Özdemir İnce

Elhamdülillah sofrası

05 Nisan 2022 Salı

Sözcü gazetesinin birinci sayfasını dikkatle izlerim. Çok şenliklidir. Manşetleri de kışkırtıcıdır. 22 Mart 2022 günlü sayısı da çok ilginç: “SAYIN BAKAN AFiYET OLSUN!.. ALLAH MİLLETE DE BÖYLE SOFRA NASİP ETSİN” alt manşetinin altında en ve boy 20 cm’lik bir fotoğraf... Fotoğrafın sol üst köşesinde bir açıklama: “Maliye Bakanı Nureddin Nebati Şanlıurfa Viranşehir’de krallara layık karşılandı.” 

Sofrayı kuranlar bir şeyler açıklarken Bay Bakan boş gözlerle ileriye bakıyor ve galiba bir kürdanla dişlerine müdahalede bulunuyor.

Sofrada bakın neler var: Sacda kuzu kavurma, içliköfte, çiğköfte, Urfa kebap, etli bulgur ve tatlı. Adı yazılmamış bir sürü yiyecek daha var...

Fotoğrafın altındaki yazı da şöyle: “Bakan ‘Gıda sıkıntısı yok’ dedi... Onun sofrasında yok!”

“Ekonomi gözlerdeki ışıltı gibidir”, “Türkiye ekonomisini kurtardık elhamdülillah”, “Enflasyonu tek haneye indireceğiz” diyerek ekonomide pembe tablo çizen Bakan Nebati Şanlıurfa’da da incilerini sürdürdü... “Gıda sıkıntısı diye bir şey yok aslında” dedi.

 Fotoğrafın sağında 10’a 10 cm boyutlu, altı fotoğraflı bir kare... Fotoğraftaki vatandaşlar konuşuyor: “Ekonomi politikaları hatalı, kriz çok büyük”, “Açlıktan nefesimiz kokuyor, maaş yetmiyor”, “Devletin marketlere müdahalesi zararlı”, “Nebati Bey bu ülkede yaşamıyor galiba”, “Üretim artmadan fiyatlar düşmez”, “Bir yevmiye ile bir yağ bile alamıyorum, perişanız”.

Sözcü’nün birinci sayfası açıklama yazıları ve fotoğrafları ile AKP’nin “Elhamdülillah sofrası”nı kâğıt gibi buruşturduğu için eleştiriye herhangi bir şey eklemek istemiyorum. Ancak fotoğraftaki sofra manzarasında Çağ ile çelişen bir gerçeklik var, ben bu çelişkiye değineceğim.

Yer sofrasında ziyafet çekmenin herhangi bir olumlu anlamı var mı? Sofra çevresinde bağdaş kurmuş, bir ayağını kıç altına almış, dizüstü oturmuş adamların bu hallerini nasıl yorumlamalı? Ayakkabılar çıkarılmış, çoraplar yeni değiştirilmiş olsa da ayak kokusu garanti. O oturuşla yedikçe mideler sıkışır, bağırsaklar gazlanır... Bunlar sağlıkla ilgili sakıncalar...

Devasa bir sofra, yemeklerin tamamı sofraya getirilmiş; içliköfte (ister haşlama, ister kızartma olsun), sacda kuzu, Urfa kebap on dakika sonra soğur ve tadı kaçar... Önünde sana ait bir tabak yok, sana bir metre ötede duran etli bulgura nasıl yetişeceksin? Ortada çatal, kaşık, bıçak görünmüyor, anlaşılan yemeği elinle (yufka yardımıyla) yiyeceksin... Ama dizlerde peşkir de yok... 

Büyük bir olasılıkla bankalarda döviz ve TL olarak yüklü hesapları, villaları, kendisinin ve horantasının kaliteli tomafilleri var: 4X4 SUV, Yamaha Tenere 700... Bu açıdan ve vergi vermeme konusunda tamamı çağdaş...

Ama gardaş, “masa” diye “sandaly(a)e” diye bir insan icadı var: Bilinen ilk masalar Mısırlılar tarafından imal edilmiş ve kullanılmış. Yunanlar ve Romalılar masayı özellikle yemek için kullanmışlar. Kıçlarının altında belki sandalye değil de sıra (bank) vardı. Avrupa’da halk, yemek masalarını 16. yüzyılda yaygın olarak kullanmaya başlamış... Halk diyorsak her sınıftan halk, işçiler, köylüler, esnaf...

Yerde oturmaya ve yemeğe alışık Türk toplumunda ise masa kullanımı ilk kez 19. yüzyıla denk gelmekte. Merak ediyorum Rum, Ermeni, Bulgar, Romen, Sırp, Boşnak Osmanlılar da mı yer sofrasında yemek yiyorlardı? Merak bu ya...

Kuşkusuz ben de (kaçınılmaz olarak) “sofra bezi” üzerinde yemek yedim; bazı komşular biraz yükseltili tepsi üzerinde yemek yerlerdi. O evlerde zaten karyola yoktu, döşekler yüklükten indirilip yere serilirdi... 50’li yılların ortasına kadar buzdolabı (teldolap vardı) ve çamaşır makinesi yaygın değildi. Ama R.T. Erdoğan’ı yalancı çıkarırcasına çoktan evlere girmişti. İnanmayan 50’lerin gazetelerindeki reklamlara baksın.

2022 yılında yer sofrasında yemek yemek ham popülizmdir. Budala (!) halk bunlara bakıp, büyüklerimiz (?) de bizim gibi deyip oy verecekler... Versinler, versinler!

Ama başta Nebati Bey olmak üzere yanındaki zevat bugünden tezi yok, tomafilleri satıp yerine Gırbız eşeği alsınlar; karyolayı, masa ve sandalyeyi, buzdolabı ve çamaşır makinesini kapı dışarı etsinler... Kadınlar çamaşır yıkamak için leğen başına otursunlar... Kazan ve sacayağı gerekmez, artık evlerde alantirik var!.. Hayatın uyum düzeni bunu gerektiriyor. Altı kaval üstü şeşhane ol(a)maz ağam!..



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları