Osman Ulagay

Büyük laf yetseydi kupayı Türkiye alırdı

24 Haziran 2016 Cuma

Avrupa Futbol Şampiyonası öncesinde Türkiye’de kurulan hayaller büyüktü. Yarıfinali garanti sayıp finalin rüyasını gören, hatta kupayı kaldırmaktan söz eden etkili ve yetkili şahsiyetlerimiz, egosu şişik şampiyonlarımız vardı. Aleyhte tezahüratı bile göze alarak, “yeni Türkiye”nin büyük finalini seyretmek için Fransa’ya gitme hazırlığı yapan büyüklerimiz de var mıydı, bilmiyorum ama en yetkili ağızdan çıkan “biz bitti demeden bitmez” lafı son ana kadar manşetlere taşındı, umutların korunmasına yardımcı oldu.
Sonunda olan oldu, mucize bir frikik golü sayesinde son 24 takım arasında kendine yer bulan milli takımımız son 16’ya kalamayınca başarısızlığın faturası da “kahpe İtalyanlara” kesildi ve herkes rahatladı. Kusur tabii ki bizde değildi.
Milli takımımızın “bitti” demeden bitirmek zorunda kaldığı Avrupa Futbol Şampiyonası’nın ilk turunda büyüklük taslayanlar değil, gerçekten büyük olanlar ve küçük oldukları, hatta resmen ülke sayılmadıkları halde başarıyı yakalayanlar dikkat çekti.

Büyük olmadan iyi sonuç alanlar
İkinci tura geçmeyi başaran 16 takım arasında İngiltere’nin yanı sıra Galler ve Kuzey İrlanda da var. Resmi adı Birleşik Krallık olan ülkenin diğer bir parçası olan İskoçya’nın futbol takımı ise Fransa’daki finallere katılamadan elendi. Bu dört takım da aslında çoğu kez “İngiltere” diye andığımız ülkenin takımları ama futbolun beşiği sayılan Britanya’ya tanınan bir ayrıcalıkla, yıllardan beri tüm uluslararası organizasyonlara ayrı milli takımlarla katılabiliyorlar. İngiltere milli takımının uluslararası organizasyonlarda çok başarılı olamamasının bir nedeni de Britanya’da yetişen futbolcuların dört ayrı takımla temsil edilmesi olabilir belki de.

Pahalı teknik direktör
Euro 2016’nın ilk turunda alınan sonuçlar, büyük nüfusa sahip olmanın ve en fazla para harcamanın, en pahalı teknik direktörlerle çalışmanın başarının koşulu olmadığını bir kez daha gösterdi. 143 milyonluk bir nüfusa sahip olan Rusya en başarısız takım olurken 80 milyonluk Türkiye de son 16’ya kalamadı. Buna karşılık 330 bin nüfusa sahip İzlanda, 2 milyonluk Kuzey İrlanda, 3 milyonluk Galler, 4.2 milyonluk Hırvatistan son 16’ya kalırken dikkat çekti.
Söz konusu ülkeleri başarıya ulaştıran teknik direktörlerin yıllık ücretleri de gayet makul düzeylerde. İzlanda 346 bin, Kuzey İrlanda 250 bin, Galler 200 bin, Hırvatistan 192 bin Sterlin ödüyor teknik direktörlerine. Teknik direktörüyle başarı primine dayalı bir anlaşma yapan Rusya bu sayede başarısızlığa bedel ödemek zorunda kalmayacak ama en pahalı üçüncü teknik direktörü kullanan Türkiye için başarısızlığın parasal maliyeti de hayli yüksek olacak.

Futbolun kalitesi
İlk turda oynanan futbolun doyurucu olduğunu söylemek zordu bence. Bugünün dünyasında yıldız futbolcular sezon boyunca çok fazla maç oynuyor ve sezon sonunda yapılan Avrupa Şampiyonası ya da Dünya Kupası gibi uluslararası organizasyonlar bu nedenle biraz sönük mü geçiyor diye düşünmek mümkün belki ama asıl önemli maçlar bundan sonra oynanacak, umarım daha gollü maçlar seyrederiz.

‘BREXIT’ OYLAMASI SONRASINDA NELER OLACAK?
Büyük Britanya İmparatorluğu’nun mirasçısı olan Birleşik Krallık, yani alıştığımız adıyla İngiltere dün ilginç bir referanduma sahne oldu. Seçmenler, ülkelerinin Avrupa Birliği (AB) üyesi olarak kalması ya da üyelikten ayrılması için oy kullandı. Sonuç, bugün sizin bu yazıyı okuyacağınız saatlerde belli olur herhalde ve biz de AB’den ayrılmak isteyen “Brexit” yandaşlarının mı yoksa AB içinde kalmayı savunanların mı zafere ulaştığını öğrenmiş oluruz.
İngiltere’deki tarihi referandumu ülkenin AB’den ayrılmasını isteyen Brexit cephesinin kazanma şansının arttığını gösteren kamuoyu yoklamaları son haftalarda piyasalarda ciddi bir tedirginlik yaratmış, borsa düşmüş ve İngiliz Sterlini değer kaybetmişti.
Ancak Brexit karşıtı İşçi Partisi milletvekili Jo Cox’un geçen hafta sokak ortasında vurularak öldürülmesi herkeste büyük bir şok yarattı ve ülkedeki havanın tamamen değişmesine yol açtı. Bu kez Brexit karşıtlarının oylamayı kazanacağı izlenimi yaygınlaştı ve piyasalar rahatladı, borsa toparlandı, Sterlin yükselişe geçti.

Piyasalar rahatlar mı, karışır mı?
Burada çarpıcı olan nokta, Jo Cox’un öldürülmesinin toplumda yarattığı tepkinin seçmen tercihlerini değiştirmesi oldu. Brexit yandaşlarıyla karşıtlarının haftalardır sürdürdüğü kampanyada söylenenler, her iki kampın seçmenleri kendi yanına çekmek için hararetli bir şekilde savunduğu tezler bir anda tamamen unutuldu, nitelikleri nedeniyle takdir edilen bir kadın milletvekilinin acımasızca katledilmesi bütün beklentileri değiştirdi.
Oylamanın sonucu Jo Cox’un öldürülmesi sonrasında oluşan beklentileri doğrularsa ve Brexit kampı oylamayı kaybederse piyasalar bunu ödüllendirir ama çok fazla heyecan göstermeyebilir çünkü bu olasılık hafta başından itibaren büyük ölçüde satın alındı zaten. Buna ek olarak İngiltere’nin AB’den ayrılma riskinin devreden çıkmasının genelde piyasalara bir rahatlama getirmesi ve 2016 yılının geri kalan bölümüne biraz daha iyimser bakmayı mümkün kılması da beklenebilir.
Ancak evdeki hesap çarşıya uymaz, Jo Cox’un öldürülmesi sonrasında değişen beklentilere karşın, İngiltere halkı bir oyunbozanlık yapar ve Brexit cephesi oylamayı kazanırsa piyasalar fena halde karışabilir. Sterlin çok ciddi bir baskı altında kalabilir, yatırım araçlarından kaçış ve nakit talebi hızla artabilir.
Başta İngiltere Merkez Bankası olmak üzere başlıca merkez bankaları gerekli önlemleri aldı ama beklenmeyen olasılığın gerçekleşmesi gene de ciddi bir çalkantıya neden olabilir.  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları