AKP Genel Başkanı Erdoğan, Kocatepe’de Büyük Taarruz’un 100. yıl törenine katılmayıp Malazgirt’te düzenlenen Malazgirt Zaferi’nin 951’inci yıldönümü Programı’na katıldı. Yüz yıl öncesinin hilafetçileri 1922 yılında Kurtuluş Ordusu’nun bozguna uğraması için dua etmekteydi. O gün Kurtuluş Ordusu’na karşı olanlar, bu ordunun Türk halkıyla birlikte kurmuş olduğu Cumhuriyetin (bugünkü gibi) can düşmanıydılar.

Erdoğan, Malazgirt’te yaptığı konuşmada “İslam dünyasının dört bir yanında Sultan Alparslan’ın zaferi için dualar ediliyordu. Ecdadımızın izinde aynen yürüyeceğiz” diyor. “Dünyanın dört bir yanına dağılmış Müslümanlar” Alparslan’ın Bizans ordusuyla savaşacağını 951 yıl önce telefonla mı yoksa telgrafla mı öğrendiler acaba? Erdoğan’ın peşinden yürüyeceğini dünyaya ilan ettiği ecdat Sevr’de teslim bayrağını çekmiş, Anadolu’nun ortasında bir avuç toprağa razı olmak zorunda kalmıştı. Bu şanlı ecdadı utanç çukurundan çıkaracak, düşman çizmesi altında kirlenen toprakları özgürleştirecek Kurtuluş Ordusu’nun zafer kazandığı Kocatepe’de olmak vefa ve şükran icabı gerekmez miydi?

Alparslan’ın zafer kazanmasındaki en büyük etken Bizans ordusunda bulunan paralı askerler (Türkopoller) idi. Balkanlar ve Anadolu’ya yerleşmiş Kuman, Uz, Peçenek, Kıpçak ve Bulgar Türklerinden oluşan hafif süvarilere Türkopol adı verilmiştir. Alparslan ordusunda Türkçe komutlar verildiğini duyunca saf değiştirdiler. Ama unutulmasın ki Türkopoller, Türk kökenli Hırıstiyandılar. Konya’daki Savatra antik kenti kazı alanında bulunan yazıt 1071 öncesinde Hıristiyan Türk varlığının kesin kanıtıdır. Türkler Anadolu’ya islamı yaymak için değil kendilerine ve sürülerine yurt bulmak için geldi. 

Abbasiler döneminde, Bizans’a karşı yararlanmak için Anadolu’ya getirilen Türkler, Abbasilerden sonra da 10. yüzyılın ikinci yarısına kadar burayı yurt edinme girişiminde bulunmuştur. Bu dönemden itibaren Anadolu toprakları, Selçuklu Türklerinin “Kızılelma”sı oldu. Demek oluyor ki 1071’den önce de Anadolu’da bir Türk nüfusu vardı ve hedefleri Anadolu’yu yurt edinmekti. Alparslan’ın zaferi bu yerleşimi hızlandırdı. Alparslan Malazgirt’te kazanmasaydı da tarihin diyalektiği değişmez ve Anadolu Türk yurdu olurdu. Ama Kurtuluş Ordusu 1922’de yenilseydi, Türk nüfusu 200-250 bin metrekarelik kümese sığışmak zorunda kalırdı. Bu nedenle, 27 Ağustos 2022 tarihli Hürriyet gazetesinin “Dünyaya Malazgirt Mesajları” manşeti bir soytarılık abidesidir. Mesaj 100 yıl önce Kocatepe’de verilmiş ve o hesap kapanmıştır.

Konuyu biraz daha deşelim. Osmanlı Devleti’ni 1299 yılında kuracak olan Osman Bey’in büyük dedesi sayılan Süleyman Şah’a gelelim. Oğuzların Kayı boyundandır. 12. yüzyılın sonlarında doğduğu ve Kayı boyunun reisi olduğu bilinir. Moğolların Orta Asya’yı istilası üzerine, Türkistan’dan batıya doğru göç etmeye karar vermiştir. Türkistan’dan 50 bin yoldaşla Kuzey Kafkasya üzerinden Doğu Anadolu’ya gelerek 1214’te Erzincan ve Ahlat yöresine yerleşti. Aynı boydan bazı aşiretler de Diyarbakır, Mardin ve Urfa’ya yerleştiler. Süleyman Şah’ın 1236 yılında Fırat Irmağı’nda boğulması üzerine, onunla birlikte gelenler üçe bölündüler: Bir bölümü Horasan’a döndü, bir bölümü Musul çevresine yerleşti, Osmanlı Devleti’ni kuracak olan Kayı boyu da Anadolu’ya geçti. Kayı boyu henüz Osmanlı değildir. Oğuz Türküdür. Osmanlı Devleti 1299 yılında kuruldu. Başkentin Edirne olmasıyla hedef Avrupa oldu. Sonunda çokuluslu, çok dinli, bazı tarihçilerin Greko-Slavo-Türk olarak tanımladığı imparatorluk kuruldu. Osmanlılık büyüdükçe Türklük küçüldü ve neredeyse yok oluyordu. 26 Ağustos 1922 zaferini kazanan ordu bu hiçleşmiş Türklerden oluşuyordu ama İzmir’e doğru ilerleyişte attığı her adımda dirildi ve kendisi (Türk) olmak mucizesini yarattı.