Yazarlar Günün Köşe Yazıları Spor Konuk Yaşam Tüm Yazarlar
Ermeni Gailesi (1)
Osmanlı, Ermeni sorununa “Ermeni Gailesi” derdi. Yani “Ermeni derdi, Ermeni sıkıntısı, hatta Ermeni belası”... Bu soruna tarafsız bakan Batılı bir yazar bulmanız olanaksızdır. Bu tuzağa düşmeyen ilk ve neredeyse tek yazar, 1921 yılında “Türkler ve Avrupa” (“Les Turcs et l’Europe”) adlı bir kitap yayımlayan Fransız yazar Gaston Gaillard’dır. Bu önemli kitap, Fransa’da 1920 yılında “Librairie Chapelot” tarafından yayımlandı. Yazar, 1928 yılında öldü. Ve kitap bir daha asla yayımlanmadı. Doğruyu ve gerçekleri anlattığı için mi? (Bu arada, daha sonra gelen Justin McCarthy’nin adını anmamak olmaz.)
Kitabın Türkçesi Kanon Yayınevi tarafından yayımlandı (2021). Kitaptan bir alıntı yaparak işbaşı yapıyorum:
***
“Ermenilerin devrimci manevraları yüzünden Türklerin tepkisi de giderek sertleşiyordu; oluşan bu karşılıklı etki-tepki ortamı, eski husumetleri diriltmekten öteye gidemiyor, dolayısıyla her iki taraf için de çok kötü sonuçlara yol açıyordu.
Türk-Rus savaşı, ardından 1895-96 olayları, Balkan Savaşı, Adana’daki ayaklanmalar ve nihayet bu son savaşla birbirini takip eden karşılıklı misillemelerin yarattığı bu koşullar altında halkın her iki kesimi arasında daimi çatışmaların çıkmış olduğu su götürmez bir gerçektir. Ancak Türklerin 800 binden fazla Ermeniyi katlettiğini iddia eden, buna karşılık Ermenilerin katlettiği tek bir Türkten dahi söz etmeyen bir bilgiyi kabul etmek de imkânsızdır. Bu rakamların abartıldığı açıkça ortadadır. Zira savaştan önce Türk imparatorluğunun tamamında sayıları 2 milyon 300 bin kadar olan Ermeni nüfusunun, Doğu vilayetlerinde yaşayan kesimi 1 milyon üçyüz bini bile aşamıyordu; buna rağmen Ermeniler, o dönemde bir devlet kurmak için halen yeterli nüfusa sahip oldukları iddiasındaydılar.” (s.278)
Rusya elçisi olarak altı yıl boyunca Erzurum ve Van’da görev almış ve bu yetkisiyle Türkiye’ye karşı daima düşmanca tavırlar sergileyen bir ülkenin temsilciliğini yapmış olan General Mayewsky’nin hazırlamış olduğu Bitlis ve Van Vilayetleri İstatistikleri başlığı altındaki şu rapor, Ermenilerin büyük bir istek ve ısrarla, belli bir amaca (kışkırtma) yönelik olarak sürekli dile getirdikleri şikâyetler için verilebilecek en iyi cevap olabilir.
Raporda şöyle denilmektedir:
“Kürtlerin, Ermenileri yok etmek için büyük bir gayret içinde olduklarını iddia eden tüm politik söylemler asılsızdır. Eğer bu iddialar güvenilir olsaydı, Kürtlerin arasında farklı ırka mensup tek bir kişi dahi barınamazdı ve bu farklı ırktan olan insanlar ya bir lokma ekmek için onların kölesi olurlar ya da kitleler halinde göç etmeye mecbur kalırlardı. Oysa böyle şeyler hiç olmadı. Bilakis, Doğu vilayetlerini tanıyan herkesin de bildiği gibi o bölgedeki Hıristiyan mahalleleri, Kürt mahallelerinden çok daha müreffeh bir durumda idi. Eğer Kürtler, Avrupa’da sık sık dile getirildiği gibi sadece katil ve hırsızlardan ibaret bir toplum olsaydı, Ermenilerin 1895’e kadar sürdürdüğü bu refah düzeyinden bahsetmek mümkün olamazdı. Dolayısıyla, 1895 yılına gelene dek Türkiye’deki Ermenilerin vahim şartlarda yaşadığı iddiası, sadece bir efsaneden ibarettir. Neticede Türk Ermenilerinin durumu, diğer ülkelerde yaşayan Ermenilerden daha kötü değildi.
Türkiye’deki Ermenilerin dayanılmaz şartlarda olduğuna dair şikâyetler, şehirlerde oturanların durumunu temsil etmemektedir, zira onlar, daima özgür ve her açıdan imtiyazlı bir konumda olmuşlardır. Köylülerin durumunu ele alırsak tarım ve sulama konusunda geniş bilgi sahibi oldukları için Rusya’nın iç kısımlarındaki köylülere göre çok daha iyi koşullarda yaşamışlardır.
Ermeni din adamlarına gelince; onlar, dini eğitim vermek konusunda hiçbir girişimde bulunmamış, buna mukabil milli fikirleri yaymak için büyük emek sarf etmişlerdir. Gizemli manastırların içinde Türk düşmanlığının tohumlarını atmak, dini ibadetlerin yerini almış, okullar ve seminerler de bu dini liderlere gönülden katkı sağlamışlardır.” (s.279-280)
***
DÜZELTME: Zihin yorgunluğu, gazete yazıcılığının en büyük düşmanıdır. 27 Nisan 2021 tarihli “Aydınlanma ve milliyetçilik” yazımda başıma geldi ve bir çuval inciri berbat etti. İtalik bölümden sonraki paragafta yer alan “Türk milliyetçiliğinin” aslı “Cumhuriyet milliyetçiliği”dir. Düzeltir, özür dilerim.
Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları
Günün Köşe Yazıları
Video Haberler
- Canlı tarih müzesi Hisart 10. yılında!
- Teğmenler Yüksek Disiplin Kurulu'na sevk ediliyor
- Tarihçi Yusuf Halaçoğlu'ndan şok iddialar
- TBMM'de 'Etki Ajanlığı' düzenlemesi tartışılacak: Amaç m
- Pera Palas'ta Atatürk Müze Odası
- İmamoğlu’ndan 10 Kasım paylaşımı!
- Donald Trump'ın yeniden başkan olması dünya ekonomisini
- Ege'nin Gündemi'nde bu hafta!
- Dubai çikolatasına rakip
- Balbay'dan çarpıcı Saray kulisi!
En Çok Okunan Haberler
- İşte en yüksek faiz veren bankalar...
- Teğmene çirkin saldırıda yeni gelişme!
- Enes'in cezaevi konuşmaları ortaya çıktı
- Nevzat Bahtiyar'ın oğlu ilk kez konuştu
- İmamoğlu'ndan Bakan Tunç'a sert yanıt
- Muazzez İlmiye Çığ’ın ardında bıraktığı ‘karanlık iddia’
- Özel'den dikkat çeken Kılıçdaroğlu kararı
- 'Bedeli çok ama çok ağır olur'
- Cemal Enginyurt'tan Cumhuriyet'e ilk açıklama!
- Tutuklu hemşire: İlaçlar ziyan olmasın diye satıyorduk