Bir takım için 45. saniyede gol yemek hiç de kolay değil. Kendine gelmek epey zaman alır. Umut’un ‘kurşun adres sormaz’ şutunda Borjan ne yapabilirdi ki? Sivasspor yalnızca 2 dakika bocaladı. Akabinde müthiş ve de kalite kokan hızlı hücumu Grosicki ile geliştirdiler. Sonucunda Erman, dışarı atılması zor olan topu neredeyse taca yolladı. Ondan sonra 4 Eylül Stadı’nın -2 derecelik dondurucu soğuğunda ancak nefis zemininde olağanüstü futbol izlemeye başladık. Karşılığını hücumda sıklıkla gözüken Sivasspor, kolay olanı beceremeyen zorunu ise alt köşeye mıhlayan Erman Kılıç ile aldı. Galatasaray’da, Muslera, Riera sakat, Melo cezalı yoktu. Fatih Hoca, onlarla birlikte 3 değişim daha yaptı. Önceki haftalarda yapılmayanı hayata geçirdi Terim. Özellikle kanatlar iyi çalışıyordu. Amrabat yüksek temponun yanına ince paslar da eklerken, Burak’ı golle buluşturdu. Yalnız bu golde ‘faul var’ kanısındayım. Son 4 lig oyununda 7 puan kaybeden Galatasaray, Braga’yı yenerek Şampiyonlar Ligi’nde üst tura çıktı ama o maçta çok efor harcayan 5’linin durumu önemliydi. ‘Ligde artık puan kaybı yaşamamalıyız’ diyenlerin başını da o Braga yorgunlarından Selçuk, Semih, Dany ve Eboue çekti . Golcüyü de unutamayız. Sivasspor’un temposunu da Aydın ile Amrabat’ın delici koşuları, Yekta’nın şok baskıyla kaptığı toplar ve birisinin neticesinde Umut’a attırdığı gol kesti. Tarihi bir Şampiyonlar Ligi üst turundan sonra anlamlı bir lig 3 puanı...

Sivasspor’un geçen yılki performansına henüz yaklaşamadığından dem vuruyordum. İnişli çıkışlı bir grafik çiziyorlardı. Özellikle iç sahada enteresan sonuçlar alıyorlardı. Buyrun, içeride tek yenilgileri ligin dibindeki Akhisarspor. Üst düzey maçlarda ise daha bir motive oluyorlar. İşte, dün akşam Galatasaray’ı fena hırpaladılar. Rıza Hoca, çok haklı, istediklerinin karşılığını alamıyorlar. Şunu eklemekte fayda var. Eneramo’nun sakat olması ve dünkü maçta oynamaması, Sivasspor’u hücumlarda bilhassa ceza yayı içinde zayıflatıyor. Eksikler tamamlanırsa, üst sıraları zorlarlar.