Avrupa’da Bunalım!

28 Haziran 2016 Salı

Geçen salı bu köşenin başlığı “İngiltere, AB’den Boşanacak mı?” idi. Basınımızdaki “İngiltere, AB’den ayrılacak mı?” başlıkları yerini, bu yazıdan sonra “boşanma” sözcüğüne bıraktı!
Oylamada yüzde 48 “boşanmayalım”, yüzde 52 “boşanalım” sonucu çıktı! İngiltere’de perşembe günü yaşanan 12 saat, dünya siyasal ve ekonomi tarihinde “bunalımlara” yol açabilecek önemli bir dönüm noktası yarattı.
Bu sonuç Büyük Britanya’nın, AB’den hemen ayrıldığı anlamına gelmiyor. Nasıl karıkoca “boşanma” kararı alıp birisi başka eve çıkar, mahkemenin vereceği kararı beklerlerse, bu konuda da aynı durum geçerli.
AB Anlaşması’nın 50. maddesi iki yıllık şu süreci öngörüyor:
“Ayrılma kararı alan üye devlet, niyetini AB Doruğu’na bildirir. Birlik, söz konusu devletle, AB Doruğu belirlenen yönlendirici ilkeler ışığında, bu devletin Birlik ile gelecekteki ilişkisinin çerçevesini dikkate alarak, çekilmeye ilişkin kuralları belirleyen bir anlaşmayı müzakere eder ve akdeder. Bu anlaşma, AB’nin İşleyişi Hakkında Antlaşma’nın 218. maddesinin 3. paragrafına uygun olarak müzakere edilir. Anlaşma, Birlik adına, Avrupa Parlamentosu’nun onayını aldıktan sonra, nitelikli çoğunlukla hareket eden Konsey tarafından akdedilir.”
Önce İngiltere parlamentosunun AB’den ayrılma yasalarını kabul etmesi, sonrasında; AB ile 80 bin sayfalık anlaşma ve yasaların müzakeresi gerekiyor.
Büyük Britanya şemsiyesi altındaki bağımsız ülkeler oylamada değişik kararlar aldılar. İskoçya ve Kuzey İrlanda da çoğunluk oyunu AB’de kalmaktan, Galler ise ayrılıktan yana kullandı. Bu çatlaklar üzerine İspanya, 6.8 km2’lik Cebelitarık’a göz dikti.
“Boşanmadan” nedamet duyanlar hemen bir imza kampanyası başlattılar. 3 milyon imza toplandı. Ancak bu imzacılar arasında “ayrılalım” diyenlerin varlığı bilinmiyor. Bu imzalar ikinci bir oylamayı gündeme getirebilir.

***

AB’nin altı kurucu üye ülkesi Almanya, Fransa, İtalya, Belçika, Lüksemburg ve Hollanda dışişleri bakanları; İngiltere’nin AB’den çıkış sürecinin hızlandırılmasını, öteki ülkelerin benzer kararlar almasını önlemeyi görüştüler.
İngiltere’nin AB bütçesine yıllık katkısı 12 milyar sterlini aşıyor. Bu önemli katkının devreden çıkması, “varsıl” ülkelerin “pamuk ellerini cebe sokmalarını” gerektirecek bir yük yaratacak.
Bu boşluk giderilemezse Doğu Avrupa’nın “yoksul” ülkelerine ekonomik girdiler azalacak ve önemli bunalıma yol açacak.

***

Türkiye, 6 ülke, Avrupa Ekonomik Topluluğu’nu (AET) kurduktan kısa bir süre sonra 1959’da üyelik için başvurdu. AET, başvuruyu 12 Eylül 1963’te izlediğim Ankara Anlaşması töreninde kabul etti. Ne var ki AB’nin üye sayısı 28’e çıkarken Türkiye 59 yıldır kapıda bekletiliyor!
Türkiye ile 1995’te “Gümrük Birliği Anlaşması” imzalandı. TBMM, AB’nin öngördüğü “Kopenhag ölçütlerinin yerine getirileceğine ilişkin uyum yasasını” 2002’de kabul etti.
2005’te ise İngiltere’nin desteği ile Türkiye’ye tam üyelik yolu açıldı. Ancak o tarihte “Türkiye’siz AB olmaz!” diyen İngiltere Başbakanı David Cameron, son oylama öncesinde, “Türkiye AB’ye 3.000 yıl üye olmaz!” demez mi? Nedeni ise ülkemizdeki sultanın insan hakları, özgürlükler, demokrasi ihlallerinin yanı sıra laik ülkeyi, İslam cumhuriyetlerine benzetmesi idi.
Bırakın T.C.’nin AB’ye tam üye olmasını, hatta bırakın “vizesiz seyahat” anlaşmasını, bugüne değin 3 milyon Suriyeli göçmenin 25 milyar liralık yüküne bu gidişle AB ortak olamayacak!
İngiltere, Türkiye’nin dışsatımında 2., dışalımında ise 9. sırada... Son gelişmenin, bu sıralamayı olumsuz etkilemesi, ayrıca Türk mallarına İngiltere’de yüzde 30’a varan vergi konulması da söz konusu!  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Kadın cinayetleri... 18 Ekim 2024
İran-İsrail... 11 Ekim 2024

Günün Köşe Yazıları