, ortada Asteğmen Kubilay, sağda bekçi Hasan’ın heykelleri bulunuyor. Altında ise “İnandılar, dövüştüler, öldüler. Bıraktıkları emanetin bekçisiyiz” yazılı…\n
\nBabam Mehmet Hilmi Acar İzmir’de posta müdürü idi. 1934’te açılan anıtın 10. yıldönümü törenlerine, daha ilkokula gitmeyen beni de götürdü. Basmane Garı’ndan Menemen’e giden trenle yolculuk yaptıktan sonra anıtın bulunduğu tepeye çıkarken sıkıştım, yokuştan inip bir camiye güçlükle gidebildiğimizi asla unutamam. Sonraki yıllarda İzmir-Ankara tren yolculuklarında pencereden anıtın bulunduğu tepeye daima bilinçli bir saygıyla bakmışımdır.\n
\nBugün; asteğmenleri şehit etmiyorlar, ülkenin bütünlüğünü koruyan başta genelkurmay başkanı olmak üzere subayları hücrelere tıkıp ülkeyi bölmeye çalışan binlerce insanın katilini “tanık” diye görevlendiriyorlar. \n
\n***\n
\n27 Aralık 1919 tarihi, bana Türkiye Cumhuriyeti’ne doğru giden önemli bir adımı anımsatır. Ankaralılar, seğmenler Çankaya bağlarında toplanmış, yokuş yoldan gelecek bir kişiyi beklemektedirler. Kişinin geliş haberini vermek için gözcü görevi verilen müezzinler, minarelerde yerlerini almışlar… \n
\nÖğleden sonra ortalık karışır, hakkında “idam fermanı” ile yola çıkan bu kişinin gelmekte olduğu, ufuktaki toz duman içinde ilerleyen bir otomobilden anlaşılmıştır. Beklenen kişi Mustafa Kemal’dir. Bilir misiniz ki o gün yalnızca 38 yaşındadır!\n
\nÖnceki yıla kadar bu yıldönümü Harp Okulu öğrencilerinin Ankara Atatürk Bulvarı’nda Türk bayraklı koşuları, seğmenlerin oyunları ve halkın katılımı ile kutlanırdı. Ama şimdi bu tarihsel günü bile kutlamak yasaklandı. Cumhuriyet kutlamalarına bile yasak gelmedi mi?\n
\n***\n
\n2 Ocak 1971… Ankara SSK Hastanesi’nde ameliyat olan babamı o gece kaybettim. Geceyi hastanede geçirdim. Sabah Çankaya’daki eve taksi ile gidiyordum ki tam ABD Büyükelçiliği’nin önünde bulunan boş polis kulübesine üç gencin gelişigüzel ateş açtıklarını gördüm.\n
\nŞaşırmıştım! Acım büyüktü. Eve ailemin yanına gitmek yerine, şoföre geri dönmesini söyledim. O zaman Atatürk Bulvarı’nda bulunan Cumhuriyet Bürosu’nda daktilomun başına geçip tanık olduğum olayın haberini yazarak eve gittim.\n
\nSonradan bu eylemi gerçekleştirenlerin ODTÜ Yurdu’nda yaşayan Deniz Gezmiş ve arkadaşları olduğunu öğrenecektik. Bu olaydan iki hafta sonra Rektör Erdal İnönü’nün kapısında dinamit patlatılacaktı. Balgat’taki ABD üssünün kapısında nöbet tutan asker kaçırılacak, ancak “zenci” olduğu için serbest bırakılacaktı. Sonrasında yine başka Amerikan askerleri kaçırılacaktı. Anımsanacağı üzere bu olaylardan 2 yıl önce ODTÜ öğrencileri, ABD Büyükelçisi Robert Commer’in makam arabasını yakacaklardı. Suçlular aranırken birkaç bin öğrenci “Suçlu biziz” bildirisine imza koyacaklardı.\n
\n***\n
\nZorlu sınavı kazanarak ODTÜ’ye giren seçkin öğrenciler oldum olası Türkiye Cumhuriyeti ve demokrasisinden yana tutum izleyip gösteriler yapmışlardır.\n
\nPadişahlık yolunda ilerlediği için, kadim dostu Cumhurbaşkanı’nı bile önceki hafta dışlayıp uydu fırlatışını izlemeye ODTÜ’ye giden Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’a karşı öğrenciler geleneksel tepkilerini gösterdiler.\n
\nNe var ki bu kez 3 bin polis, ODTÜ yerleşkesine girip gazlı bombalar, biber gazları kullanarak bazı öğrencilerin ağır yaralanmalarına yol açtı. Ardından bazı öğrencilerin evleri basıldı, kitaplarına el konuldu. Başbakan, ODTÜ öğretim görevlilerine hakarete varan suçlamalarda bulundu.\n
\nErdoğan ve kabilesinin bildikleri bir şey var! İstanbul ve Ankara’da öğrenci olayları 1960 devrimine yol açtı. 1971’deki olaylar 12 Mart muhtırasına neden oldu. 1978-79 öğrenci çatışmaları 1980 darbesini yarattı. \n
\nT-Ayyip demokrasisine karşı bir gösteri yapan genç bir kız bile iktidarı kaygılandırdığı için yerde sürükleniyor. Ama iktidar kendinden emin! Bu eylemler sonrasında bir askeri girişim yapılamayacak. Çünkü komutanlar içeriye atılarak TSK kadrolarına gözdağı verildi.\n
\nGenelkurmay Başkanı Orgeneral Necdet Özel bir bildiri ile Kubilay olayını andı! Ancak öncülleri Işık Koşaner ve İlker Başbuğ’un bırakın vurgulamalarına yer vermeyi, “yobaz, mürteci” demeyi, “laiklik” ve “Atatürk ilkelerini” bile ağzına almadı!\n
\nKahramanmaraş’ta 1978 kıyımını anmanın yasaklandığı bugünden sonra gelecek yıl Menemen’de Kubilay’ı ve iki bekçiyi anmak da yasaklanırsa hiç şaşırmam. Bu gidişle Kubilay ve bekçiler için; “ne şehit olmuş, ne de gazi…” diyebiliriz!\n
\n\n
Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları
Günün Köşe Yazıları
Video Haberler
- Yeni Doğan çetesi davasında çarpıcı itiraflar
- Canlı tarih müzesi Hisart 10. yılında!
- Teğmenler Yüksek Disiplin Kurulu'na sevk ediliyor
- Tarihçi Yusuf Halaçoğlu'ndan şok iddialar
- TBMM'de 'Etki Ajanlığı' düzenlemesi tartışılacak: Amaç m
- Pera Palas'ta Atatürk Müze Odası
- İmamoğlu’ndan 10 Kasım paylaşımı!
- Donald Trump'ın yeniden başkan olması dünya ekonomisini
- Ege'nin Gündemi'nde bu hafta!
- Dubai çikolatasına rakip
En Çok Okunan Haberler
- 'Tarihe not düşmek için geldim'
- Çok konuşulacak 'adaylık' açıklaması
- Fatih Altaylı ve İsmail Saymaz'a soruşturma
- Protesto eden yurttaşlara polis müdahalesi!
- Aydın Dağları'nda son yılların en verimli hasadı yapıldı
- A Milli Takım'ın Uluslar Ligi'ndeki rakibi belli oldu!
- İlk kez tek bir fotonun nasıl göründüğü gösterildi
- AKOM, İstanbul için 'saat' verdi: Çok kuvvetli geliyor!
- 5 yılda Türkiye'nin en büyüğü oldu: Nusret'e de satıyor
- Yıkılması gerekiyor!