Fatih Terim, Ulusal Takım’la üçüncü döneminde; Belarus’a karşı da 3. maçına çıktı Mersin’de. Terim’le Beyaz Rusya’yı 1996’da 3-2 yenerken gollerimiz Ertuğrul Sağlam (2) ve Kemalettin Şentürk’ten gelmiş; 2008’de ise 2-2 berabere kalmış ve gollerimizi Tuncay Şanlı’yla Tümer Metin atmıştı. Ne yazık ki bu Belarus, 2004’te bizi 2-1 (tek golümüz Hakan Şükür) yenmişti. Dünkü karşılaşma öncesi 3 maçtaki duruma bakar mısınız; eşitlik gollerde de var…
Belarus’un hocası Kondratiev, savunma futbolunun yanında hızlı hücuma çok önem veriyor. 2014 Dünya Kupası Elemeleri’nde I Grubu’nu 4 puanla sonuncu bitirdiler ama son maçlarında dünya devi İspanya’ya deplasmanda (2-1 yenildiler) kafa tutup 89’da Kornilenko’yla golü bulmuşlardı. İşte dün akşam o kadroya sadece usta ayak Hleb de katılınca, Ulusal Takımımıza zor anlar yaşattılar.
Oyunun genelinde üstün gözüktük gözükmesine de Semih - Ömer Toprak’ın yokluğunda görev alan Aykut - Ersan ve ön liberolar el frenimiz oldular. Terim’in orta merkezde Bilal’i, Oğuzhan’ı ve hatta Adem’i kullanması, hazırlık maçı da olsa hatalı bir seçimdi. Belarus, ilk yarı hep bu bölgeden geldi kalemize... Kaptan Kalachev, Rodionov ve de Hleb, golün dışında burada cirit attılar. Oysa ki bu aksayan alan dışındaki bölgelerde ve maçın bütününde oyunun hakimi bizdik. Aytaç, Olcay ve Gökhan Töre’nin 46’da oyuna girmesiyle İrlanda mücadelesinin formatına döndük. Olması gerekeni yaptı Fatih Hoca; orta bölgede çoğalmamız, kanatlarda daha üretken hale gelmemiz; tek uç forvet Mevlüt’e Burak’la gelen destek Ulusal Takımımızı son 20 dakika hareketlendirdi. Belarus, kalemize sıklıkla gelemedi.
Tevfik Sırrı Gür Stadı’ndaki dolu tribünlerin nihayetinde takımımızın tempo yükseltmesine katkıda bulunması oyuna canlılık kattı. Bu arada Belarus da karşılık veriyordu bize. Maçın sonuna ancak son dakikada Burak’la gol ekleyebildik ama Ulusal Takımımız artık iki sağlam bek savunmacı kazandı. Gökhan Gönül ve Caner Erkin, inşallah sakatlık yaşamazlar da bize uzun yıllar hizmet ederler…